Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 16 Tem 2007

Şarapçının Sonu

Posted by Site - Yönetici Temmuz 16, 2007

Şarapçının Sonu

Şarapçının Sonu

——————————————————————————–

Abdülazîz bin Ebû Revvâd meşhûr hadîs âlimlerinden. Doğum târihi bilinmemektedir. 775 (H.159) târihinde vefât etti. Aslen Horasanlıdır. Sonra Mekke-i mükerremeye yerleşmiş, burada vefât etmiştir. Mugîre bin Mühelleb bin Ebî Sufre’nin âzâdlısıdır. Babasının ismi Meymûn’dur.

Nâfî, İkrime(İbn-i Abbâs’ın âzâdlısı), Muhammed bin Ziyâd ve diğer âlimlerden (r.anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ondan da oğlu Abdullah, Süfyân-ı Sevrî, Hüseyin el-Ca’fî, Ebû Âsım en-Nebîl ve daha başka âlimler hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. Buhârî onun rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfi almıştır.

Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:

Medîne-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebî’ye gidiyordum. Bir kadın telaşla yaklaşıp; “Ey efendi! Eğer sevab kazanmak istiyorsan yardıma gel! Şurada bir hasta var can çekişiyor, ölmek üzere. Yanındakiler hep kadın. Bir erkek yok ki, ona şehâdet kelimesini telkin etsin, söyletsin!” dedi.

Hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adam, kelime-i şehâdeti söyletmek için ne kadar uğraştıysam bir türlü söyleyemedi!

Birara gözlerini açıp; “Kaç defâdır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben bu kelime-i şehâdetten veİslâm dîninden yüzümü çevirmişim.” dedi ve sonra öldü.

Adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım. “Bu adam devamlı şarap içerdi!” dediler. Kendi kendime, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâmın; “Şarap içmeyi âdet eden, vesene (puta) tapan gibidir.” buyurması elbette doğrudur, dedim.

Posted in Diger Konular, Dini Hikayeler, Dini Konular, Fetvalar, Güncel, Gündem, Genel, Nasihat, Türkiye, İbretlik | 1 Comment »

H.z Eyyüb (a.s) ın hayatı

Posted by Site - Yönetici Temmuz 16, 2007

H.z Eyyüb (a.s) ın hayatı

H.z  Eyyüb (a.s) ın hayatı

İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden.Hazret-i İshâk’ın oğlu Iys’ın neslindendir.Kendisine yedi kişi îmân etti.Yüzkırk sene yaşadı.Sabrı ile insanlık tarihinde darbımeselle anılan Eyyûb aleyhisselâm,Kur’ân-ı kerîmde zikredilmiştir.

Eyyûb aleyhisselâmın çok mal ve serveti ile oğlu vardı.Sürü sürü hayvanları,bağları ve bahçeleri bulunuyordu.Şam civarında Beseniyye mevkiindeki çiftliklerinde binlerce insan çalışırdı.Fakat servetinin çokluğu onu Allah yolundan alıkoymadı.Eyyûb aleyhisselâm Şam civarında yaşayan insanlara peygamber olarak gönderildi.Onları Allahü teâlâya îmân ve ibadet etmeye çağırdı.Bu uğurda pek çok zahmet çekti.Sonra malı,evladı ve bedeni ile imtihan edildi.Eyyûb aleyhisselâm çok büyük sıkıntılara göğüs gerdi.Sabrı,kullukta kusur etmeyip şikâyette bulunmayışı ve başka güzel vasıfları ile ibadet ehline ve akıl sahiplerine örnek oldu.

Allahü teâlâ hazret-i Eyyûb’u imtihan etmeyi murâd etti.Onun malarını çeşitli vesilelerle elinden aldı.Koyunları sel,ekinleri ise rüzgar ile telef oldu.Şeytan çoban suretinde ağlayarak Eyyûb aleyhisselâmın yanına geldi.O sırada insanlara vaaz nasihatte bulunan Eyyûb aleyhisselâma mallarının ve servetinin telef olduğunu söyledi.Hezret-i Eyyûb bu heber kerşısında hiç şikayette bulunmayarak Allahü teâlâya hamd ve şükürde bulundu ve “Üzülme! Omalı mülkü bana Rabbim vermişti.Şimdi de aldı.Çünkü sahibi O’dur.” dedi.Bu sözleri ve hareketi karşısında şeytan perişan olup,geri gitti.

Sonra Allahü teâlâ Eyyûb aleyhisselâmın,hocaları ile ders okuyan çocuklarının da zelzeleyle ruhlarını aldı.Bu defa hoca şekline giren şeytan feryâd ve figân ederek Eyyûb aleyhisselâmın yanına geldi;”Ey Eyyûb!Allahü teâlâ evini zelzele ile yıktı.Çocukların öldü.Her biri parça parça oldular.” dedi.Çocuklarına olan şefkatından dolayı gözlerinden yaşlar gelen Eyyûb aleyhisselâm sabır ve tevekkül ederek,Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi.Şeytana da:”Ey mel’ûn!Sen İblissin.Beni Rabbime isyana teşvik etmek istiyorsun.Şunu bil ki,evladım bir emanet idi.Rabbime niçin inciniyim.Rabbime hamd ederim.” buyurdu.Bundan sonra Allahü teâlâ Eyyûb aleyhisselâmın vücuduna hastalık verdi.Hazret-i Eyyûb’un hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi.Akrabaları,komşuları ve başkaları yanına uğramaz oldu.

Yalnız hanımı Rahîme Hatûn onu terk etmedi.Ona hizmetine devam edip,ihtiyaç için neyi varsa sarf etti.Hazret-i Eyyûb bu halinde de şikâyet ve feryâdda bulunmayıp,hamd etti ve sabır gösterdi.Bu defa şeytan Eyyûb aleyhisselâmın bulunduğu şehir halkına vesvese vererek;” Onun hastalığı size geçer,onu şehrinizden çıkarın.” dedi.

Şehir halkı Eyyûb aleyhisselâmı ve hanımı Rahîme’yi şehirden dışarı çıkardılar.Rahîme Hâtun şehrin dışında bir yerde hazret-i Eyyûb’a hizmete devam etti.Hazret-i Eyyûb,yedi yıl dert ve bela içinde kaldı.Hâlinden hiç şikâyet etmedi.Şeytan,bu defa insan suretinde Rahîme Hâtunun karşısına çıkıp onu Eyyûb aleyhisselâmın hizmetinden alıkoymaya çalıştı.Ona;” Kendine yazık ediyorsun.Hastalığı sana geçer.” dedi.Rahîme Hâtun ise,şeytana;” Onun üzerimdeki hakkı çoktur,ödeyemem.Nîmet ve rahat vaktinde onunla yaşadım.Bu hastalık hâlinde onu bırakamam.” dedi.Dönüşte,onları hazret-i Eyyûb’a anlattı.Eyyûb aleyhisselâm da onun iblîs yani şeytan olduğunu ve onun vesvesesinden sakınmasını söyledi.Şeytan daha sonra da Rahîme Hâtunun karşısına çıkarak,vesvese vermeye çalıştıysa da aldırış etmedi.

Hazret-i Eyyûb’un hastalığı gittikçe şiddetlendi.Onun bu hâli beden,kalp ve lisanıyla yaptığı kulluk ve peygamberlik vazifelerini iyice zorlaştırdı.O zaman Allahü teâlâya duâ ve niyazda bulundu:” Bana gerçekten hastalık isabet etti.Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.” dedi.Allahü teâlâ onun duâ ve niyâzını kabûl etti.Birgün Eyyûb aleyhisselâmın hanımı Rahîme Hâtun yiyecek aramaya çıkmıştı.İkindi vakti Allahü teâlânın lütuf ve müjdesi ulaştı.Cebrâil aleyhisselâm gelerek Allahü teâlâdan;Ey Eyyûb!Belâ verdim sabrettin.Şimdi ben sihhat ve nîmet vereceğim.” haberini getirdi.

Allahü teâlâ;”(Ey Eyyûb!) Ayağını yere vur.Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç.” (Sâd sûresi:42) buyurdu.Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyûb aleyhisselâm ayağını yere vurdu.Biri sıcak,biri soğuk,iki pınar fışkırdı.Sıcak sudan gusl edince bedenindeki,soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate kavuştu.Kuvveti geri geldi.Taze bir genç oldu.Elinden alınmış olan mallarını Allahü teâlâ geri iâde etti.Çok sayıda evlâd ihsân etti veya bir rivâyette ölmüş olan oğullarını diriltti.Yüz çeviren dostları kendisine muhabbetle yöneldiler.

Eyyûb aleyhisselâmın hastalığı afiyet haline dönüşünce,o gece seher vaktinde bir âh eyledi.Sebebini sorduklarında;” Her gece seher vaktinde diye ses duyardım.Şimdi o vakit geldi; sesini duyamadım.Onun için ağlıyorum.” buyurdu.

Eyyûb aleyhisselâm ömrünün sonunda en olgun evladı olan Havmel’i vâsi tâyin etti.Tehiz ve tekfin işlerini ona ısmarladı.Yüzkırk sene ömür sürdükten sonra vefât etti.Bişr isimli bir oğlunun peygamberliğinde ihtilâf olunmuştur.Onun yaşıyla ilgili başka rivâyetler de vardır.Hazret-i Eyyûb’un kabri Şam’da Beseniyye denilen yerdedir.

Mucizeleri:Eyyûb aleyhisselâm Allahü teâlânın emirlerini tebliğ ederken biçok mûcizeler gösterdi.Bunlardan bazıları şöyledir.
1.Eyyûb aleyhisselâmın duâsı bereketi ile koyunların yünleri ibrişim olurdu.
2.Eyyûb aleyhisselâm kavminin hâkimini îmâna dâvet ettiği vakit o da;” Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasını senden mûcize olarak isterim.” demişti.Hazret-i Eyyûb duâ etti.Nihayet evin direkleri düştü ve ev havada kaldı.Hâkim bu mûcizeyi gördüğü hâlde îmân etmedi.
3. Eyyûb aleyhisselâmın duâsıyla çöldeki seraplar ve dumanlar su olurdu.

Eyyûb aleyhisselâm güzel huylu,cömerd ve çok merhametliydi.Fakirlere,misafirlere,yetimlere çok yerdım ederdi.Bedenine,
malına ve evlâdına gelen musibetlere sabredip ilahî takdire rızâ gösterirdi.Bundan dolayı insanlık tarihinde, “Eyyûb aleyhisselâmın
sabrı gibi” darbımeseliyle anıldı.Allahü teâlâ onu bu güzel vasıfları sebebiyle Kur’ân-ı kerîmde şöyle mehd ü senâ buyurdu:” Biz onu (belâlara) hakikaten sabırlı bulduk.O ne güzel kuldu.Şüphe yok ki o tamamen Allah’a dönen (bir zât) idi.” (Sâd sûresi:44) Eyyûb aleyhisselâmla ilgili olarak Kur’ân-ı kerîmin En’âm,Nısâ,Sâd ve Enbiyâ sûrelerinde bilgi verilmiştir.

.

Posted in Diger Konular, Dini Hikayeler, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Eyyub, Peygamberler, Tavsiyeler, Türkiye, Tevazu, İbretlik, İlginç | 5 Comments »

Peygamber -s.a.v- Efendimizin Hz. Hatice ile İzdivacı

Posted by Site - Yönetici Temmuz 16, 2007

Peygamber -s.a.v- Efendimizin Hz. Hatice ile İzdivacı

Peygamber -s.a.v- Efendimizin Hz. Hatice ile İzdivacı

HAZRET-İ HATİCE İle İzdivac:
İki taraf da karar verip büyükleri vasıtası ilebirbirini istedikten sonra nikah hazırlıklarına başlandı. Nikah, adet üzere Hazret-i Hatice’nin evinde kıyılacaktı.İki tarafın yakınları geldiler. Kureyş eşrafıda davet edilmişlerdi.
Evlilik için lazım olan şeyler görüşüldükten sonra Hazret-i Hatice’nin amcasının oğlu Varaka bin Nevfel tarafından nikah kıyıldı. Kureyş’in ileri gelenleri de nikah şahidi olarak bulundular.Hazret-i Hatice’ye yirmi dişi deve mehir olarak verildi.
Ebu Talip ve Varaka Arap geleneklerine göre birer konuşma yaparak, her iki ailenin meziyetlerini dile getirdiler. Develer kesilerek davetlilere ziyafet verildi. Hazret-i Hatice’nin cariyeleri defler çalarak oyunlar oynayarak nikahı ilan ettiler.
Ebu Talip de evinde develer keserek halka ziyafet verdi ve yeni evlileri evine davet etti. Geldiklerinde sevincinden gözleri yaşardı. ’’Bizden bütün sıkıntıları ve üzüntüleri giderenAllah’a hamdolsun.’’dedi.


Aradan birkaç gün geçtikten sonra Resulullah Aleyhisselam, zevcesinin evinde ikamet etmek üzere amcasının evinden ayrıldı. Bu suretle gençliğinin ikinci mühim devresine girmiş bulunuyordu..
Peygamber – SAV – Efendimiz’in gerdeğe girdiği Hazret-i Hatice’nin evi Safa ile Merve arasındaki attarlar çarşısının arkasında idi. Hazret-i Hatice bütün çocuklarını bu evde dünyaya getirmiş kendiside bu evde vefat etmişdi. Resulullah Aleyhisselam da hicret edinceye kadar buradan ayrılmamıştı.


Bu dönemde sıkıntılı günleri geride bıraktı.Hazret-i Hatice daha önceleri başkaları aracılığı ile ticaret yapardı. Fakat bu aracılar dürüst ve güvenilir olmadığı için çoğu zaman beklediği karı elde edemiyordu.Fakat işlerin idaresi tamamiyle Resulullah Aleyhisselam’ın eline geçtikten sonra büyük kazançlar temin edildi.
Hazret-i Hatice Validemiz Resulullah Aleyhisselam’a hanımlarının nesep yönünden en yakın olanıdır.Nesepleri Kusayy’da birleşir.


Resulullah Aleyhisselam’dan önce İbn’ün-Nebas’ın, ondan önce de Atik bin Abid’in nikahında idi. Her ikisi de ölmüşler, genç yaşta dul kalmış, kendisine onlardan büyük bir servet intikal etmişti. Güzelliğinin şöherti, zenginliğinden az değildi. Hala oldukça gençti.Kureyş eşrafından bir çok kimseler ona talip olmuşlarsa da , ne kadar çok mal ve mülk vermek istemişlerse de o bunların hiç birisini kabul etmemiş, Resulullah – SAV – Efendimiz’e ise bizzat kendisi talip olmuştu.
Becerikli ve akıllı bir kadın olan Hazret-i Hatice, zamanın okuma yazma bilenlerindendi.Haniflerden olan amca oğlu Varaka ile beraber mukaddes kitabın bazı bölümlerini okumuştu. Yüksek bir ruha sahipti.Engin ahlakı yüzünden cahiliyet devrinde de İslamiyet devrinde de ‘’Afife: çok iffetli’’ ve ‘’Tahire: çok namuslu, çok temiz’’ lakapları ile şöhret bulmuştu.Pakize bir kadındı.


Peygamberlikten önceki hayatında olduğu gibi, peygemberlğiğinin sıkıntılı günlerinde de; sevgisiyle, kalbinin rikkatiyle, imanının kuvvetiyle, sadakat ve faziletiyle, akıl ve zekasıyla Resulullah Aleyhisselamîn en yakın desteği ve yardımcısı, vefakar ve cefakar bir hayat arkadaşı oldu. Etrafında pervane gibi döndü. Dertlerini paylaştı. Her güçlüğe göğüs gerdi, her sıkıntıya katlandı.


Onu o kadar sevdi ki, ona öyle bağlandı ki; O’nun irade ve düşüncesi dışında hiçbir dileği kalmadı.
Hazret-i Allahîn biricik Habib-i Ekrem’ini ilk tasdik eden, ilk İslam şerefi ile müşerref olan O’dur. Nasıl ki Havva validemiz bütün insanların annesi ise o da İslam’ın annesidir.Hem Müminlerin annesi, hem İslam’ın annesi.
O ki,İslam’ın beşiğini salladı.O ki, Nur’un nurudur.
İlk iman eden kadınolması hasebiyle, kendisinden sonra İslam’a girecek kadınlar için çığır açmış oldu ve bu sebeple de kıyamete kadar imana girenlerin sevabına iştirak etti.


Resulullah Aleyhisselam da ondan çok memnundu. ‘’Bana Hatice’nin sevgisi verildi.’’ buyurmuşlardır.
Evlendiklerinde Resulullah Aleyhisselam yirmibeş, o ise kırk yaşlarında bulunuyorlardı. Onbeş yılı peygamberlikten önce, on yılı da peygamberlikten sonra olmak üzere birlikte yirmibeş yıl nezih ve mesut bir hayat yaşadılar. O devirde çok evlilik normal bir adet olduğu ve bir çok teklifler aldığı, aralarında da bu kadar yaş farkı olduğu halde, o hayatta iken başkası ile evlenmeyi hiç düşünmemişti.


Resulullah Aleyhisselam insanları uyandırma emrini alınca tebliğ işine bir anda ve bütün gücüyle başlamadı.Temkinli, tedbirli ve ihtiyatlı davrandı. Davetini ilk önce mümkün olduğu kadar gizli tutmaya çalıştı, bu ferdi ve gizli çalışmalar üç sene devam etti. Bu ilk yıllarda akrabalarından başlayarak, yakın çevresindeki dostlarını gizlice İslam’a davet etmiştir. İlk olarak Hazret-i Hatice’ye durumu açtı, yeni gelen vahyi anlattı. ‘’Kimi davet edeyim, beni kim tasdik eder?’’ diye endişesini arzedince ‘’Ya Resullullah! Seni ben tasdik ederim.’’ karşılığını aldı ve ilk iman eden o oldu. İlk iman edenin kadın olmasındaki şeref, kadınlığa ebediyen yeter.


Kureyş kadınları içinde soyca en üstünü, servetçe en zengini olan, işini çok iyi bilen ve sıkı tutan Hazret-i Hatice; nübüvvet geldiği pazartesi gününün sonuna doğru herkesten önce Resulullah Aleyhisselam’la namaz kılmak şerefine de ermişti.
Beş vakit namaz Hicret’ten birbuçuk yıl önce miraç gecesinde farz kılınmıştır. Fakat Resulullah Aleyhisselam Miraç’tan önce de arkadaşları ile namaz kılmıştır.
Şöyle ki;
Cebrail Aleyhisselam gelip Resulullah Aleyhisselam’a abdest almasını ve namaz kılmasını öğretmiş, o da Cebrail Aleyhisselam’dan gördüğü şekil üzere Hazret-i Hatice’ye öğretmiştir.

.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Hikayeler, Dini Konular, Evlilik, Güncel, Gündem, Genel, H.z Hatice, H.z Muhammed ( s.a.v ), Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, İslama Göre Cinsel Hayat | 1 Comment »