Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 19 Ara 2015

Evliyalar Şehri

Posted by Site - Yönetici Aralık 19, 2015

Evliyalar Şehri

Evliyalar Şehri

(Meşâyih-i kiramın k.s. hazretlerinin) bazılarından rivayet olundu. Buyurdu:
-“Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin mübarek kabr-i şeriflerinin (Ravza-i Muttahhara’nın) yanında evliyadan dokuz kişi gördüm. Kendilerine tabi olup peşlerine düştüm. Onlardan biri bana döndü:
-“Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Ben;
-“Size olan sevgimden dolayı sizinle beraber yürüyorum,” dedim. Zira ben sizin ziyaret ettiğiniz (Efendimiz s.a.v. hazretlerinden) işittim;
-“Kişi sevdiğiyle beraberdir,” buyurdular.
(Bunun üzerine) onlardan biri;
-“Bizim gitmeyi kastettiğimiz yere varmaya sen güç ve tâkât getiremezsin! Zira (bu gideceğimiz yere) yaşı ancak kırka ulaşmış olanlar varabilirler!” dedi. Bir başkası da;
-“Bırak onu! (Bizimle gelsin) umulur ki Allâhü Teâlâ hazretleri, bunu ona da nasip eder!” buyurdu.
(Bunun üzerine) ben onlarla beraber yürüdüm. Yeryüzü altımızda duruluyordu. Bizler hiç konaklamadık: ta ki altın ve gümüşten yapılmış bir şehre varıncaya kadar durmadık. Ağaçları kesif halindeydi. Nehirleri durmadan akıyordu. Meyveleri büyük ve çok değerliydi.
Biz o şehre girdik ve meyvelerinden yedik. Üç elmayı beraberimde aldım. O evliyalar, bu üç elmayı yanıma almaktan bana mani olmadılar. Oradan ayrılırken bu şehirden kendilerine sordum. Onlar:
-“Evliyalar şehridir! Evliyalar nezih olmayı murad ettiklerinde her nerede olurlarsa olsunlar bu şehir onlara zahir olur. Senden başka hiçbir kimse kırkından önce bu şehre girmiş değildir…” dediler. Her ne zaman acıksam, ondan yiyordum. Onlar hiç değişmediler. Ehlime döndüm. Aileme döndüğümde, nefsim için sakladığım elmadan başka bir şey kalmamıştı. Kız kardeşim beni kucakladı ve sordu:
-“Hani nerede seferinde bize getirdiğin?” dedi.
-“Ben dünyadan uzak (size hediye alacak bir imkanı yok iken) ve rahattan yoksun iken size ne getirebilirim!” dedim. Kız kardeşim:
-“Hani elma?” dedi.
Ben elmayı ondan gizledim ve ona;
-“Ne elması?” dedim. Kız kardeşim:
-“Ey miskin! Vallahi ben daha yirmi yaşında bir kız İken beni o şehre soktular. Sen ancak kovulduktan sonra orayı görebildin! Vallahi ben oraya cezbelerden bir cezbeye kapılınca ona (girmeye) hitaplardan bir hitap aldım….” dedi.
(Kız kardeşimin bu açıklamaları üzerine) ben;
-“Ey kız kardeşim! Onlardan büyük abdal (veli) bana; “senden önce hiçbir kimse kırkından önce buraya girmedi” dedi…” Kız kardeşim:
-“Evet! “Muridler”den kırkından önce hiçbir kimse o şehre girmedi. Ama “murad” olunanlar ise o şehre girerler. Ve (hatta onunla da) razı olmaz ve yetinmezler… Sen dilediğin vakit ben o şehri sana gösterebilirim!” dedi. Ben atıldım:
-“Hemen istiyorum!” dedim. Kız kardeşim:
-“Ey şehrim! Yanımda hazır ol!” dedi.
Vallahi (kız kardeşimin bu sesiyle) şehri aynen olduğu gibi gördüm. Şehir bize doğru salına salına ona yükselerek geldi. Bacım elini uzattı ve bana;
-“Hani senin elman nerede?” diye sordu. (Şeyh hazretleri) buyurdu.
-“Başımdan aşağıya elma yağmaya başladı… Bacım tebessüm etti ve sonra bana;
-“Yanında bu mülkü olan (böyle manevî bir saltanata sahip olan kişi) senin bir elmana hiç muhtaç olur mu?” dedi.
(Şeyh hazretleri) buyurdu:
-“Vallahi bu hadise anında ben nefsimi çok hakir gördüm. O ana kadar kız kardeşimin onlardan (evliyadan) olduğunu bilmiyordum. Allâhü Teâlâ hazretleri, onlardan râzî olsun!

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi(k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri: 7/673-675.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »