Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 30 Eyl 2013

Münker ve Nekir melekleriyle senin hâlin nasıldı ?

Posted by Site - Yönetici Eylül 30, 2013

kuranallah

Münker ve Nekir melekleriyle senin hâlin nasıldı ? – Hikâye ( kabir )

Vefatından sonra Ebû Yezîd Bestâmî (k.s.) hazreterine denildi:

Münker ve Nekir melekleriyle senin hâlin nasıldı?” Ebû Yezid Bestâmî (k.s.) hazretleri buyurdular: -“Onlar bana; Senin Rabbin kimdir?” diye sorduklarında ben onlara:

-“Siz ikiniz Rabbime sorun: Eğer Rabbim (benden dolayı) o, benim kulumdur, derse, bu (bana) kâfidir. Yok (eğer Rabbim o benim kulumdur, demezse,) eğer ben, defalarca: “Ben, onun ku­luyum!” desem bile; Allâhü Teâlâ’nın kabulü olmadıkça bir şey ifâde etmez…” dedim

Dört Tekbir

Ebû Yezid Bestâmî (k.s.) hazretleri buyurdular: -“Ben on iki sene nefsim için demirci idim.

Elli sene kalbimin aynası idim. Orada kendime baktım. Bir de baktım ki, ortasında (belimde) zünnâr (Hıristiyanların kemeri­ni) gördüm.

On iki sene de bu zünnârı kesmeye çalıştım. Sonra dönüp baktım, bir’de ne göreyim! Bâtın (iç âlemimde) zünnâr gördüm.

Beş yıl da bunu kesmeye çalıştım, nasıl keseceğim diye bak­tım. Bana keşf olundu. Halka baktım. Onları ölü gördüm. Onların üzerine dört tekbir aldım…”

Kulluğun Hakikati

Ubudiyetin (kulluğun) hakikati, Allâhü Teâlâ hazretlerinin gayrisi olan her şeyden (mâsivâ’dan) teberri etmek, uzaklaşmakla olur. Bu velev ki, onun orucu, namazı ve diğer ibâdetleri olsa bi­le….

Rivayet olundu:’

Ebû Yezid Bestâmî (k.s.) Hazretleri, Ömrünün sonlarında mihraba geçti. Ve şöyle dedi:

-“İlâhî (Ey Allah’ım!), ben orucumu, namazımı ve de ikisinin dışında olan ibâdetlerimi düşünmüyorum. Belki  diyorum ki:

-“Ben ömrümü dalâlette geçirdim!  Şu an zunnarımı kestim. Müslüman olarak senin kapma geldim. Senin kapın da İslâm dini­dir...”[1]

Bu ise hakikî olarak kişinin nefsinden insaf etmesidir.

Akıllı kişiye düşen vazife, nefsini asla tezkiye etmemesidir. Nefsini Allâhü Teâlâ hazretlerinin kerametlerine mahal (ehil yer) görmemelidir. Belki tevazu etmelidir. Salih amellerine nisbetle kötü amellerini çok görmelidir. Nefsinde ancak, sırf yokluk görmelidir.

Şiâr-ı İslam

Bil ki: Allâhü Teâlâ hazretlerinin yolunda cihâd etmek (İslâm dininin yayılması için gayret sarfetmek) Müslümanların şiân ve mü’minlerin âdetlerindendir. Bu yolda, mü’minler, kınayanların kınamalarından korkmazlar.

Görmüyor musun hâli böyle bir kavmi, Allâhü Teâlâ hazret­leri nasıl medhetti:

Allâhü Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri, hulûs, yakîn ve temkîne ulaştırsın. Âmin.

-“Ey o bütün iymân edenleri İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sever, onlar Allah’ı severler. Mü’minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda… Allah yolunda mücâhede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar. İşte o, Allah’ın fazlıdır. Onu dilediğine verir ve Allah vâsfdir, alîm’dir.

Kim Allâhü Teâlâ hazretleriyle beraber olursa, Allâhü Teâlâ hazretleri onu korur ve düşmanlara karşı ona yardım eder; husu­siyetle nefs-i emmâre düşmanına karşı ona yardım eder.

Allâhü Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri, hulûs, yakîn ve temkîne ulaştırsın. Âmin.

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 4/253-255.


[1] el-Mâide: 5/54,

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »