Archive for the ‘Riyazu`s-Salihin’ Category
Posted by Site - Yönetici Eylül 16, 2013

FÂSIK, BİD’ATÇI VE BENZERLERİNE “EFENDİ” DEMEYlN .
Konu ile ilgili hadis
1725. Hz. Hüreyre’den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Münafığa “efendi (bey)” demeyiniz. Eger o efendi olursa gerçekten Rabb’inizİ (c.c) gazaplandırmış olursunuz.” (Ebu Dâvud sahih isnadla rivayet etmiştir).[64]
Münafığı, hürmet ve tazim vasıflarıyla nitelemek haramdır.
Şüphesiz böyle vasfetmek Allah’ın (c.c) gazabını celbeder. Çünkü bu davranış; aşağılık ve horluğa “layık olan, taatten ayrılmış, Allah düşmanına tazim etmek demektir.
Hadiste geçen münafika sözüne; kâfir, fasık, müşrik, mülhid, Allah’ın (c.c) kitabı ve Rasülullah’ın (s.a) sünnetine muhalif bid’atçi de dahildir.
Takdir ve ihtirama ancak Allah’ın şuurlarını gözeten ve itaat ederek, tevazu gösteren kimse layıktır.
Kaynak : İmam Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi: 6/45-46.
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: İmam Nevevi | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Eylül 14, 2013

İNSANÎN; “ALLAHIM… DİLERSEN BENİ MAĞFİRET ET” DEMESİN, BİLÂKİS DUASINDA KESİN İFADE KULLANMASI GEREKİR
Konu ile ilgili hadisler
1743. Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayete göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz “Allah’ım, dilersen beni af eyle, dilersen bana acı“, demesin, isteğini kesin yapsın. Çünkü Allah’ı zorlayan bir kuvvet yoktur.” (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)
Dua yaparken isteği kesin yapmak, müstehab; duayı Allah’ın dilemesine bırakmak mekruhtur. Çünkü böyle bir istekte, talep edilen şeyden gizli bir istiğna ‘nazlanma) hali vardır, sanki böyle bir isteğin meydana gelmesi ile gelmemesi o kimsenin yanında farksizmış gibi bir durum ortaya çıkar. Ayrıca böyle bir duada Allah’ı (c.c) hafife alma endişesi vardır.
“isteğini kesin yapsın ” sözü için alimler; “İsteği kesin yapmak, istekte kesin davranmak, zaaf göstermeden, muhayyer bırakmadan, azmetmektir” demiştir.
Müslim’in bir rivayetinde: “Şüphesiz Allah (c.c) dilediğini yapar. Allah’ı zorlayan bir güç yoktur” buyurulmuştur.
“Yâ Rabbi beni tekrar dirilecekleri güne kadar ertele…” (A’râf, 14) diye dua etmiş ve kendisine bu vakte kadar süre tanınmıştır.
îbn Adi’l-Berr şöyle diyor: “Hiçbir kimseye “Allah’ım bana dilersen ver” ve buna benzer dinî ve dünyevî sözler söylemesi caiz değildir. Çünkü böyle bir söz fuzûlidir. Zaten Allah (c.c) sadece dilediğini yapar.”
Duada gayret etmek, dünyevî ve uhrevî hayırlar., Allah’tan (c.c ) isterken, duamı kabulünü ümit etmekle birlikte ısrar etmek gerekir. Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek gerekir. Çünkü Allah Teâlâ isteyen kimseyi boş çevirmez.
Allah’a karşı bir kusur işlediğini bilen kimsenin kusuru, Allah’a dua etmesine mani olmamahdir. Çünkü Allah Teâlâ af ve kerem sahibidir. Böyle kimseler kusurlarını telafi etmeye çalışmalıdırlar.
Çünkü Allah (c.c) mahlukatın en şerlisi iblisin duasını dahi kabul etmiştir.
Kaynak : İmam Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi: 6/69.
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Eylül 12, 2013

HOROZA SÖVMEYİN
Konu ile ilgili hadis
1730. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştu:
“Horoza sövmeyiniz. Çünkü o namaza uyandırır.” (Ebu Dâvud sahih isnadla rivayet etmiştir).
Hadİs-i şerif horoza sövmeyi nehyetmiştir.
Çünkü horoz uyuyan kimseleri uyandırarak, sabah namazına ve teheccüd namazı kılmalarına sebep olur. Aynca horoz sesinden ve bağırmasından rahatsız olmak mekruhtur.
Allah’a (c.c) itaat etmeye yardım eden her bir şeye rağbet etmek müslümanın yapması gereken işlerdendir.
Hadisdeki nehiy tenzihidir. Lanet etmek haramdır
Kaynak : İmam Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi: 6/53
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 22, 2013

YALAN YERE KASTEN YEMİN ETMENİN BÜYÜK HARAMLARDAN OLUŞU
Konu ile ilgili hadisler
1712. İbn Mes’ûd’dan rivayete göre; Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur: “Kim, müslüman birinin malı aleyhine, haksız olarak yemin ederse, Allah’ın gazabına uğradığı halde, huzura varır.” İbn Mes’ûd şöyle der: “Sonra Rasûlul-lah (s.a) bize Allah’ın kitabından bunun delilini okudu.” “Hakikat Allah’a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahayı (hasis bir menfaat) satın alanlar (yok mu?) İşte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz. Onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azap vardır.” (Al-i îmrân, 77) (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).[35]
Hadiste söz konusu ayetin sebebi nüzulü Eş’as b. Kays kıssasıdır. Ancak Buhârî, bu ayet için başka sebep nakleder. Ona göre bu ayet, “Bir adam pazarda malını satarken müşteriye “Bu mala senin verdiğinden daha fazla verdiler” diye yemin ettiği zaman nazil olmuştur.”
Ayetteki “ahd”den murat, yemindir. Ahdin hüküm yönüyle beş vechi vardır. İkisinde keffâret gerekir, ikisinde gerekmez. Birinde ihtilaf vardır. Bir kimse; “Allah’a ahd boynuma borç olsun” derse, bu yemini bozduğu zaman keffâret verir. Bunun yerine: “Allah’a vaad boynuma borç olsun” derse îmam-ı Azam ile Mâlik’e göre yine keffâret gerekir. İmam-ı Şafiî’ye göre bununia sözlü yemin kasdetmişse keffâret lazımdır. Yemin kasdetmemişse bir şey gerekmez.[36]
1713. Ebu Umame tyâs b. Sa’lebe el-Hârisî’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Rasûtuüah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Kim müslümanın hakkını yemini ile elinden alırsa, Allah ona cehennemi vacib, cenneti haram kılar.” Ashabtan biri; “Yâ Rasûlailah az bir şey de mi olsa?” dedi. Rasûlullah (s.a); “Misvak ağacından bir dal bile olsa” buyurdu. (Müslim rivayet etmiştir)[37]
Yalan yere yemin etmek haramdır, özellikle insanların mallarım haksız yere yemek hususunda bu yasak daha ağırdır.
“O kimseye Allah cehennemi vacib, cenneti haram kılmıştır” cümlesinden maksat, ya bu yeminin helâl olduğunu kabul edenlerdir ve bunlar kâfir olduklarından dolayı ebedî cehennemde kalırlar. Veya helâl olduğuna inanmayanlardır, ama bilerek yemin ettikleri için cehenneme girmeye hak’kazanırlar. Dolayısıyla cennete ilk girenlerle beraber girmek onlara haram olur.
Hadiste; “Bir müslümanın hakkını elinden alırsa” sözü gayri müslimin malının helâl saydığı için değildir, onun hakkını almak da haramdır.[38]
1714. Abdullah b. Amr b. Âs’tan (r.a) rivayet edildiğine göre; Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar; Allah’a şirk koşmak, ana babaya asi olmak, cana kıymak ve yemini gamûstur.” (Buhârî rivayet etmiştir)[39]
Başka rivayette: “Bir arabî Nebî’ye (s.a) gelerek;
“Yâ Rasûlailah! Büyük günâhlar nelerdir?” dedi. Rasûlullah (s.a);
“Allah’a şirk koşmaktır” buyurdu. Arabi;
“Sonra hangisi?” dedi. Rasûlullah (s.a);
“Yemin’ül-gamûstur” buyurdu. Ben;
“Yemin’ül-gamûs ne demektir” diye sordm. Rasûlullah (s.a);
“Müslüman kişinin malını koparan, yani elinden alan yalan yemindir” buyurdu.
Yemin’ül-gamüs günahı kebâirdendİr. Bu yemin sahibinin Allah’tan şiddetli azap görmesini gerekli kılar. Allah’a şirk koşmak, ana, babaya asi olmak, insan öldürmek ile aynı sözde zikredilmiştir. Çünkü bunlardan her biri zulümdür. Haklara tecavüzdür.
Bu tür yeminde keffâretin gerekip gerekmeyeceğinde ihtilaf edilmiştir.
Şafîiler keffâretin gerekeceğini söylemiştir.
Hanefiler İse; yemini gamûsta keffâret yoktur. Çünkü o yalandır. Sahibine ancak tevbe gerekir. Haklarını da sahiplerine iade etmek şarttır, derler.
Şirk koşmak günah-ı kebâirden sayılmıştır. Çünkü Rasûlullah (s.a) zamanında çok yaygın olan bir günahtı. İnsanlar putlara taparlar, Allah’a on-lan ortak koşarlardı.
Hadisteki yemine gamûs denilmiştir. Gamûsun manası, bîr şeye dalmaktır. Bu manaya göre, bu tür yemin sahibini günaha sokar. Bu yemin doğruyu bildiği halde yalan yere yemin etmektir.
Hadisten çıkarılan hükümler şunlardır.
Yalan yere yemin etmemesi için müddeâ aleyhe (aleyhinde dava açılana) nasihat edilir.
Yalan söylediği bilinmeyen kimsenin yemini de âdil kimsenin yemini gibi kabul edilir.[40]
Kaynak : Riyazu`s-salihin – İmam Nevevi
Dipnotlar : Yazının devamını oku »
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 21, 2013

BİR KADININ KOCASI HAZIR OLDUĞU HALDE İZİN ALMADAN ORUÇ TUTMASININ HARAMDIR
1750. Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayete göre, Rasülutlah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Kadın, kocası olduğu halde, ancak onun izniyle nafile oruç tutması helâl olur. Yine onun izni olmadan kocasının evine kimsenin girmesine müsaade etmesi helâl olmaz.” (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)
Kadının, kocasının kendisinden faydalanma hakkına mani olacak herhangi bir nafile ibadetle meşgul olması haramdır. Kocasının izin vermediği durum da buna dahildir. Çünkü koca hakkı nafile ibadetten Önce gelir. Bu faydalanmakta kocayı haramdan koruma vardır. Nafile ibadete başlayan kadına, kocasının bu ibadeti bozdurması caizdir.
Ramazan orucu veya nezir orucunda kadının bunları tutması vacibdîr.İzin istemesine gerek yoktur. Eğer kaza orucu ise ve Şaban ayından kaza orucu kadar bir vakit kalmış olsa, yine tutması vacibdir.
“Kocası olduğu halde” demekle mukim olması durumunda denmek istenmiştir. Seferde iken kadın izinsiz oruç tutabilir.
Kadının, mahremleri bile olsa kocasımn razı olmadığı bir kimseyi eve alması haramdır. Ancak kocası izin verirse veya buna sükut ederse caiz olur. “Kocasının izni olmadan evine girmeye kimse izin vermesin ” cümlesi için Nevevî,- “Bu cümle kocanın rızası bilinmediğine hamlolunmuştur. Kadın, koncasının evine girmesine razı olduğunu, bildiği kimseleri izinsiz de kabul edebilir” demiştir.
Kaynak : Riyazu`s Salihin – İmam Nevevi
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 16, 2013

CEMAATIN BAŞINI, RÜKÛ VEYA SECDEDEN İMAMDAN ÖNCE KALDIRMASI HARAMDIR
1751. Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayete göre, Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri, başını imamdan önce kaldırdığı zaman, Allah’ın, başını merkep başına veya şeklini merkep şekline çevirmesinden korkmazmı?” (Bu-hârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).
Cemaatın rükû, secde veya bunlardan kıyam gibi bir rükûnda imamdan önce hareket etmesi haramdır. Haram olmasının delili; hayvan suretine çevrilmekle tehdit edilmeleridir. Ki bu cezaların en ağındır. Ancak böyle olsa bile namaz günahla beraber şahindir. Ahmed b. Hanbel ise, sahih olmadığı görüşündedir, ibn Ömer de, “Namaz batıldır” der. Zâhîrler: “Buradaki nehiy fesadı gerektirir” derler.
“Başım eşek suretine çevirmesinden korkmaz mı?” cümlesi, o kimsenin eşek gibi bir şeyden anlamayan ahmak bir kimseye çevrilmesini kinaye ile anlatmak için kullanılmıştır. Ancak evla olan görüş; o kimsenin gerçek eşek sekline dönüşmesi manasını taşımasıdır. Çünkü bu mümkündür. Aklî ve naklî deliller buna aykırı değildir.
İbn Hacer Heytemi Matcem’înde bu hadisenin bazı kimseler için meydana geldiğini nakleder. Allah muhafaza buyursun. Namazda hükmünü bildiği halde, kasten böyle davranmak haramdır.
Cemaatın İmama namazda uyması namazın derecesini artırır ve Allah katında kabule şayan olmasını daha da çoğaltır.
Bir şeyin suretini başka şeye çevirmeye “mesh” denir. Mesh, bu ümmet hakkında caiz değildir.
İbn Arâbî: “Allah’ın eşek başına çevirdiği bir şahıs bu ümmette mevcut değildir. Ümmeti Muhammed bundan emindir. Bu cümleden maksat, olsa olsa eşeğin manası, basiretsizlik ve inatçılıktır” der. Fakat Aynî, buna itiraz etmiş, “Ahir zamanda mestim meydana geleceği bir kısım sahabeden rivayet edilmiştir” demiştir.
Şeyh Takiyüddîn: “Bugüne kadar birçok kimsenin imamdan önce rükû ve secdeden başlarını kaldırdıktan halde şekillerinin değiştirilmemiş olması, hadisi mecazî manasına yoranların sözünü teyid eder” demektedir. Ancak Aynî, bunu kabul etmeyerek şöyle demiştir: “Bu sözün doğru olduğunu kabul etsek bile cezanın Allah’ın dilediği bir zamana tehiri neden caiz olmasın. Çünkü bazı eserlerde okuduğumuza ve güvenilir kimselerden İşittiğimize göre Şiîlerden bir grup, ashaba sövdükleri İçin ölürken, bazısının yüzleri eşek, bazısının da domuz şeklini aldığı rivayet edilmiştir.”
İbn Mes’ûd’da (r.a) başını imamdan Önce kaldıran kimseyi görünce; “Sen ne yalnız kıldın, ne de imama uydun” demiştir.
Kaynak : Riyazu`s Salihin – İmam Nevevi
.
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 14, 2013

BİR MÜSLÜMANA, “EY KÂFİR” DEMENİN HARAMLIĞI
1732. Ibn Ömer’den (r.a) rivayet edildiğine göre; şöyle demiştir: Rasû-lullah (s.a);
“Bir kimse kardeşine “Ey Kâfir” derse, bu sözle ikisinden biri, küfre döner. Eğer dediği gibi ise doğru. Ancak doğru değilse, o söz kendi aleyhine döner” buyurdu. (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).
Hadis-i şerif, müslüman bir kimseyi küfürle veya küfür manası olan bir vasıfta nitelemeyi haram kılmaktadır.
Bu hadis hususunda bir takım görüşler mevcuttur ki şunlardır:
Hadis, din kardeşine kâfir demeyi helâl sayan kimse hakkındadır. Bu itibarla şayet kâfir diyen, sözünde doğruysa muhatabı kâfir olur. Yalan söylemime füzü ‘-çenelisine döner.
Din kardeşine nisbet ettiği noksanlık ve onu tekfirinin günahı kendisine döner.
Hadis mü’mini eri tekfir eden hariciler hakkındadır.
Din kardeşine küfür isnad etmek, sonuçta kendini küfre götürür. Bu sözü diline çok dolayanın akibeti küfür olacağından korkulur.
Ancak bu görüşler kâfir diyen şahsın sözünü tefsir etmediğine göredir. Fakat tekfirinin sebebini açıklarsa günahkâr değil, ma’zur (özürlü) sayılır. Çünkü Hâtİb’e Mekke müşriklerine müslümanlann durumunu bildirmek için mektup yazdığı ve yakalandığı zaman Hz. Ömer (r.a) münafık dediği, o sebepten dolayı söylediği için ma’zur sayılmıştır. Söylediği sözün hükmünü veya kâfir dediği şahsın durumunu bilmeyen de Allah’u a;lem ma’zur olur.
1733. Ebu Zerr’den (r.a) rivayete göre; Rasülullah’ı (s.a) şöyle buyururken işitmiştir:
“Kim bir kimseyi kâfir diye çağırırsa veya Allah düşmanı derse; bu şahıs dediği gibi değilse, sözü kendi aleyhine döner.” (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).
Müsiümanı küfürle vasfeden kimse, kesin delil olmadığı halde kâfir olduğuna İnanırsa, imanlı bir kimsenin İmanını küfür kabul etmesinden dolayı kâfir olur.
Şayet müsiümanı, işlediği günahları sebebiyle küfran-ı nimet ile vasfe-der veya yaptığı işler kâfirin isi gibidir, manasını kastederse bu hadisin hükmüne girmez.
Kaynak : Riyazu`s – Salihin – İmam Nevevi
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 13, 2013

BİR ADAM HANIMINI ÇAĞIRDIĞI ZAMAN, ŞER’İ BİR ÖZRÜ OLMAKSIZIN KADININ REDDETMESİNİN HARAM OLUŞU
1749. Ebu Hüreyre*den (r.a) söyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûİuüah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Adam karısını yatağa çağırdığı zaman, kadın yüz çevirir de adam ona karşı kızgın bir şekilde gecelerse, melekler sabaha kadar ona lanet ederler.“(Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).
Bir rivayette: “Kadın yatağa dönene kadar” denilmiştir.
Kocanın, karısı üzerinde bir takım haklan vardır. Bu haklan eda etmekten kaçınmaması ona icabet etmesi kadının görevlerindendir. Ancak ramazan orucu ve hayız yahut cimaya mani bir hastalık sebebiyle İcabet etmemesi bu kapsamın dışındadır.
Hadiste kocanın yatağa çağırmasından kastedilen mana cima etmek istemesidir. Zahiri yönden sabahlayıncaya kadar, ifadesinden bunun geceye ait olduğu zannedilirse de, gece, gündüz her ne zaman cimaya davet ederse demektir. Nitekim rivayetlerden birisi “sabahlayincaya kadar” diğeri “dönünceye kadar” bir diğerinde ise “kocusı razı oluncaya kadar” ifadelen mevcuttur. Kadın nafile ibadete niyet etsede, kocasının onun nafilesini bozması caizdir. Kadının, kocasının razı olmadığı bir kimseyi evine sokması haramdır. Velevki bu kimse kocanın mahremlerinden oisun. Ancak kocası izin verir veya ses çıkarmazsa o zaman caizdir.
Meleklerin laneti, kadının sebepsiz olarak cimadan kaçınamayacağına delildir. Bu konuda kadının hayız olması bile şer’an özür sayılmaz. Çünkü kocası olmadan başka bir şekilde ondan istifade edebilir.
Meleklerin laneti, kadının pişman alarak yatağa dönmesiyle son bulur.
Bu konuda “sabahlamaya kadar” kaydı cima ekseriyetle gece yapıldığı içindir. Yoksa bu söz gece ve gündüz manasını birlikte kapsar. Ancak koca, kadına özürden dolayı İmtina (çekinmesi, kaçınması) durumunda gazap etmezse kadının bu hareketi lanete sebep olmaz.
Lanet eden melekler Hafaza melekleri midir? Yoksa diğerleri midir? Bu sözün hepsini kapsama ihtimali vardır. Müslim’deki “semadaki” tabiri bu görüşü destekler.
Kaynak : Riyazu`s Salihin – İmam Nevevi
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Ağustos 2, 2013

CUMA GÜNÜ İMAM HUTBEDE İKEN DİZLERİ DİKİP, ELLERİ BAĞLAYARAK OTURMANIN KERAHATİ
Çünkü, bu oturuş uykuyu celbeder, böylece hutbeyi dinlemeye engel olur. Abdestin bozulmasına da sebep olabilir.[19]
Konu ile ilgili hadis
1705. Muâz b. Enes el-Cühenî’den (r.a) rivayet edildiğine göre; “Nebî (s.a) cuma günü imam hutbe okurken dizleri dikip, elleri bağlayarak oturmayı nehyetmiştir.” (Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmişler; hadis, hasen-dir demişlerdir).[20]
Hutbe sırasında dizleri dikip, elleri bağlayarak oturmak mekruhtur.
Çünkü bu oturuş uykuyu celbedebilir.
Böylece hutbeyi dinlemek fevt edilmiş olur.
Oysa hutbe dinlemek vacibdir.
Bazen de abdest bozulma ihtimali vardır.
Müslüman cuma günü hatibi dinlemeye riayet etmesi ve hutbenin gayesini gerçekleştirmesi gerekir.
“İhtiba”; dizleri dikip, elbisenin içinde tutarak oturmaya denir. Kişinin ellerini elbisenin içinde değil ellerini elbisenin dışında tutup oturması da bu manaya gelir.[21]
Kaynak : Riyazu`s – Salihin – İmam Nevevi
Dipnotlar : Yazının devamını oku »
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Posted by Site - Yönetici Temmuz 23, 2013

ÖZÜRSÜZ; SOĞAN, SARMISAK, PIRASA VE BENZERÎ KÖTÜ KOKULU YÎYECEKLERÎ YİYİP KOKUSUNU GİDERMEDEN MESCÎDE GİRMENİN NEHİY OLUŞU
1701. İbn Ömer’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur: “Kim bu ağaçtan, yani sarımsaktan yerse, mescidimize yaklaşmasın…” (Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir) .[11]
Hadis-i şerif; soğan, sarımsak gibi koku veren yiyecekleri yiyip, mescide girmeyi nehyediyor. Ancak bu yiyecekleri pişmiş olarak yemek nehiy kapsamında değildir. Bu nehiy başkasını rahatsız etmediği zaman tenzihidir. Başkalarına eziyet verirse haramdır.[12]
1702. Hz. Enes’den (r.a) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur:
“Bu ağaçtan (sebzeden) kim yerse, bize yaklaşmasın! Bizimle beraber namaza durmasın. ” (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).[13]
Hadİs-i şerifte “Bu ağaç” sözü kullanılarak, ne olduğu belirtilmemiştir. Bu bir karineyle veya tanınması sebebiyle söylenmiştir. İfade ettiği sebze sarımsaktır.
Yenilmeyi} sebebi; başkalarına kötü kolcusu ile eziyet edilmemesi içindir. Hatta bazı alimler, “( üzerine kötü kokular sinmiş kimseyi cemaatten uzak tutmalıdır” derler.
“Namaz kılmasın ” sözünde namazın zikredilmesi ile yasak tahsis edilmiştir. Bu yasak namazın önemine ve huşuyu ortadan kaldıran sebepleri namaz kılandan def etmeye, böylece müslümanların namazı kemali edeple kılmalarını sağlamaya yöneliktir.[14]
1703. Hz-Câbir’den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi (s.a) şöyle buyurmuştur:
‘Kim sarmısak veya soğan yerse, bizden uzak dursun veya mescidimizden uzak dursun.’* (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).[15]
Müslimin bir rivayetinde; “Kim; soğan, sarımsak, pırasa yerse, mescidimize yaklaşmasın. Çünkü melekler, âdemoğullarının eziyet duyacağı şeylerden rahatsız olurlar” şeklinde geçer.
Bu hadiste yenilmesi nehyedilen yiyeceklerin kapsamı çoğaltılmıştır. Soğan, pırasa gibi çirkin kokuya sebep olan yiyecekler İlave edilmiştir.
Mescidlere beş vakit namaz esnasında olduğu gibi, bu vakitlerin dışında da pis kokularla girmek nehyediliyor. Çünkü insanların eziyet duyacağı şeylerden melekler de eza duyarlar.
Câmi’ûs-Sağîr de; “Bizden, mescidimizden uzak dursunlar. Evlerinde otursunlar” hadisi mevcuttur.
Ancak, oruç tutan kimsenin ağız kokusu buna dahil değildir. Çünkü bu koku Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.[16]
1704. Ömer b. Hattâb’dan (r.a) rivayete göre cuma günü hutbe verirken şöyle dedi: “Sonra size ey insanlar, iki ağaçtan yiyorsunuz ki, onları ben fena görüyorum. Ki onlar, soğan ve sarımsaktır. Ben Rasûlullah’ı (s.a) mes-cidde bu kokuyu duyduğu kimsenin çıkarılmasını emrederken gördüm. Bu adam Bakî kabristanlığına kadar çıkarılırdı. Onları kim yerse, pişirerek kokularını gidersin.” (Müslim rivayet etmiştir).[17]
“Habis” kelimesi; zina gibi harama itlak edildiği gibi. tadı kokusu çirkin olan şeylere de denilir. Habâis de bu manayı aşır. Yılan ve akrep gibi arabın pis saydığı şeylerdir.
Bu bölümdeki bütün hadisler mescide gelmek isteyen kimsenin soğan, sarımsak, pırasa ve her türlü kötü kokulu şeyi yemesini nehyetmektedir. Buradaki nehıy tahrimidir. Ancak bunları pişirip kokuları izale olduktan sonra kerahat kalkar.
Müslümanın hep kokulu olması, özellikle toplantı yerlerinde ve ibadet mahallerinde buna dikkat etmesi gerekir. Böylece insanların onunla oturmasını ve ona yakın olmasını kerih görmesinler.
Mescîdlerin nezafetine önem vermek; oraya giderken çirkin, kokulu iş elbiselerini çıkanp, hoş ve temiz elbiseleri giymek gerekir. Bu gibi kokular daima soğan, sarımsak gibi kokulu şeylere kıyas edilir.
islâm; insanların aralarındaki ülfete ve onlan birbirinden nefret ettirici her tür eziyeti uzaklaştırmaya özen göstermiştir.
Emir sahiplerinin (devlet yineticilerinin) mesddleri gözetmeleri, onların temizliğine dikkat etmeleri ve insanların oraya yönelmelerini sağlamaları gerekir.
Bu bölümdeki hadislerden çıkarılan hükümler şunlardır.
Çiğ sarmısak yiyip, mescide gelmek mekruhtur. Kerahati, çirkin kokusu sebebiyledir. Haram olmaması; “Kim bundan yerse…” cümlesinden anlaşılmaktadır. Hz. Ali’den (r.a) rivayet edilen bir hadiste: Rasûlullah (s.a) sarmısak yemeyi nehyetmiş, ancak pişmiş olursa müstesna olduğu buyurul-muştur.
Sarmısak gibi çirkin kokusu olan soğan, pırasa, turp gibi yiyecekler de sarmısak hükmündedir. Bunların hükmü ehü sünnete göre mekruhtur.
Bu tür sebzeleri yiyen kimsenin mescide yaklaşmaması lazımdır. Bu ne-hiy; bayram, cuma, cenaze, düğün merasimi gibi insanların bir araya geldiği bütün toplulukları içerir. Çarşı ve pazarlara giderken sarmısak yemek mekruh değildir.
Hadiste soğan ile sarımsağın zikrolunması, onların yenilmeleri sebebiyledir. Dolayısıyla kendisinde pis koku olan bütün yiyecekler de bu kapsamda mütalâa edilir. Hatta bazı alimler; ağzı kokan kimseler veya kasap, balıkçı gibi sanat erbabı da bu hükmün kapsamına girer, demişlerdir.
Bazı alimler bu hadisin cemaate devamın farz olmadığına delil olduğunu söylemişlerdir. Çünkü sarmısak ve benzeri sebzeleri yemek caizdir. Bu takdirde cemaatla namazın terkedilmesinin de caiz olması gerekir.
Sarmısak, soğan gibi şeyleri yemek cemaatı terk hususunda bir özür sayılır.
Bazıları bu hadislerle ihtisas ederek, sarmısak soğan gibi kerih kokulu yiyeceklerin Hz. Peygamber’e haram olduğunu söylerler. Ancak bu doğru değildir. Çünkü Rasûlullah (s.a); “Ey Cemaat, Allah’ın bana helâl kıldığı bir şeyi haram kılmak benim elimde değildir. Şu var ki sarmısak benim kokusundan hoşlanmadığım bir sebzedir” buyurması buna delil teşkil eder.[18]
Kaynak : Riyazu`s – Salihin – İmam Nevevi
Dipnotlar : Yazının devamını oku »
Share this - Lütfen : Paylaş
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Riyazu`s-Salihin, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »