FIRAT KENARINDA BİR OĞLAK ZÂYÎ OLSA ÖMER’DEN SORULUR
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allâhü Teâlâ’nın halkı görüp gözetmek üzere vali (idâreci) kıldığı kimse, güzel nasihat ve idâresi ile halkı muhâfaza etmez (onlara zulüm eder)se elbette cennet kokusu koklayamayacaktır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
Ömer bin Hattâb (r.a.) Hazretleri’nin halifeliği devrinde az vakit zarfında İslâm memleketleri çok genişledi ve İslâm dini fevkalâde kuvvet buldu. Devlet hazinesi malla doldu. Mal demek dünya sevgisi ve fitne-fesadın çıkması demekti. Bir müddetten beri bu düşünce Hazret-i Ömer’in zihnini kurcalıyordu. Bir gün huzûrunda bulunan bazı Ashâb-ı Kiram’a:
“Resûlullah (s.a.v.)’ın fitne hakkında olan sözü hanginizin hatırındadır?” diye sordu. İçlerinden Hazret-i Huzeyfe (r.a.):
“Yâ Emîre’l-müminîn! Senin için ondan bir beis yok. Senin zamanınla onun arasında bir kapalı kapı var” dedi.
Hazret-i Ömer: “Bu kapı kırılacak mı; yoksa açılacak mı?” diye sorunca Hazret-i Huzeyfe “Kırılacak” dedi. Hazret-i Ömer: “Öyle ise o kapı artık kapanmaz” deyip üzüldü.
“Kapının ne olduğunu İmam Mesrûk (rah.) sordu. Hazret-i Huzeyfe “Kapı Ömer’dir” diye cevap verdi. “Ömer, kapının kim olduğunu bilir mi?” diye sordu.
Hz. Huzeyfe: “Sabahtan sonra akşamın geleceğini nasıl bilirse, onu da öyle bilir.” dedi.
Hâsılı Hazret-i Ömer, Müslümanlar arasında fitne çıkması husûsunda çok endişe ediyordu. İnsanlar arasında dünya hırslarını doğuran servet ve zenginlik arttıkça alâmetleri de meydana çıkmaya başlamıştı. Lâkin Hazret-i Ömer’in insanların nazarında bilinen heybeti ve Müslümanların kendisine fevkalâde bağlanıp itâat etmesi fitne çıkmasına engeldi.
Ancak İslâm ülkelerinin sınırları çok genişledi, işler çoğaldı. Her yerde adâletin temin edilmesi zorlaşmaya başladı. Hazret-i Ömer bu halden sıkılıp:
“Yâ Rabbî! Ruhumu kabzet” demeğe başladı. Bir gün ağlarken sebebi sorulunca: “Nasıl ağlamayayım ki, Fırat kenarında bir oğlak zayi olsa korkarım ki Ömer’den sorulur” diye cevap verdi.
Kaynak : Hz. Ömeru’l-Fâruk, Çamlıca B. Y.