Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 23 Ara 2015

AÇLIĞIN FAYDALARI VE ÇOK YEMENİN ZARARLARI

Posted by Site - Yönetici Aralık 23, 2015

AÇLIĞIN FAYDALARI VE ÇOK YEMENİN ZARARLARI,simit copy

AÇLIĞIN FAYDALARI VE ÇOK YEMENİN ZARARLARI

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Aç ve susuz kalarak nefsinizle mücadele ediniz. Mükafat oradadır.”

Açlıkta on fayda vardır:
1. FAYDA: Kan fazla kalbe hücum etmediği için sakin saf ve berrak olur.
zira tokluk tembelliği doğurur ve kalbi körleştirir. Adeta sarhoşluk gibi beyni kaplar ve düşünmeyi önler. Onun için kalbin fikir hakkındaki düşünce cereyanı ağırlaşır, süratle intikal vasfını kaybeder. Çocuk bile çok yediği zaman adeta aptallaşır, zeka ve hafızası körelir.

Ebu Süleyman-ı Darrani diyor ki:
Açlığa devam edin. Zira açlık nefsi terbiye eder, kalbi yumuşatır ve semavi ilimlerin insanda gelişmesine sebep olur.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Kalblerinizi az yemekle ihya ediniz, açlıkla temizleyiniz ki saf ve hafif olsun.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Midesini aç bırakan kimsenin düşünce kabiliyeti gelişir ve zekası keskinleşir.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Yemek yiyip arkasından uykuya yatan kişinin kalbi katılaşır. Her şeyin bir zekatı vardır, vücudun zekatı da açlıktır.

Şibli Diyor ki:
Ne zaman aç kaldımsa kalbimde hikmet açılmış bir kapı buldum.
İbadetten gaye, marifete ulaştıracak fikre sahip olmak ve basiret gözü ile hakikati keşfetmektir. Açlık bu kapıyı açar, tokluk ise kapatır. Marifet cennet kapılarından biridir. Bu kapıyı açabilmek için açlığa devam etmek lazımdır. Oğluna tavsiyede bulunurken; Lokman diyor ki:
Oğlum mide dolunca fikir uyur, hikmet ölür ve azalar durur.

Ebu Yezid-i Bes tami diyor ki:
Açlık buluttur. Kul acıktığı zaman bulutun yağmur yağdırması gibi kalb de hikmet yağdırır.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Hikmetin nuru açık, Allah’tan uzaklaşmanın nedeni tokluk, Allah’a yaklaşmanın sebebi ise fikirleri sevmek ve onlara yaklaşmaktır. Midenizi tıka-basa doldurmayınız. Zira dolu mide kalbteki hikmet nurunu yok eder.
Az yemekle uykuya yatan kimsenin etrafında sabaha kadar huriler dolaşır.

2. FAYDA: Açlık kalbi yumuşatır. Kalbin zikirden etkilenmesi zevk alması ve zikre devam etmesi bu yumuşaklık sayesinde mümkün olur. Nice zamanlar dil ile yapılan zikirlerden samimi olduğu halde kalb hiçbir zevk almaz. Sanki kalb katı olduğu için araya bir perde meydana gelmiştir. Bazı zamanlarda da kalb yumuşar, zikirden son derece etkilenir. Allah’a yakarıştan büyük zevk duyar. Bunun başlıca nedeni midenin boş olmasıdır.

Süleyman Derrani diyor ki:
İbadetten en çok zevk aldığım zaman, karnımın sırtına yapıştığı aç zamanlarımdır.

Cüneyd-i Bağdadi diyor ki:
Kendisi ile Yüce Allah arasında yiyecek torbasını bulundurup Allah’a yakarıştan zevk almak isteyen, bu isteğine hiçbir zaman kavuşamaz.

3. FAYDA: İnsanın nefsini en çok kıran ve zillete düşüren şey açlıktır.
Aynı zamanda sevinç, neşe ve böbürlenmeyi de yok eder. İnsan acıktığı vakit Rabbine döner. O’nun büyüklüğü karşısında eğilir, acizlik ve zilletini anlar. Zira açlık sayesinde kuvvet azalır ve kaybedilen her lokma hilenin bir yolunu daraltır. İçemediği bir yudum su onu dünyadan soğutur. Kendi zillet ve acizliğini farketmeyen kimse, Rabbinin izzet ve gücünü bilmez.
İnsanın saadeti, devamlı olarak zillet ve acizliğini görmesi ve Rabbinin izzet , güç ve kahrını bilmesi ile olur. Bunun için devamlı aç kalmalı, Rabbine muhtaç olduğunu hatırdan çıkarmamalı ve bu ihtiyacı zevk ile seyretmelidir. Bunun için dünya hazinelerini kendisine takdim ettiklerinde.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Hayır, dünya serveti istemem. Bir güç aç, bir gün tok olarak yaşamayı daha çok severim. Aç olunca sabreder, tok olunca da şükrederim.”

Mide ile ferc, cehennemin kapılarıdır. Bunların aslı da tokluktur. Mide dolunca cehennemde doğru bir kapı açılmış olur. Zillet ve kırgınlık ise cennetin kapılarıdır. Bunun aslıda açlıktır. Bunlar doğu ile batı gibi birbirlerinin zıddıdırlar. Birinden uzaklaşan diğerine yaklaşır.

4. FAYDA: Aç kalmanın bir faydasıda, Yüce Allah’ın azabını unutmayıp, aç ve muhtaçlara yardım etmektir. Tok olan açlığı unuttuğu gibi, aç olan insanlar da unutur. Akıllı olan bir insan bir felaketle karşılaştığı zaman ahiret azabını, dünyada susadığı zaman mahşer susuzluğunu, acıktığı zaman da cehennem açlığını ve oradaki açlara yedirilip içirilen kötü şeyleri hatırlar.

İnsan, bir an olsun ahiretin azap ve üzüntülerini hatırdan çıkarmamalıdır.
Zira korkuyu doğuran bu düşüncedir. Zillete düşmeyen, hasta olmayan, ihtiyaç hissetmeyen ve bir felaketle karşılaşmayan kimse, ahiret azabını unutur. Bunları unutmamanın en iyi yolu da açlıktır. Açlığın ahiretin azabını hatırlatmaktan başka daha birçok faydaları vardır. Peygamberlere ve diğer din büyüklerinin çoğuna musallat olmasının bir hikmeti de budur.

Yusuf (A.S.) vakitlerinin bir çoğunda aç kalıyordu. Kendisine sordular.
Niçin aç kalıyorsun?” Şu cevabı verdi: “Açları unutmamak için.
Demekki açlığın faydalarından biri de aç ve muhtaçları hatırlayıp onlara acımak ve yardım etmektir. Karnı tok olan açların çektiği ızdırabı bilmez.

5. FAYDA: Açlığın en büyük faydası, bütün kötülüklerin doğuracağı olan nefsi körletmek ve ona hakim olmaktır. Bütün günahların başı kuvvet ve şehvettir. Kuvvet ve şehvetin ana maddesi de yemek ve içmektir. Yemeği azaltmak, bütün şehvet ve kuvvetleri zayıflatır. Saadetin başı nefis hakimiyetini sağlamak olduğu gibi, kötülüklerin başı da nefse esir olmaktır.

Azgın bir hayvan nasıl aç bırakılmakla kontrol altına alınabiliyorsa, nefsi kontrol altında tutabilmek için, aç bırakmak gerekir.

Adamın birine sordular: “Kos kocaman bir adamsın. Neden kendine bakmıyor, yiyeceğini uygun bir şekilde temin etmiyorsun?” Adam şu cevabı verdi: “Ben vücuduma bakarsam çabuk neşelenir, şımarıp azgınlaşarak beni kötülüğe sürüklemesinden korkuyorum. Benim onu sıkıntı ve ihtiyaç içinde bulundurmam, onu beni kötülüğe sürüklemesinden daha iyidir.

Zinun-i Mısri diyor ki:
Ne zaman karnım doyduysa işi azalttım ve azgınlığa meylettim.”

Hz. Aişe (R.A.) diyor ki:
Peygamberden (S.A.S.) sonra ortaya çıkan ilk bid’at (sonradan meydana gelen şey) doyasıya yemektir.

Hz. Aişe (R.A.) diyor ki:
İnsanların karınları doyunca nefisleri dünyaya meyleder.”

Açlık yalnız bu saydıklarımız değil, bütün faydaların kaynağıdır. Onun için açlık, Yüce Allah ‘ın yeryüzündeki hazinelerinden biridir. En küçük faydası, cinsi arzuyu kırması ve fazla konuşmayı önlemesidir. Karnı aç olan kimse dili dönmediği için dedikodu, yalancılık, arkadan çekiştirme gibi dilin zararlarından kurtulmuş olur. Karnı tok olan da bu saydığımız şeyleri yapma ihtiyacını hisseder. İnsanları cehenneme sürükleyen en büyük neden dilleridir.

Cinsi arzulara gelince; bunun zararları açıktır. Açlık, onun kötülüklerinden insanı korur. Karnı doyan kimse şehvetine hakim olamaz. Eğer Allah korkusu buna mani olsa bile, gözünün şehvetle bakmasını engelleyemez.
Allah’tan korktuğu için gözlerinede hakim olsa, bu sefer düşüncelerine hakim olamaz.

Biz burada dilin ve cinsi arzuların zararlarını sadece örnek olsun diye verdik. Oysa bütün organların azgınlıkları tokluğun sonucudur.

Büyüklerden biri diyor ki:
Hangi mürid bir yıl başka zamanlarda yediğinin yarısı kadar yalnız kuru ekmek yerse, Yüce Allah onun kalbinden kadın tutkusunu yok eder.”

6. FAYDA: Açlığın bir faydası da uykuyu azaltmaktır. Zira çok çok yiyen ve çok içen çok uyur. Bunun için bir şeyh sofra başında müridlerine şöyle dedi:
Çok yemeyin. Zira çok yemek, çok su içmeğe, çok su içmekte çok uykuya sebep olur. Çok uykuda büyük zarara yol açar.

Büyüklerimizden yetmiş kişi çok uykunun çok içmekten meydana geldiğini söylemişlerdir.
Çok uyku, ömürün boşa harcanmış anlarıdır. Gece ibadetini önler, insanı tembelleştirir ve kalbi karartır. Oysa insanın en değerli varlığı ömrüdür.

Ömür, insanın sermayesidir. Ondan kar edilir. Uyku ise bir nevi ölümdür.
Çok uyku ömürden çalınmış zamanlardır. Üstelik ibadetin üstünlüğünü de yitirir. Hatta uykulu kılınan teheccüte fayda yoktur. Uykulu olarak yapılan ibadetin zevkine varılmaz.

Tok karınla yatan bekârlar ihtilam olurlar. Bu ise gece ibadetlerine mani olur. Zira yıkanma zaruretleri doğurur. Eğer soğuk su ile yıkanırsa hastalanır. Gece vakti de hamama gidemediği için, gece namazından mahrum kalır. Hamama gitse bile para harcar veya başkasının mahrem yerlerini görerek günaha girer. Bütün bunlar çok yemenin sonuçlarıdır.

Ebu Süleyman-ı Darrani diyor ki:
İhtilam, işkencedir.”
Zira ihtilam, her zaman için hemen yıkanmak mümkün olmadığından birçok ibadete mani olur. Demekki uyku zararların kaynağıdır. Uykuyu ise açlık önler.

7. FAYDA: Açlığın bir faydası da ibadete devamı kolaylaştırmasıdır. Çok yemek, fazla ibadet etmeye mani olur. Yemeği satın alıp pişirmek, yemek, yedikten sonra elleri yıkamak, ikide bir su içmek, bunun neticesi olarak sık sık tuvalete gitmek, abdest almak zaman kaybına sebep olur. Nafaka temini az zaman almış olsa bile bu saydıklarımızın yapılmasında kaybedilecek zamanın ibadetle meşgul olunması daha karlıdır.

Sırr-i Sakati (R.Aleyh) diyor ki:
“Ali Cûrcani devamlı arpa unu yiyordu. Niçin yemek yemiyorsun? dedim.
Şu cevabı verdi: Bununla ekmek yemem arasında yetmiş tesbihlik zaman farkı var. Onun için kırk yıld ır ekmek yemedim. Bu faydalı zamanımın çiğnemekle geçmesini doğru bulamadım.”

İşte zamanı değeri böyle takdir edilir. Ömürden giden her nefes , paha biçilmez bir hazinedir. İnsana yakışan bu değerli hazineyi ahiret için sermaye etmektir. O da ancak her nefesi ibadetle geçirmekle mümkün olur.

Çok yemekle güçleşen ibadetlerden biri de oruçtur. Zira oruç açlığa alışanlar için kolay, çok yiyenler için zor bir ibadettir. Çok yemenin engellediği itikaf, devamlı abdestli bulunma gibi şeyler din ehlinin küçümsenecek ibadetler değildir. Bu gibi şeyleri küçümseyenler dünya hayatına bağlanan kimselerdir.
Bu gibileri için,Yüce Allah buyuruyor ki:
Onlar bu dünya hayatının yalnız dış görünüşünü bilirler. Ahiret hayatından ise habersizdirler.” RUM SURESİ, Ayet : 7

Süleyman-ı Darrani diyor ki:
“Doyuncaya kadar yiyen kimseye altı şey olur:
a) İbadetten zevk almaz.
b) Kur’an-ı Kerimi ezberlemek güçleşir.
c) Acıma hissi azalır. Çünkü tok açın halini bilmez.
d) Az ibadet eder.
e) Şehveti artar.
f) Midesi boş olan mü’minler cami civarında dolaşırken o belada ve çöplüklerde dolaşır.”

8. FAYDA: Az yemekle vücut sağlıklı olur. Zira hastalığın asıl sebebi oburluktur. Mide, bağırsak ve damarları dolduran insan hastalanır. Hastalıkta ibadete mani olur, kalbi yorar ve insanı zikirden alıkoyar. Ayrıca, çok yemek geçim sıkıntısı doğurur, çeşitli hastalıklara yol açar. İnsanoğlu, bunları elde etmek için çektiği yorgunluklardan başka, çeşitli tehlike ve birçok gayri meşru hareketlerle de karşı karşıya kalır. Oysa az yemekle bunların hiçbiri olmaz.

Harun Reşit Hindistan, Rum, Irak ve Sevat ‘ta birer mütehassıs doktor getirip onlara sorar:
Hastalık yapmayan şey nedir?” Hintli doktor:
Kabil diye tanınan siyah eriktir.” Iraklı doktor:
Reşad-Ebyaz tanesidir.” Rum doktor:
Sıcak sudur.” En âlimleri olan Sevatlı doktor da:
Erik mideyi ekşitir, reşat tanesi mideyi tahriş eder. Sıcak su ise mideyi sarkıtır. Bütün bunlar rahatsızlık verir.” der. Bunun üzerine sorarlar:
O halde size göre hiçbir zararı olmayan ilaç sıkıntı vermeyen şey nedir?
Adam cevap verir:
İyice acıkmadan yememek ve iyice doymadan geri çekilmek.” Bu cevabı diğerleri tarafından da kabul edilir.

Büyük bir doktor diyor ki:
İnsanın yediği en faydalı şey nardır. En kötüsü de çok kızartılmış et`tir.
Kavrulmuş etten az yemek, çok nar yemekten iyidir.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Oruç tutunuzki sıhhatli olasınız.”

9. FAYDA: Az yiyen kimsenin masrafı da az olur. oburluğa alışan kimse, midesinin esiri olur, sürekli onu düşünür. Mide adeta her gün sahibini sıkıştırıp “Bugün ne yiyeceksin” der. Adam haramdan kazanırsa asi olur.
helal kazanayım derse zillete düşer ve başkalarının kazancına göz diker. Bu ise daha büyük zillettir. Oysa gerçek mü’min geçimi kolay olan kimsedir.

Büyüklerden biri diyor ki:
Birçok ihtiyaçlarımı, o arzuyu terketmeyi söylemekle yerine getirmiş olurum. Bu benim için daha kolay ve rahat oluyor.

Büyüklerden biri diyor ki:
Birisinden borç almak istediğim zaman kendi mideme borç yapar ve borcu terketmesini söylerim.

İbrahim Edhem (R. Anh.), arkadaşlarına yiyecek maddelerinin fiatını sordu.
Çok pahalı olduğunu söylediler. İbrahim Edhem şöyle dedi: “Onları almayın ki ucuzlasın.”

Sonuç olarak söylenebilirki, insanların felakete sürüklenmesinin belli başlı sebebi, dünya hırsıdır. Hırsın sebebi ise mide, fercdir. Fercin sebebi de midedir. Bunların önüne geçmenin yolu yemeği azaltmaktır.

10. FAYDA: Az yemek yemenin bir faydası da fakirlere ve yoksullara yardım edebilme imkanının doğmasıdır. Böylece az yiyerek artırabildiği kadarını sadaka olarak vermiş ve bu yönden de sevap kazanmış olur.
Mideye giren herşeyin karşılığı tuvalet , sadaka verilenin karşılığı ise lütufdur. Fazla yiyerek mideyi yorup hazım için çare aramak suretiyle günah kazanmaktansa, bir kısmını fakire vermek çok daha hayırlıdır.

Peygamberimiz (S.A.S.) göbekli bir adama rastladı. Göbeğini işaret ederek şöyle buyurdu:
Buraya koyduğunu başka yere, yani sadakaya ve Allah yolunda verseydin daha iyi olurdu.

Açlık ahiret için zengin bir hazinedir. Bunun için büyüklerden biri diyor ki:
Açlık, ahiretin anahtarı ve zuhdün kapısıdır. Tokluk ise dünyanın anahtarı ve dünyaya rağbetin kapısıdır.

Kaynak : Kimyay-ı Saadet – İmam Gazali

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Kimya-i Saadet - İmam Gazali, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »