Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 07 Şub 2015

FIRKA-İ NACİYE SAADETİ MENSUPLARNIN HUSUSİYYETLER

Posted by Site - Yönetici Şubat 7, 2015

Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesna, diğerleri hep ateştedir

FIRKA-İ NACİYE SAADETİ MENSUPLARNIN HUSUSİYYETLER

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesna, diğerleri hep ateştedir.
– Onlar kimlerdir Yâ Resulellah?
Benim ve Ashâb’ımın yolunda olanlardır.” (Ebu Dâvud)(EHLİ SÜNNET VELCEMAAT MEZHEBİDİR.

Bu fırka Resulullah Aleyhisselâm tarafından “Fırka-i Nâciye” yani “Kurtulmuş Fırka” lâkabıyla müşerref kılınmıştır. Bu kalpleri diri hakikat erleri, Resulullah Aleyhisselâm’ın, Ashâb-ı kiram’ın, Selef-i salihîn’in yolundan yürümüşler, sırat-ı müstakimden bir an bile ayrılmamışlardır. Bugüne kadar da bu âlî himmetleriyle Hakk yolunun sâliklerini bid’atçıların, ehl-i dalâletin iğvâ ve saptırmalarından korumuşlardır.
Allah-u Teâlâ onların doğruluğunu bizzat kendisi rahmetiyle müminlere göstermiş, müminler de bu büyüklerden istifade etmişler, feyz almışlardır.
Allah-u Teâlâ bu Nur sahipleri vekillere öyle büyük lütuflarda bulunmuş ki; onları zâtına çekmiş, onlara her şeyin en güzelini vermiş, onları takvânın en yüksek derecesine yükseltmiş, gönüllerini mârifet nurlarıyla nurlandırmıştır.
Onlar da Allah-u Teâlâ’ya gönülden bağlanmışlar, hükmü Hakk’tan beklemişler, daima ilticâ hâlinde olmuşlar, fazl-ı ilâhî’ye ve feyz-i samedânî’ye bağlılık halinde bulunmuşlardır.
Allah-u Teâlâ’nın tevfiki, onların refikidir. Tefrika ve çekişmelerden, muhalefet ve ihtilâflardan kurtuldukları için bütün mahlûkata şefkat ve merhamet nazarıyla bakarlar.
Onların ilmi mükâşefât ve müşâhedât ilmidir, ilâhî ilhama dayanan bir ilimdir. Naklî ve aklî delillerle teyid olunmuştur. Onların hâl ve ahvallerini, ilim ve irfanlarını kelime ve kalıplara sığdırmak mümkün değildir.
Onlar gerçekten Allah yolunu bulan kimselerdir. Gidişleri, gidişlerin en güzelidir. Gittikleri yol, yolların en doğrusu, ahlâkları ahlâkların en temizidir.
Niçin? Çünkü onlar Habibullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in ahlâkı ile ahlâklanmışlar, tabiatıyla tabiatlanmışlar, onun boyası ile boyanmışlardır.
Onlara düşmanlık eden veya haklarında suizan besleyen kimse, farkına bile varmadan helâk olur. Çünkü onların üzerine titreyen bir Allah-u Zülcelâl vardır. Onlar Hakk’ın yardımına ve desteğine mazhardırlar.
Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:
“Onlar o kimselerdir ki, Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir.” (Mücâdele: 22)
Onlar Allah-u Teâlâ’nın bütün emir ve nehiylerine dikkat ederler.
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd: 112)
Âyet-i kerime’si mucibince emir doğrultusunda istikamette yürürler. Beşeriyete güzel birer numune olurlar. Nasipdar olanlar onlardan numune alır, Hakk’ı ve hakikati bilir ve bulur.
Bu fırka yok denecek kadar azdır, fakat gerçek müslümanlar da bunlardır.

***

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:
Rabb’in dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı, fakat onlar hâlâ ayrılıktadırlar.
ANCAK RABB’İNİN RAHMETİNE NÂİL OLANLAR MÜSTESNÂDIR. (ONLAR BU İHTİLÂFIN DIŞINDA KALMIŞLARDIR.)” (Hûd: 118-119)
Allah-u Teâlâ kime rahmet etmişse, ihtilâfa tefrikaya düşmemişlerdir.
Âyet-i kerime’nin devamında ise şöyle buyuruluyor:
“ESASEN ONLARI BUNUN İÇİN (RAHMET ETMEK İÇİN) YARATMIŞTIR.
Rabb’inin: ‘Andolsun ki ben cehennemi cinlerle ve insanlarla dolduracağım!‘ sözü tamamen yerine gelmiştir.” (Hûd: 119)
Onlar Allah ve Resul’üne dâvet ederler. Gönüllere Allah ve Resul’ünün muhabbetini sokmaya gayret ederler. İnsanları arındırıp rızâ yolunda birleştirmeye çalışırlar.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde bu bir tâifeye işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur:
Ümmetimden bir tâife, kıyamet kopuncaya kadar Allah’ın yardımı ile muzaffer olmakta devam edecek, muhalefette bulunanlar onlara zarar veremeyecektir.” (Tirmizî)

Ümmet-i Muhammed’in yetmiş üç fırkaya ayrılacağını beyan eden Hadis-i şerif mucibince, kurtulan o bir fırkanın içinde de Allah-u Teâlâ’nın vazifedar kıldığı kimseler vardır.
Gerçek vazifedarlar her zaman için mevcuttur ve fakat fesad zamanında tamamen belli olacaktır.
Eskiden âlim çoktu. Her biri vazifesini yapıyordu. Şimdi ise gerçek âlim yok oldu. Hakikati söyleyen ise pek azdır.
Allah ve Resul’ünün yolundan gidenlere cennet vardır.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyurulmaktadır:
Resul’üm! İman edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele.” (Bakara: 25)
İman edip de sâlih ameller işleyenler ise cennet halkıdırlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara: 82)
Hak ve hakikati tatbik edip, âmel-i saliha ile hakikate çağıran iman erlerinin mükâfatı ebedî bir hayatın, ebedî güzelliklere dönüşmesidir.

***
Şeytan ilâhî rahmetten tardolununca, Allah-u Teâlâ’dan kıyamete kadar kendisine mühlet verilmesini istemiş ve zannına göre şöyle demişti:
“‘Eğer kıyamet gününe kadar beni ertelersen, yemin ederim ki pek azı dışında onun neslini kendime bağlayacağım.’ dedi.” (İsrâ: 62)

Zâtına isyan edenlere cezâlarını hemen vermeyen, hiçbir yaratığın herhangi bir dilek ve duâsını toptan reddetmek şânından olmayan Allah-u Teâlâ da dilediği bir hikmete binaen; muhalefet edilemeyen, karşı gelinemeyen meşiyeti ile onun bu isteğini kabul etti.
Sen mühlet verilenlerdensin.” buyurdu. (A’râf: 15)

Şeytan dileğinin kabul edildiğini gördükten sonra, insanları nasıl yoldan çıkaracağını itiraf ederek şöyle dedi:
Öyle ise beni azdırdığın için andolsun ki, ben de onları saptırmak için, senin doğru yolun üzerinde tuzak kuracağım.” (A’râf: 16)

Ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın.” (A’râf: 17)
Bu sözlerini kendi zannına göre söylemiş ve isabet de etmiştir.

Nitekim bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:
Andolsun ki İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirdi.
Müminlerden bir fırka hariç olmak üzere hepsi ona uydular.” (Sebe: 20)
Bu uymaları şeytanın gücünden değil, imansızlıklarındandır.
Sayıları az da olsa sapıklığa karşı çıkan, şeytana ve nefsin arzularına muhalefet eden bir zümre her zaman için mevcuttur.
Sapıklığı tercih edenlerin dışında şeytanın hiç kimseyi yoldan çıkaramayacağına dâir Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:
Bana varan doğru yol işte budur. Benim hâlis kullarım üzerinde senin bir nüfuzun olamaz.
Ancak sana uyan azgınlar bunun dışındadır.” (Hicr: 41-42)
Bu Âyet-i kerime’lerden açıkça anlaşılıyor ki, Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in cehennemlik olduklarını haber verdiği bu “Yetmiş İki Fırka” şeytanın hizmetindedirler.

Bu yetmiş iki fırkanın birine sapanların felâketlerini ve cehennemdeki azaplarını görüyoruz. O bir fırkanın da saâdet ve selâmetlerini görüyoruz. Bu ilâhî hükümleri görmüş oluyoruz.
Kimi o bir fırkayı seçer, selâmete erer. Kimi o yetmiş iki fırkadan birini seçer felâkete düşer.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyurulmaktadır:
Küfre varıp âyetlerimizi yalanlayanlar ise, cehennem ehlidirler. Onlar o ateşte ebedî kalacaklardır.” (Bakara: 39)
Kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan kimseler, işte bunlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara: 81)

Kendilerine hak ve hakikat hatırlatıldığı, kötülük yerine iyiliğe, doğruluğa, sâlih amellere çağrıldığı halde, nefsin galebe çalması sonucu ebedî hayatını mahvedenlere de cehennem vardır.

ÇOK ŞÜKÜR CANAB-I HAKKA Kİ BİZİ MÜSLÜMAN BİR AİLEDEN HALK ETMİŞ VE EHLİ SÜNNET VELCEMAAT AKİDESİNİ BULMAYI NASIP ETMİŞ HAZ. ALLAH SABİT KILSIN AYAĞIMIZI KAYDIRMASIN

Amin.

Şerife Şevval Kardelen

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, Şerife Şevval Kardelen | 2 Comments »