Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for the ‘Kabe’ Category

KABE’NİN KAPISI VE ÜSTÜNDEKİ AYET’LER…

Posted by Site - Yönetici Aralık 14, 2017

KABE’NİN KAPISI VE ÜSTÜNDEKİ AYET’LER…

Kâbe, Hz. İbrâhim (a.s.) tarafından inşâ edildiği zaman iki giriş’ vardı. Kâbe’nin bu iki girişi de yer seviyesindeydi ve girişi kapayan bir kapı da bulunmamaktaydı. İnsanlar kuzeydoğudaki kapıdan giriyor, güneybatıdaki kapıdan çıkıyorlardı. Yeri boş bırakılan, yâni kapı takılmayan Kâbe’ye ilk kapıyı kimin yaptırdığı kesin olarak bilinmemekte, ancak Cürhümlüler veya Yemen Tübbâsı Ebü Kerib Es’ad Hımyerî ’nin taktırdığı rivâyet edilmektedir.““ Bu kapılar kilitsiz olup, gerektiğinde açılıp kapandığı mervîdir. Kureyşliler Kâbe’yi inşâ ettiklerinde batıdaki kapı yerini kapatırken, doğudaki kapıyı açık bırakmışlar, ancak yerden iki metre yükseltmişler ve bir kapı takmışlar ve kapıya da kilit koymuşlardır. Abdulmuttalib Zemzem Kuyusu’nu ortaya çıkarttığı zaman bulduğu kılıç, kalkan ve zırhları dövdürerek, “Gazâleteyi’l-Kâbe” diye isimlendirilen iki altın ceylan heykelini de eriterek Kâbe’nin kapısını demir levha ile kaplatmış, altınla tezyin etmiş ve bu kapıya bir de altından kilit yaptırmıştır. Bu Süretle Kâbe’yi ilk defâ altınla süsleyen kişi Efendimiz’in Dedesi Abdumuttalib olmuştur. 619

Abdullah b. Zübeyr (r.a.), Kâbe’yi yenilerken doğu ve batı duvarlarına da iki kanatlı simetrik iki kapı yaptırmıştır ve Kâbe “nin anahtarını da saf altından imâl ettirmiştir.620 Emevî Vâlisi Haccâc yaptığı onarım sırasında güneybatıdaki kapıyı tekrar kapatırken, kuzeydoğudaki kapıyı yerinde bırakmıştır.

Abbâsi Halifesi Velid b. Abdülmelik, Mizâbü’r-Rahme’yle birlikte Kâbe Kapısı’nın kanatlarını da altın levhalarla kaplatırmıştır. 621

H. 317 yılında Karmati eşkiyasından Ebü Tâhir el-Cennâbi Mekke’ye saldırarak yağmalamış, Kâbe Kapısı’nın altınlarını söküp götürmüştür.
Daha sonraları ise, Abbasi, Selçuklu Atabeyleri, Memlük, Osmanlı ve Suud hükümdarları tarafından ya kapının tamamı, ya da kaplamaları birçok kez yenilenmiştir.

Kâbe Kapısı ihtiyaç duyulduğunda yenilenmiş, daha güzel ve daha göz alıcı bir kapı hâline getirilmiştir. Suud Kralı Melik Abdülaziz, Kâbe Kapısı ve Tevbe Kapısı’nın som altından yapılmasını istemiş ve bu kapı 280 kg saf altından îmâl edilmiştir. Kapının çerçeveleri ahşaptan yapılmış ve üzeri de altın plâkalarla kaplanmıştır. Kâbe Kapısı’nın üzerine aşağıda saydığımız
Esmâü’l-Hüsnâ ve âyetler hakkedilmiştir. Bu kapının yapımı bir yıl sürmüş ve H.1363 yılında hac sırasında tamamlanmıştır.

Şu anki mevcut olan Kâbe Kapısı’nın bânisi Hâlit b. Abdülaziz’dir.
Kâbe Kapısı, Beyt’in kuzeydoğu duvarında, Hacerü’l-Esved’e 2 metre mesâfede olup, yerden yüksekliği 1.92, eni 190, boyu, 3.10 metre, kalınlığı 50 cm’dir ve saf altından înıcıl edılmıştır.

Kâbe Kapısı üzerinde yukarıdan aşağı doğru Esmâ ve âyetler hakkedilmiştir.

Kapının Sağ Kanadı’nda

“Allah Celle Celâlühü” (Kabartılmış ve yuvarlak bir biçimde yazılmıştır.)

Kapının Sol Kanadı’nda

“Muhammedü’r Resülullah” (Kabartılmış ve yuvarlak bir biçimde yazılmıştır.)

Bunların altında (Yukarıdan aşağıya)

“..Bismillâhirrahmânirrahîm.. ”; “..Buraya güven içinde ve selâmetle girin.. ”622*

“.. Allah, Beytü’l-Harâm olan Kâbe ’yi, haram ayını, kurbanı ve kurbanlıkları insanların yararı için vâr etmiştir.. ”623

“..De ki: “Rabb ’im! Bana gireceğim yere doğrulukla girmemi, çıkacağım yerden de esenlikle çıkmamı nasip et. Bana katından düşmanlarınla başa çıkacak yardımcı bir kuvvet ver.. ”624

“..Rabb’iniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim câhillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) 0, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.. ”625

“»Rabb’iniz şöyle buyurdu: Bana duâ edin, kabül edeyim.. ”626

Bu âyetleri tâkîben sağ kanatta dâire içine; “..Lâ ilâhe illallah.. ”627;

Sol kanattaki dâire içine ise; “,.
Muhammedü’r-resâlullah. ”628
ibâresi hakkedilmiştir. ..

Bu dâirelerin altında ve kilidin hemen üzerinde;

“..De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım!
Allah’ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günâhları affeder. Çünkü 0, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.. ”529 yazılıdır.

Kilidin hemen altında, sağ ve sol kanatlardaki iki dâirenin içinde “Fâtiha Süresi”;

Bu iki dâirenin içindeki dâirelerden sağdakinde; “ Ğâfiri’z-zenbi ” (günâhı bağışlayan), soldakinde ise “Kâbili’t-tevbi ” ( Tevbeyi kabül eden) 630 ifâdeleri yer almaktadır.

Bunun altında; “Bu kapılar Suud Ailesine mensup Hâdimü’l-Haremeyn Abdülaziz b. Abdurrrahman tarafından
H. 1363 yılında yaptırılmıştır.”

En altta ise

“Bu kapılar Hâlit b. Abdülaziz tarafından H. 1399 yılında yapılmıştır.” yazılıdır.

Kapının üst ve yan kasalarına
15 Esmâü’l-Hüsnâ hakkedilmiştir:

Kapının üst tarafında;

Şu anki Kâbe Kapı’ndaki kasanın tavanında;
“Yâ Vâsi’a, Yâ Mâni’a, Yâ Nâfi’a”

Sağ kasada;

“Yâ Alim, Yâ Alîm, Yâ Hâlim, Yâ Azîm,
Yâ Hakîm, Yâ Rahîm”

Sol kasada;

“Yâ Ğanî, Yâ Muğnî, Yâ Hamîd,
Yâ Mecîd, Yâ Sübhân,Yâ Müsteân”
ism-i şerifleri yazılıdır.

Dipnotlar;

618″ TDV İslâm Ansiklopedisi, XXIV, 17

619″ M. Asım Köksal, İslâm Tarihi-Mekke Devri, I, 122 .

620″ Eyüp Sabri Paşa, Kâbe ve Mekke Tarihi (Mir’ât-i Mekke),
517; Ezrakî. Kabe ve Mekke Tarihi (Ahbâru Mekke), 193
621″ TDV Islâm Ansiklopedisi, XXIV, 17

622 Hicr, 15/46; *“.. Udhulûhâ bi selami’n-âminîn.”
623 Mâide, 5/ 97

624‘ İsrâ, 17/80

625 En’âm, 6/54

626‘ Mü’min, 40/60

627 Muhammed, 47/ 19

628 Fetih, 48/29j ? Úü

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »

Cahiliyye Arapları Kabe’yi Çıplak Oldukları Halde Tavaf Ederler ve ..

Posted by Site - Yönetici Nisan 20, 2017

Cahiliyye Arapları Kabe’yi Çıplak Oldukları Halde Tavaf Ederler ve ..

Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplanndan bir takımları, bu cümleden olarak Humus’tan olmayan A’rab yani bedeviler Kabe’yi çıplak oldukları halde tavaf ederler ve içinde Allah’a isyan ettiğimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi.

Çoğunlukla erkekler gündüz, kadınlar gece tavaf ederler, kadınların gündüz tavaf ettikleri de olurdu.

Kadın bütün göğüslerini ve göğüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çırılçıplak olur. ancak cinsel organına şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, “tavaf ederken beni kim ayıplar“, der ve şu:
Bugün bunun bir kısmı veya hepsi açılır, açılanını da helâl etmem.” beytini söylerdi. İşte bu âyetler [Araf süresi 26. ayet] bu sebeple nazil olmuştur.

Kaynaklar: Elmalı Tefsiri: c.3, s. 2147,
İsmail Hakkı Bursevi (k.s), Rûhu’l-Beyan Tefsîri:8/425-426.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »

Kabe Ve Kabe’nin Tarihçesi

Posted by Site - Yönetici Eylül 20, 2014

Kabe Ve Kabe'nin Tarihçesi

Kabe Ve Kabe’nin Tarihçesi

Kabe: Müslümanların kıblesi olan Beytullâh’ın ismidir.

Bu isim, ona, ya Mik’ab, Murabba (dört köşeli) olduğu, yahud, Mekke’de ilk kurulan bina olması itibarı ile, çevresinden tepe gibi yüksekçe bulunduğu için, verilmiştir.

Esasen, Araplarca, her yüksek eve, Kabe denilir. [519] Kabe; çeşitli tarihlerde, müteaddid defalar yapılmıştır:

1) Rivayete göre: Yüce Allah; gök halkının, Beyt-i Mâmûr’u, Tavaf ettikleri gi­bi, yeryüzü halkının da, tavaf ve ziyaret etmeleri için, Beyt-i Mâmûr’un, yer­de bir misâli olmak üzre, Melekler gönderip ilk Kâbeyi inşa ettirmiştir. [520]

2) Kabe’nin ikinci yapılışı, Âdem Aleyhisselâm tarafındandır.[521]

3) Âdem Aleyhisselâmın vefatından sonra, oğulları, Kabe’yi, taş ve çamurla, yeniden yaptılar.

Bu yapı, Tûfan’a kadar kaldı. Tûfan’da yıkıldı ve belirsiz oldu. [522]

Kabe’yi, Âdem Aleyhisselâmdan sonra, oğlu Şis Aleyhisselâm, ilk kez, taş­la ve çamurla yapmıştır. [523]

Nuh Aleyhisselâm ile İbrahim Aleyhisselâm arasındaki çağda ise, Kabe’nin yeri; sellerin aşamayacağı, kırmızı kesekli bir tepecik halinde idi.

İnsanlar; Kabe’nin yerinin orada bulunduğunu, bilmekte ve fakat, tam yeri­ni, tâyin edememekte idiler.

Bununla beraber, her taraftan mazlumlar, oraya gelir ve sığınırlardı. Sıkıntıya uğrayanlar, orada dua ederler, duaları, kabul olunurdu.

Kabe’nin yeri; Yüce Allah tarafından, İbrahim Aleyhisselâma bildirilinceye kadar, insanlar, orayı, ziyaret ederlerdi. [524]

4) Kabe’yi, dördüncü defa, İbrahim Aleyhisselâm, oğlu İsmail Aleyhisselâmla birlikte yapmışlardır. [525]

5) Üzerinden zaman geçip yıkılınca, Kabe’yi beşinci defa Amâlikalar;

6) Üzerinden zaman geçip yıkılınca, Kabe’yi, altıncı defa Cürhümîler[526];

7) Kabe’yi, yedinci defa Kusayy b.Kilab[527]);

8) Üzerinden zaman geçip yıkılınca, Kabe’yi, sekizinci defa, Kureyşîler[528]

9) Kabe’yi, dokuzuncu defa (Hicrî: 61) Abdullah b.Zübeyr;

10) Kabe’yi, onuncu defa, Haccac b.Yûsüfüssakafî yaptı. [529]

11) Kabe’nin on birinci ve son yapılışı; Osmanlı Pâdişâhlarından Sultan Ahmed’in onarımından sonra, oğlu dördüncü Sultan Murad b. Sultan Ahmed tarafın-dandır ve şöyle olmuştur:

Esedî’nin bildirdiğine göre: Hicrî on birinci asrın başlarında Kâbenin şark tara­fındaki duvarda bir çatlama olmuştu.

Hicrî bin on dokuz yılında bu çatlaklık, daha da, arttı:

Mekke’de, o tarihte şiddetli bir yağmur yağdı.

Yağmurun arkasından sel geldi.

Sel suları, Mescid-i Haram’ın içine kadar girdi.

Kabe’nin, şark ve garp duvarları ile Hacerülesved’in bitişiğindeki duvar çatladı.

Sultan Mehmed’in oğlu Sultan Ahmed, Beytullâh’ı, yıktırarak bu iki duvardan birinin taşlarını altun, diğerininkini de, gümüş kaplatıp yaptırmak istedi.

Fakat, İlim Adamları, kendisine, mâni oldular.

Bu çatlağın, bir kuşakla giderilerek duvarın yıkılmaktan korunması mümkün olduğunu söylediler.

Bunun üzerine, Sultan Ahmed, sarı bakırdan altun kaplamalı bir kuşak yaptırdı.

Bunun, Kabe’ye bağlanması, bin yirmi yılının sonu ile bin yirmi bir yılının ba­sında idi.

Sultan Ahmed, bu iş için, seksen bin Dinar (altın) harcadı.

Hicrî bin otuz dokuz yılı şaban ayının on dokuzunda çarşamba günü sabahı saat ikide Mekke’ye ve havalisine benzeri görülmedik şiddetli bir yağmur yağdı.

ikindi ile akşam arası Vâdi-i İbrahim tarafından sel suları akmağa başladı.

Sel suları; önünde bulunan ev, dükkân, odun, ahşap, taş, toprak, ne varsa, nepsini sürükleyip getirdi.

Önüne kattığı süprüntüleri, Harem-i şerîfe, Beytullâh’ın içine soktu.

Sel, yatsıya yakın bir zamana kadar devam etti.

Harem-i şerif içinde su, tavaf sahasının etrafındaki direkler üzerindeki kandil­lerin asıldığı halkalara kadar yükseldi! Kabe’nin içine de, anahtar deliğinden iki metre yükseklikte su girdi.

Suyun boşalması için, Harem-i şerifin kapılarından olan Bâb-ı İbrahim açıla­rak, sular, oradan, Mekke’nin aşağısına doğru akıtıldı.

Selde ölenlerin sayısı bin kadardı.

Sel geldiği gün, ikindi vakti, Kabe’nin Şam tarafındaki duvarı, iki cephesiyle, iki tarafa doğru yıkıldı.

Şark duvarının şark kapısına kadar olan kısmını da, beraberinde götürdü. On­dan başka bir duvar kalmadı.

Kapının Kıvamı, kalan duvarın üzerinde idi.

Garp tarafındaki duvardan da, her iki yönden altıda birini götürdü.

Yalnız, bu görünen yüzden -ki, Şam duvarının bitişiği olan kısmıdır- üçte iki kadar kısmını ve tavanın da, iç kısmını, beraberinde çekip götürdü.

Şam tarafından yıkılan duvar, Haccac b. Yûsüfüssakafînin yaptırdığı duvardı. Durum; Mısır yoluyla İstanbula arzedildi.

Haber, dış memleketlere erişince -Hacc Mevsiminin yaklaşmış bulunması do-layısı ile- son derecede heyecan uyandırdı.

Mısır Valisi, Arnavud Mehmed Ali Paşa, Pâdişâhın gelecek emrini bekleme­den, Rıdvan Ağayı, kendi tarafından, hemen Mekke’ye gönderdi.

Ona, müstacel tedbirler alması için tam yetki verdi. Rıdvan Ağa, aynı yılın yirmi altı şevvalinde Mekke’ye vardı. Yirmi dokuz şevval salı günü, vazifeye başladı.

Önce; Beytullâh’ın, Mescid’in içinde toplanan sel birikintilerinden temizlenmesi için, müzakerelerde bulunmak üzre, bir Meclis kurdu.

Müzakere sırasında çıkan görüş ayrılığını, ilim adamlarından aldığı Fetvalarla halletti.

Cidde, Medine ve Kanfede’de bulunan nakil vâsıtaları, Mekke’ye getirilerek Harem-i şerif ve tavaf yolları, üzerlerini kaplayan çamurlardan temizlendi.

Haremin içine tepeler gibi çamur ve pislikler yığılmıştı.

Temizleme işi, zilkade ay’ının on dokuzuncu salı günü sona erinceye kadar, günde otuz kırk bin yük çamur taşındı.

Bundan sonra, sellerin tahrip ettiği yollar, havuzlar, su gözeleri ve Mina girişi onarılmağa başlanıp rebîulâhır ay’ının dokuzuncu perşembe günü bitirildi.

Kabe’nin tamiri için, Mısırdan gerekli malzemeler de geldi.

Pâdişah’ın gönderdiği zat ta, Mekke’ye gelip Rıdvan Ağa ile birlikte işe başladı.

Yirmi dokuz rebîulâhir çarşamba günü; Seyyid Muhammed Nazır, Rıdvan Ağa, Harem Şeyhi Şemsüddinül’attâkîve Mühendis Ali b. Şemsüddin Efendiler tara­fından Kâbenin inşâat keşfi ve planı yapıldı.

Binanın inşâat işine: Mühendislerden, Devlet Mühendisi Ali b.Şemsüddi-nülmekkî,

Mühendis Muhammed b.Zeynülmekkî,

Kardeşi Muallim Abdurrahman ve Muallim Süleymanussahrâviyyülmısrî Efen­diler tayin edildiler.

Süleymanüssahrâvî, Baş marangozdu. Ustalardan da:

Fâtih Ebüsseyyidüttabatıbiyyülmekkî, Selîmülkureşî, Muallim Süleyman b.Mu-nammedülbeca, Ibn. Hatim ve Nûrüddin adındaki ustalar tayin edildiler.

Bunların son dördü Mısırlı idiler.

Yirmi üç cemaziyelâhir pazar günü, Kabe’nin duvarları örülmeğe başlandı.

Yirmi üç şaban günü, yirmi beşinci sıra taşları dizildi.

Kabe’ye ve çevresine aid bütün işler, iki zilhicce gününe kadar tamamlanıp Bayramlarda ve Hilal zamanlarında ateş yakılacak yerlerin yapımı ile inşâat ve tâmirat sona erdirildi.[530]

Osmanlı Tarihçilerinden Naîmâ (1065-1128) da, Tarih’inde bu hâdiseleri oriji­nal üslubuyla anlatır. [531]

Halebî (975-1044) de, bunlardan, kısaca bahseder.

Kaynak : Peygamberler Tarihi – ASIM KÖKSAL

Dipnotlar : Yazının devamını oku »

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Peygamberler Tarihi - Asım Köksal, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Berat Kâğıdı – Cehennem’den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı.

Posted by Site - Yönetici Kasım 15, 2013

berat-kagidi-cehennemden-azad-olduguna-dair-berat-kagidi-berat-copy

Berat Kâğıdı –  – Cehennem’den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı.

Abdullah-ı Rûmî, bir sohbetinde Ebülleys-i Semerkandî’den naklen şöyle anlattı:

Bir târihte Bağdât’ta, zenginler hacca gidiyorlardı. Peygamber efendimizin aşkıyla yanan bir fakîr de, o sene hacca gitmeye niyet etti ve hac kâfilesiyle yola çıktı. Kâfile hareket etmeden önce, herkes eşi-dostu ile helâllaştı.

Şehir dışına çıkıldığında, zenginlerden biri bir fakîrin de hacca gittiğini görünce;

Bineğin yok, azığın yok. Sen hacca nasıl gideceksin? Bâri cebinde birkaç bin altının var mıdır?” diye alay etti.

Fakîr, bu zenginin alaylı sorusuna çok üzüldü ve;

Allahü teâlâ ne güzel vekîldir. Mahlûkâtın rızkını o vermektedir. Hepimiz O’nun verdiklerini yiyoruz.” diyerek, zenginin bulunduğu yerden mahzûn bir şekilde ayrıldı. Hac vazîfelerini yapana kadar da o zengine hiç görünmedi. Herkes Mekke-i mükerremeden, Medîne-i münevvereye yola çıktıkları zaman, o zengin, fakîri sağ sâlim tekrar karşısında görünce hayret etti ve;

Komşu, sen de buraya kadar gelip hac vazîfeni yapabildin mi?” diye sormaktan kendini alamadı.

Fakîr de;

Allahü teâlâya sonsuz hamdü senâlar olsun. Yüzümüzün karasına bakmayıp, bu mübârek makâmı ziyâret etmeyi nasîb etti. Geldim, Beyt-i şerîfi tavaf ettim. Sağ sâlim dönüyorum.” dedi.

Zengin;

Hacı efendi! Acabâ sana da berât verdiler mi?” diye sordu.

Fakîr; “Bu ne berâtıdır ki?” dedi.

Zengin;

Beyt-i şerîfi ziyâret edenlere, Cehennem’den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı verilir.” diyerek, koynundan herhangi bir kağıt çıkarıp fakîri aldattı.

Fakîr, berât kâğıdının kendisine verilmediğine çok üzüldü. Derhal geriye dönüp Harem-i şerîfe geldi. İki gözü iki çeşme hâlinde, kanlı yaşlar akıtarak çok inledi. Allahü teâlâya kırık bir gönülle duâlar etmeye, yalvarmaya başladı:

Ey âlemleri yaratan yüce Rabbim! Sen herşeye kâdirsin, ganî bir pâdişâhsın. İhsânların bütün kullarına her ân yağmaktadır. Cehennem’den âzâd olup orada incinmemeleri için kullarının bâzısına berat vermişsin. Bu fakîr kuluna berât verilmedi. Yoksa bu garîb kulun âzâd olmadı mı?” deyip bayıldı. Baygın hâlde iken, mânâ âleminden yanına bir kimse gelip;

Ey fakîr! Başını kaldır ve şu berâtını alıp arkadaşlarına yetiş!” diyerek elindekini ona verdi. O ânda fakîr kendine gelerek ayıldı. Elinde, dünyâ kâğıtlarına hiç benzemeyen, yeşil renkli nûrdan yazıları olan ve misk gibi kokan bir berât kâğıdı vardı. Kâğıdı defâlarca öpüp başına koyan fakîrin sevincinden neredeyse aklı gidecekti. Şükür secdesine kapandı. Ömründe hiç görmediği o berâtı, yüzüne ve gözüne sürdü, bağrına bastı ve koynuna sokarak arkadaşlarına yetişmek için hızlı adımlarla yürümeğe başladı. Arkadaşları, geriden fakîrin geldiğini görünce gülüşmeğe başladılar. Yanlarına soluk soluğa gelen fakîre alayla;

Cehennem’den âzâd olma berâtını alabildin mi?” diye sordular.

Fakîr de koynundan berâtını çıkararak;

İşte! Rabbimizin ihsânı olan berâtım!” diyerek, misk kokulu berâtını zengine sunuverdi. Herkes yerinde donakalmıştı. Berâtı alan zengin, nûrdan yazılarla fakîrin Cehennem’den âzâd olduğunu okuyunca, aklı başından gidip, atından düştü. Bir süre yerde baygın yatan zengini zor ayılttılar. Kendine gelen zengin, kâğıdı öpmeye, misk kokusunu koklamağa başladı. Kendi kendine de; “Vâh, vâh benim boşa geçen ömrüme! Keşke ben de bu fakîr gibi sâdık bir fakîr olsa idim. Onun kavuştuğu bu saâdete ben de kavuşsaydım. Bu fakîr, sadâkati sebebiyle bu mertebelere ulaştı. Ben ise zenginliğim sebebiyle gurûra kapıldım ve bundan mahrûm oldum. Bütün malımı versem, bu kâğıttakilerin bir noktasını alamam” diyerek âh eyledi. Gözlerinden kanlı yaşlar döktü.

Fakîr;

Hacı efendi! Berâtım sende kalsın. Sakla. Ben öldüğüm zaman kefenimin arasına koyun da kabrimde suâl meleklerine onu göstereyim.” dedi.

Hacı efendi berâtı büyük bir îtinâ ile koynuna koydu. Uzun yolculuktan sonra evlerine ulaştılar. Zengin olan hacı, berâtı sandığına koydu. Aradan günler geçti. Zengin, ticâret için başka memlekete gittiğinde, fakir vefât etti. Yıkayıp kefenlediler, fakat berâtını bulup kefenin içine koyamadılar. Fakîrin cenâzesini kabre defnettiler. Ancak birkaç ay geçtikten sonra, zengin ticâretinden döndü. Fakîri sorduğunda; “Sizlere ömür! Sen gittikten sonra vefât etti.” dediler.

Zenginin sanki dünyâsı başına yıkıldı. Çok ağladı ve;

O zavallının bende pek kıymetli bir emâneti vardı. Onu yerine getiremedim. Böylece vasiyetini yapamamış oldum. O âhirete göçtü, berâtı ise bende kaldı. Berâtını yanına koyamadım.” dedi. Hemen sandığın yanına varıp ağzını açtı. Fakat berâtı koyduğu yerde bulamadı. Tekrar tekrar aramasına rağmen yine bulamadı. “Kabrine gidip bakayım. Belki, birisi beratı alıp ona vermiştir.” dedi.

Kazma kürek alarak kabre gitti. Mezarını açmak istedi. O anda;

Kabri açma! Biz ona o berâtı verdik, dışarıda bırakmadık!” diyen bir ses işitti. Nereden geldiği belli olmayan bu ses karşısında zengin, düşüp bayıldı. Mânâ âleminde fakîri gördü.

Fakîr;

Ey hacı efendi! Allahü teâlâ sana selâmet versin. O berât bana verildi. Hamdolsun. Münker ve Nekîr meleklerine gösterdim. Onu görünce sorgu suâl bile etmediler. Bu berâtı almama hacdan dönerken sen sebeb olmuştun. Cenâb-ı Hak senden râzı olsun.” deyip kayboldu. Zengin ayıldığında, doğru evine gidip, fakir için hatimler okuttu. Yemekler pişirtip, yetimleri, fakirleri doyurdu.

.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Hikayeler, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hac İbadeti, Kabe, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Kâbeyi İlk Bina Edenler Meleklerdir

Posted by Site - Yönetici Nisan 27, 2013

kabeveda-tavafi-2

Kâbeyi İlk Bina Edenler Meleklerdir

Rivayet olundu:

Allâhü Teâlâ hazretleri, Arşın altına bir “beyt” koydu. 0 Beyt-i ma’mûr idi. Meleklere Beyt-i ma’muru tavaf etmelerini emretti.

Sonra Allâhü Teâlâ hazretleri, yeryüzünde olan (dünyayı mesken edinen) meleklere, Beyt-i Ma’murun bir mislini de yeryü­zünde yapmalarını ve orayı tavaf etmelerini emretti… [1]

Kâbenin Tarihi

Rivayet olundu:

Melekler, Kabe’yi Âdem Aleyhisselâm’ın yaratılmasından ikibin (2000) sene önce bina ettiler.

Adem Aleyhisselâm, yeryüzüne indirildiğinde, melekler ona:

-“Bu beytin etrafını tavaf et! Gerçekten bizler, senin yaratilışından iki bin yil önceden beri bu beyt-i tavaf etmekteyiz!” dediler.

Adem Aleyhisselâm, beyti- tavaf etti.

Âdem Aleyhisselâm’dan sonra ta Nuh Aleyhisselâm’ın zamanına kadar Kabe böyle kaldı. (Peygamberler ve mü’minler hep onu tavaf ettiler.)

Allâhü Teâlâ hazretleri, Tufan’ı murad ettiğinde, Kâbeyi dördüncü kat semaya çıkarttı. Beyt-i ma’mura yükseltti. Orada göklerin melekleri Kâbeyi ziyaret ettiler…

İbni Abbâs (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu:

Kabe, Adem Aleyhisselâm’ın yeryüzünde ilk defa bina ettiği evdir. Kâbenin bina edilmesinin İbrahim Aleyhisselâm’a nisbet edilmesi, bu rivayetlere göre, Kabe’yi ilk bina eden kişi, İbrahim Aleyhisselâm değildir.

İbrahim Aleyhisselâm, Kâbeyi ilk defa bina etmedi, belki Kâbenin temellerini yükseltti. Kaybolmaya yüz tutan Kâbeyi bina edip ortaya çıkartmıştır.

Çünkü Kâbenin yeri, Tufandan sonra kaybolmuştu.

Allâhü Teâlâ hazretleri, Cebrail Aleyhisselâm’!, Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’a gönderesiye kadar, Kâbenin yeri gizliydi.

Cebrail Aleyhisselâm, delâlet edip, Kâbenin yerini İbrahim Aleyhisselâm’a gösterdi. Ve ona Kâbeyi imâr etmesini emretti.

Kâbenin yapılmasını emreden Allâhü Teâlâ hazretleridir.

Bu emri tebliğ eden ve Kâbenin mühendisi, Cebrail Aleyhisselâm’dır.

İnşaatı yapan, Halil İbrahim Aleyhisselâmdır.

Kendisine yardımcı olan kalfa ise İsmail Aleyhisselâm idi…

En Şerefli Bina Kâbedir

Denildi ki:

Bu âlem’de Kabe’den daha şerefli bir bina yoktur.”

Asırlar boyu, kuşlar Kâbenin üzerine gelince sağa veya sola kayarak uçmaları. Yırtıcı kuşlarının gübre ve pisliklerini asla Mescid-i Harama düşürmemeleri, Ona taarruz etmemeleri. Ve Allâhü Teâlâ hazretlerinin, Mescid-i Haram’a kötülük ile saldıran her kötü ve zorbayı kahretmesidir. Ashâb-ı fil`i kahretmesi gibi…

[1] İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri: 3/628-629.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Kâbeye Giren Emniyettedir – Harem-i Şerifte Suç İşleyenler !

Posted by Site - Yönetici Nisan 17, 2013

1Kâbeye Giren Emniyettedir - Harem-i Şeriftold kaaba pictures,old mecca pictures,kaaba mecque,vue-de-la-mecque- copy,Fotografías antiguas de La Meca copy,vue-aérienne-de-la-Mecque-et-de-la-Masjid-al-Haram-en-1988

Kâbeye Giren Emniyettedir – Harem-i Şerifte Suç İşleyenler !

Beytin haramına sığınan… (Ne olur?)

“Emân bulur; Kendisine taarruz ve her türlü saldırıdan emniyette olur.

Bu İbrahim Aleyhisselâm’ın duası sebebiyle oldu. İbrahim Aleyhisseâm:

Yarab! Burasını emin bir belde kıl[a]

Diye dua etmişti…

Bir adam eğer bütün suçları işlese bile Kabe’ye sığındığı zaman, o adam istenmezdi. Kâbede ona dokunulmazdı.

Harem-i Şerife Sığınanlar

Bundan dolayı İmâm-ı Âzam Ebû Hanife (r.h.) hazretleri de: -“HilI’de[b] kısas, irtidâd veya zina sebebiyle öldürülmesi la­zım olan bir kişi, Hareme sığınsa, o kişi oradan zorla alıp çıkarıl­maz ve ona saldırılmaz. Ancak o kişi barındırılmaz. Ona yemek ve su verilmez. Ona bir şey satılmaz. Bu şekilde oradan çıkarılmaya zorlanır…” buyurdular.

Bu Hill’de cinayet işleyip, Harem-i şerife sığınan kişinin hakkındadır

Harem-i Şerifte Suç İşleyenler

Ama Harem’in içinde, kendisine had gerektiren kişilerin üzerine kıyam edilir. Ve onlara hemen kanun tatbik edilir.

Harem-i şerifin içinde hırsızlık yapanfın eli hemen  kesilir. Orada adam öldüren hemen kısasla öldürülür. Zira Allâhü Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu:

“Ve onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne katilden eşeddir. Yalnız Mescid-i Ha­ram yanında onlar size kıtal etmedikçe, siz de onlara kıtal etme fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâ­firlerin cezası böyledir.[c]

Onlar bizimle savaştıkları zaman, Mescid-i Haram’ın yanında onları öldürmeyi Allah bizlere mübâh kıldı. (2/67)

Buna göre, Harem-i şerifin içinde oldukları halde kendisine had gerektiren kişilere de had uygulanır.

Ama Harem’in dışında kendilerine bir şey isabet edip, had gerektiren kişiler, Harem’e iltica ettikten sonra onlara had uygu­lanmaz.

Onlar bizleri, Harem’in içinde öldürmediklerinde, biz kendi­lerini öldüremediğimiz gibi…

Veya, “Ve ona dehalet eden emân bulur;âyet-i kerimenin manâsı: “Kabe’ye giren cehennem ateşinden emân bulur, demektir.”

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri: 3/632.


[a] Bakara 2/126

[b] Hıll: Harem bölgesiyle mîkat sınırlarının arasında kalan yerlere denilir. Harem: Mekke-i Mükerreme ve çevresinde bitkileri kopanlmamak ve hayvanlarının avlanmaması üzere sınırları belirlenen, bölgeye denilir. Harem bölgesinin sınırları. Ceb­rail Aleyhisselâm tarafından Hazret-İ İbrahim Aleyh isselâm’a gösterilmiştir. Bu bölgeyi gösteren işaretler, daha sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri tarafından yenilenmiştir. Harem bölgesinin sınırlan Kuzeyden “Ten’îm” Mekke’ye 6 km. Güneyden “Udâtü’l-lbn” Mekke’ye 12 km. Doğu’dan “Ci’râne” Mekke’ye 16 km. Batıdan “Hudeybîye” Mekkeye 16 km. Kuzey-doğu, “Tepeler”, Mekkeye 14 km

[c] Bakara: 2/191,

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: , | 2 Comments »

Tarih Boyunca Kabe Kaç Kere Bina Edildi?

Posted by Site - Yönetici Ocak 16, 2012

Tarih Boyunca Kabe Kaç Kere Bina Edildi

Tarih Boyunca Kabe Kaç Kere Bina Edildi?

Kabe’nin on kere bina edildiği söylenildi.
1-Âdem Aleyhisselâm, yaratılmadan önce meleklerin bina etmesi.
2-Âdem Aleyhisselâm’ın bina etmesi.
3-Âdem Aleyhisselâm’ın oğlunun bina etmesi.
4-(lbrâhim) Halilüllah Aleyhisselâm’ın bina etmesi.
5-Amâlikahların bina etmesi.
6-Cürhümlülerin bina etmesi.
7-Kusay bin Kilâb’ın bina etmesi.
8-Kureyşlilerin bina etmesi.
9-Abdullah bin Zübeyr’in bina etmesi.
10-Haccac bin Yusuf un bina etmesi. Haccac b. Yusuf un yapmış olduğu, bütün Kâbeyi bina etmek değildir. Belki bâzı duvarlarını yıktı. Abdullah bin Zübeyr (r.a.)’m yapmış olduğu kapıyı söktü. Kâbeyi kureyşlilerin yapmış olduğu eski hale getirdi.
Hafız Süheylî (r.h.) buyurdular: Kabe dünyâ tarihi boyunca beş kere bina edildi.

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/63.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »

Âdem Aleyhisselâm’in Kâbeyi İnşâ Etmesi

Posted by Site - Yönetici Ocak 2, 2012

Adem a.s kabeyi nezaman yapti,insa etti,Âdem Aleyhisselâm'in Kâbeyi İnşâ Etmesi

Âdem Aleyhisselâm’in Kâbeyi İnşâ Etmesi

Ibni Abbas (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu. Allahü Teâlâ hazretleri, Âdem Aleyhisselâmi cennetten yeryüzüne indirdiği zaman ona şöyle buyurdu:
-“Ey Âdemi Git bana bir beyt (Kabe) bina et. Orayı tavaf et. Melekler arşımın çevresini tavaf ettiklerini gördüğün gibi sen de Kâbeyi tavaf et ve orada beni zikret.” Adem Aleyhisselâm, döndü. Yürümeye başladı. Yer ayaklarının altında adetâ dürüldü. Ayakları sanki yeryüzünde hiçbir şeye basmıyordu. Adem Aleyhisselâm’ın ayak bastığı her yer mâmur oluyordu. Bu şekilde, Adem Aleyhisselâm, beyt-i haram’ın olduğu yere geldi. Cebrail aleyhisselâm, kanatlarıyla yeryüzüne vurdu. Yerin altında sabit olan temel, bariz bir şekilde göründü. Her birini ancak otuz kişinin taşıyabileceği taşları melekler taşıdılar. Adem Aleyhisselâm, Beyt-i Haram’ın binasını beş dağdan getirilen taşlar ile bina etti. (O beş dağ:)
1 -Tûr-i sinâ,
2-Tûr-i ziytâ. Bu Şam’da bir dağdır,
3-Cûdiy dağı. Cûdîy dağı Cezîrede bir dağdır,
4-Lübnân dağı,
5-Hırâ dağı. Hıra, Mekke’de bir dağdır. Kâbenin temelleri, Hıra dağından getirilen yuvarlak kaya ve taşlar ile örüldü. Adem Aleyhisselâm’in binası budur.
Rivayet olundu: Allahü Teâlâ hazretleri, dünyâyı yaratmadan binlerce sene önce, Beyt-i Haram’ın yerini yarattı. Beyti haramın yeri suyun üzerinde beyaz bir köpük gibi duruyordu. Yer yüzü oradan hayat buldu. Allahü Teâlâ, Adem Aleyhisselâmi yeryüzüne indirdiğinde, Adem Aleyhisselâm yalnızlık çekti ve yalnızlıktan Allah’a şikâyet etti. Allahü Teâlâ beyt-i mâmuru indirdi. Beyti mâmur, cennet yakutlarından bir yakuttan yapılmıştı. Yeşil zümrüdden iki kapısı vardı. Kapının biri doğuya diğeri batıya bakıyordu. Allahü Teâlâ beyti mâmuru, Kâbenin bu gün bulunduğu yere indirdi. Ve Adem Aleyhisselâm’a şöyle buyurdu:
-“Ey Âdem! Senin için bir beyt indirdim. Melekler, arşımı tavaf ettikleri gibi sen de orayı tavaf et. Melekler arşımın yanında namaz kıldıkları gibi sen de orada namaz kıl.” Allahü Teâlâ Hacer-i esvedi indirdi. Hacer-i esved o zaman bembeyazdı. Câhiliyet döneminde hayızlıların ellemesiyle siyahlaştı. Adem Aleyhisselâm, Hind toprağından yürüyerek, beyti tavaf etmeye yöneldi. Allahü Teâlâ bir melek gönderdi. Melek, beytin bulunduğu yeri, delâlet edip Adem Aleyhisselâm’a gösterdi.
Mücâhid (r.h.) hazretlerine:

-“Adem Aleyhisselâm neden binekli olarak tavafa gitmedi? Neden yayan yürüdü?” diye soruldu. Mücâhid hazretleri buyurdular:
-“O gün için Adem Aleyhisselâmı yükleyebilecek bir şey yoktu. Ve Adem Aleyhisselâm’ın buna ihtiyacı da yoktu. Zira Adem Aleyhisselâm’ın her adımı, üç günlük yol kadardı.
Adem Aleyhisselâm, Mekkeye geldi. Beyti hacc etti. Haccın diğer menâsiklerini yerine getirdi. Adem Aleyhisselâm, haccın ibâdetlerini de tamamlayınca melekler, onunla karşılaştılar. Ve ona şöyle dediler:
-“Ey Âdem! Haccın değerini bil, haccına iyilik yap. Biz senden binlerce sene önce bu beyti haccettik, dediler.

Kaynak :  İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi Fatih Yayınevi:2/53-54.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Gündem, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar | Leave a Comment »

Kâbenin Temelleri Ne Zaman Atıldı?

Posted by Site - Yönetici Aralık 20, 2011

Kâbenin Temelleri Ne Zaman Atıldı

Kâbenin Temelleri Ne Zaman Atıldı?

Alimler Kabe’yi kimin bina ettiğini ve ilk olarak kimin Kabe’nin temellerini attığı hakkında ihtilâf ettiler.
1- Kâbenin ilk olarak temelini atan meleklerdir, denildi. Allahü Teâlâ hazretleri, meleklere:
Ben yeryüzünde halife kılacağım,”  Orada dedi. Melekler:
bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek teşbih ediyor ve seni takdis ediyoruz” dediler. Bunun üzerine Allah, meleklere gadab etti. Melekler, Allah’ın gadabından Allah’a sığındılar. Allah’ın arşını ziyaret etmeye başladılar. Arşın çevresini yedi tavaf ile tavaf ettiler. Rablerini kendilerinden râzî kılmaya çalıştılar. Allah onlardan râzî oluncaya kadar çalıştılar. Allah, onlardan râzî oldu ve onlara:
-“Benim için yeryüzünde bir beyt (Kabe) bina edin. Âdem oğullarından kendisine gadab ettiğim kişiler, sizin arşımı tavaf ettiğiniz gibi onlar da beytimi tavaf etsinler ve böyle ben de onlar¬dan râzî olayım,” buyurdu. Bunun üzerine melekler, beyti (Kâbeyi) bina ettiler.
2- Allahü Teâlâ semâda “beyt-i mâmur” adında bir beyt bina etti. Meleklerin bu Kâbesine ismi verildi. Allahü Teâlâ me¬leklere, yeryüzünde beyti mâmurun hizasında, onun bir misli olan bir Kabe inşâ etmelerini emretti.
3- Kâbeyi ilk bina eden Âdem Aleyhisselâm’dir. Bu yapı,Tufan   Zamanında   kavhnlmiistn    Snnra   Allahü   temellerini   İbrahim  Aleyhisselâm’a  gösterdi.   İbrahim  Aleyhis-selâm orada Kâbeyi yeniden inşâ etti.

Kaynak :  İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi Fatih Yayınevi: 2/52-53.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Genel, Kabe, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar | Leave a Comment »

MEKKE VE KABE’NİN ESKİ HALİ

Posted by Site - Yönetici Temmuz 8, 2009

MEKKE VE KABE’NİN ESKİ RESİMLERİ

mekke,kabe eski resimler,old qaba,qibla,

Kâbenin Temelleri Ne Zaman Atıldı

1old kaaba pictures,old mecca pictures,kaaba mecque,vue-de-la-mecque- copy,Fotografías antiguas de La Meca copy,vue-aérienne-de-la-Mecque-et-de-la-Masjid-al-Haram-en-1988

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kabe, Mekke Resimleri, Yorumlar | 3 Comments »