Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for Aralık 2011

Feridüddin Attar Kimdir ?

Posted by Site - Yönetici Aralık 31, 2011

20Feridüddin Attar Kimdir  (5)

Feridüddin Attar Kimdir ?

Şeyh Attar (k.s.) hazretlerinin asıl adı. Muhammed bin İbrahim el-Attar’dır. Feridüddin Attar diye meşhur oldu. Şeyh Attar hazretleri, 513 (M. 1119) tarihinde Nişâbur’da doğdu. İyi bir tahsil gördü. Maddî ve manevî ilimlerde ilerledi. Bir çok eserler yazdı. Mantıkü’t-tayr ve tezkiretü’I-Evliyâ isimli kitablan çok meşhurdur. 627 (M. 1229) yılında Cengiz han’in Harzemşâh devletini istilâ etmesi üzerine moğullann eline esir döştü. 114 yaşında iken Moğul askeri tarafından hunharca şehid edildi.    Şehid edildiği zaman bile kesik başını ellerinin arasına alıp bir fersahlık (3 km) bir yol yürüdü ve orada düşüp ruhunu teslim etti.

Hz.Allah şefeatlerine mazhar eylesin. Amin.

Kaynak :  İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Güncel, Genel, Kim Kimdir ?, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar | Leave a Comment »

KÜFRE GÖTÜREN HALLER

Posted by Site - Yönetici Aralık 30, 2011

15-1-1-copy

KÜFRE GÖTÜREN HALLER

Ömer Nesefi, İslam inancının Temelleri AKAİD adlı eserinde insanı küfre götüren haller başlığı altında şunları sıralamıştır:

1- Ayet ve hadislerin açık manalarını bırakıp gizli manalar çıkarmak, “Kur’an-ın ve Sünnetin manaları gizlidir. O gizli manayı ancak üstad bilir” demek.

2- Kur’an ve sünneti reddetmek, yalanlamak.

3- Büyük veya küçük haramı, günahı helal saymak,

4- Dinle, dinin hükümleri ile alay etmek,

5- ALLAH’ın rahmetinden ümit kesmek. Kur’an-da “Kafirlerden başkası ALLAH’tan ümidini kesmez” buyrulmuştur. (Yusuf: 87)

6- ALLAH’ın azabından emin olmak. (Araf: 99)

7- Gaybtan haber verdiğini iddia edeni ve haberini tasdik etmek. Hz. Peygamber (AS): “Kim kahine gelir, söylediğini tasdik ederse ALLAH’ın Muhammed’e indirdiğini inkar etmek olur” buyurur. (Müslim, 39/35)

A- ALLAH’a iman konusunda insanı küfre götüren haller:

1. ALLAH’a yakışmayan şey isnat etmek, isimlerinden emirlerinden biri ile alay etmek “ALLAH bize zulmediyor. Ben ALLAH mallah tanımam, beni ALLAH bile göremez” gibi sözler söylemek.

2- ALLAH’ın cennete mükafatlandırılacağı-nı, cehennemde cezalandıracağını kabul etmemek,

3- “ALLAH’ın ortağı vardır, eşi vardır, oğlu kızı vardır” demek.

4- Şuna ALLAH’ın gücü yetmez demek.

5- “ALLAH’ın eli uzundur” demek. (El isnat etmek)

6- “Eğer ALLAH bana şunu emretseydi yapmazdım” demek.

7- ALLAH’ın yarattıklarından şunun ne hikmeti var, demek.

8- ALLAH yukarıdadır, aşağıdadır diyerek ALLAH’a yer isnat etmek.

9- ALLAH’tan korkmaz mısın? denilince “korkmuyorum” demek.

10- Hasta olmayan birine “Seni ALLAH unuttu” demek.

11- “Ben ALLAH’ın takdiri olmadan yaparım” demek.

12- Hanımına: “Sen bana ALLAH’tan daha sevgilisin” demek.

13 – Bir kimsenin yaptığı iş için “bu işi ben yaptıysam kafir olayım” demesi. (Kafir olmaya rıza gösterdiği için kafir olur.)

14. Yalan olduğunu bile bile “ALLAH biliyor seni oğlumdan çok seviyorum” demek.

15. Gaybı bildiğini iddia etmek.

16. Biri için “Onun hakkından ALLAH bile gelemez, ben nasıl geleyim” demek.

17. “ALLAH’ım bana rahmetini vermek hususunda cimrilik etme” demek.

19. “ALLAH’ın hiç işi kalmadı da bunu mu yarattı” demek.

20. “ALLAH filana çok veriyor, bana az veriyor, böyle adalet mi olur” demek.

21. “Falancanın ruhu burada hazırdır” demek.

22. ALLAH izin verirse yaparsın diyene “verse de vermese de yaparım” demek.

23. “Eğer ahirette ALLAH adaletini gösterirse senden hakkımı alırım” demek.

24. Ölenin ruhunu başka birine geçtiğini söylemek.

25. ALLAH’ın ruhunun bir kimseye geçtiğini söylemek.

26. “Ben ALLAH’ı gördüm, ondan emir aldım veya emir alıyorum” demek.

27. Bir kuşun ötmesinden birinin öleceği manasını çıkarmak. Kuşun ötüşünü veya bir hayvanın önünden geçmesini uğursuz sayıp işinden, yolundan dönmek.

B- Peygambere iman konusunda küfre götüren haller:

1. Bir peygamberi inkar etmek,

2. Peygamber (AS) ın bir sünnetine rıza göstermemek,

3. Hz. Muhammed (AS) ın son peygamber olduğunu kabul etmemek.

4. Peygamberlere çirkin suç iftirasında bulunmak.

5. “Falan peygamber olsaydı, ben inanmazdım” demek.

6. “Eğer peygamber doğru söylüyorsa biz kurtulduk” demek.

7. Peygamberlik iddiasında bulunmak. “Nebiyim, Resulüm” demek.

8. “Peygamberler insan mı, cin mi bilmiyorum” demek.

9. Peygamberlerin sünnetlerinden biri ile alay etmek, bir hadisi reddetmek, “çok dinledik bunları” demek.

10. Peygambere delilik veya sihirbazlık isnat etmek.

11. “Peygamber bile olsa falana inanmam” demek

12. “Peygamber gelse, şunu yapma dese, yaparım” demek.

13. “Peygamberden bize bir fayda gelmedi” demek.

14. Peygamberlere sövmek. (Bunu yapanın tevbesi kabul olmaz.)

15. Peygamber (AS) için “Arapların Peygamberi” demek.

16. Peygamberi hafife almak, alay etmek, küçümsemek.

17. “Peygamberlerden bize fayda gelmedi” demek.

C- Kur’an, Namaz ve Zikir konusunda insanı küfre götüren haller:

1. Kur’an-dan bir ayeti inkar etmek.

2. Dinde kutsal olan bir şeyle alay etmek,

3. Kur’an’ın bir emrinin yanlış olduğunu söylemek.

4. Kur’an’ı def dümbelek çalarak okumak.

5. Kur’an’ı pis yerlere atmak, çiğnemek.

6. Kur’an’ın açıkladığı bir şeyi kabul etmemek.

7. Kur’an’a insan sözüdür, demek.

8. Kur’an’ın başka dilde olduğunu iddia etmek.

9. Kur’an’a ilave yapmak, değiştirmek.

10. Kendi konuşmasının yerine şaka oldun diye ayet okumak.

11. “Çok Kur’an okudum, bana faydası olmadı” demek.

12. zikirlerle alay etmek.

13. Haram yerken besmele çekmek,

14. Namaz kıl diyene “Kılmayacağım” demek, namaz da neymiş demek, namazla alay etmek.

15. “Hayat boyu namaz biter mi, kim yapabilir” demek.

Şerife Şevval Kardelen

.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Yorumlar, Şerife Şevval Kardelen | Etiketler: | Leave a Comment »

Yılbaşı kutlamaları (!) üzerine bir çeşitleme

Posted by Site - Yönetici Aralık 29, 2011

Yılbaşı kutlamaları (!) üzerine bir çeşitleme

KUTLANACAK NE VAR?

Peyami Safa’dan yılbaşı değerlendirmesi:

“… Şu yılbaşı gecelerinin mânâsını bir türlü anlamıyorum.

“Sevinecek ne var? Evvelâ her şey tersine: Küre-i arz ve insan bir yaş daha ihtiyarlıyor, kâinat bir yıl daha eskiyor, buna, ‘yeni sene’ diyorlar.

“Herkes ölüme bir yıl daha yaklaşıyor, buna seviniyorlar. Hayatın bir parçasını kaybetmek hoş bir şeymiş gibi, hep birbirlerini tebrik ediyorlar…

“… İnsanla ölüm arasındaki mesafeyi aydınlatan, bugünden başka bir gün bulamazlar mıydı?”

“GERÇİ KÂFİR İŞİ…”

1829’un yılbaşı gecesinde, İstanbul’daki İngiliz elçisinin Haliç’te bulunan bir gemide büyük bir balo verdiğini… Baloya Osmanlı devlet adamlarının da çağrıldığını…

Dâvetlilerin yatsı namazını Tersane Divanhanesi’nde kıldıktan sonra, sandallarla gemiye gittiklerini…

Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa’ya, katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda, onun;

Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti” dediğini…

Biliyor muydunuz?

NOEL ŞENLİKLERİ (!) VE İSTANBUL

New York Times gazetesinin, geçmiş yıllara ait bir nüshasından bir başlık:

İstanbul’da Müslümanlar’ın çoğu Noel Baba’yı heyecanla bekliyor…
İmza: Stephen Kinzer. Haber şöyle devam ediyor:

Kırmızı yanaklı Noel Babalar, dükkan vitrinlerinden, gelip geçenlere gülücükler dağıtmakta… Caddeler Noel ağaçları ile süslenmiş. ‘Kafe’ ve dükkanlardan ‘Jingle Bells’ ve ‘Silent Nights’ nağmeleri (Amerikalılar’ın meşhur Noel gecesi ilâhileri) duyuluyor. Çocuklar kendilerine verilen hediyelerin paketlerini açacakları ânı sabırsızlıkla bekliyorlar…

İşte böyle, muhterem okuyucularımız… Hz. Fâtih (k.s.)’in 1453’te alıp kubbelerle süslediği, İslâm’ın ilim-irfan, sanat ve medeniyet merkezi hâline getirdiği güzel İstanbul’umuzu bir Amerikan gazetesi, hem de pek haklı olarak, böyle tasvir ediyor. Bakın, bu içler acısı vaziyeti aynı yazar makalesinde nasıl değerlendirmekte:

Kim ne derse desin, İstanbul, dünyanın en büyük İslâm şehirlerinden biridir. Asırlar boyu İslâm âleminin merkezi, pâyitahtı olmuş ve orada oturan Osmanlı Sultanları’nın emirlerine bütün İslâm âlemi itaat etmiştir. Ne var ki, modern Türkiye’nin doğuşundan beri, son yetmiş sene içinde, Batı örf ve âdetlerine bir uyum bahis mevzuu olmuştur.

Gazetenin yazdığına göre, Noel Baba resimleri ile süslü kurdeleler ve etiketler satan bir dükkanın sahibi, “İslâm’a bağlı halk, bunları uygun bulmamaktadır; ama bunlar, sadece ufak bir azınlıktır” diyormuş. Değerlendirmeye bakın: Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede, Müslümanlar azınlıkmış. Yüzde bir ne ola ki?.. Herhalde çoğunluk!.. Enflasyonun bu türlüsünü görmemiştik. Artık rakamlar da değer kaybediyor galiba…

Yazar, İstanbul’u diğer Hıristiyan şehirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığını, tek farkın belki de sokaklarda Hazret-i Îsâ tasvirlerinin görülmemesinden ibaret bulunduğunu; ama her yıl, daha da artan bir coşku ile Noel kutlamalarının yapıldığını yazarak haberini sona erdiriyor. (Ocak’ 97)

Peki; bizi i‘tikâden, amelen, ahlâken, iktisâden istismar eden; bizimle ne dînî, ne millî, ne de insanî bakımlardan hiçbir alâkası bulunmayan; hatta ebedî hayatımızı bile husrâna uğratabilecek olan bu gayr-i müslimlere benzeme çılgınlıklarına, biz ne zaman son vereceğiz? Uyanmak için İsrâfil (a.s.)’in Sûr’a üflemesini mi beklememiz lâzım?!.

BİR RÂHİBİN İTİRAFLARI…

Râhip Samuel Zwemmer şöyle diyor:

“Müslümanlar’ı vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslâm memleketlerinde girişeceğimiz faâliyetlerde; onlara, önce Hıristiyan âdet ve an‘ânelerini, Hıristiyan bayramlarını, Hıristiyan kültürünü, Hıristiyan ahlâkını aşılayalım…”

Demek ki Hıristiyanlık, bazılarının dediği gibi, dinî motiflerden arındırılmış sadece sevgi ve “hoşgörü”ye dayalı bir inanç sistemi değilmiş. Bilakis bu sözler, İslâm âleminin benliğini tahrîbe yönelik, ahlâkî ve dinî dejenerasyon faâliyetlerinin itici gücü olup, saf insanları kandırmak için anlatılan masaldan ibâretmiş. Bu sebeple, dünya ve âhiret yıkımına uğramamamız için, akıllıca hareket edip, sözde yılbaşı kutlamalarını, Noel babaları, Noel anneleri, baba hindileri, çam ağaçlarını biraz daha dikkatlice incelememiz gerekiyor herhalde…

Bakınız; Ayasofya yıllardır mahzûn ve mazlûm beklerken, eloğlu torun “vaftiz ettirmek” için, taa nerelerden Fener Rum Patrikhaneleri’ne geliyor. Aynı zihniyet İstanbul’u Kostantinopolis olarak görüyor ve hâlâ da başkenti kabul ediyor…

O bakımdan, “Aman dikkat!” diyoruz…

Batı taklitçiliğinin topuzunu kaçırmayalım. Aksi takdirde maddî ve mânevî geleceğimizi ipotek altına sokmuş oluruz.

Halis Ece

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

‘Noel Baba dürüst birisi olsa…’

Posted by Site - Yönetici Aralık 28, 2011

noel-baba-durust-birisi-olsayilbasi-kutlamak-caiz-miyilbasi-kutlamak-gunah-midirgayr-i-muslimlerin-orf-ve-adetlerine-uymanin-vebalicam-susu-stiker-noel-baba-bacadan-giren-32x25_500

‘Noel Baba dürüst birisi olsa…’

Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, ‘Noel Baba‘yı yerden yere vurdu.

KEŞAN Müftüsü Süleyman Yeniçeri, “Noel baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos diye biri var ama bu uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi” dedi.

Yılbaşı eğlencesinin kültürümüzde bulunmadığı görüşünü savunan Müftü Yeniçeri, ‘Kim kime benzemeye çalışırsa, o onlardandır‘ hadisini hatırlattı. Yılbaşında geçen günlerin muhasebesinin yapılması gerektiğini belirten Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, şunyları söyledi:

Hıristiyanlık’tan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı? Biz Noel’i Hıristiyan aleminden ithal etmişiz. Noel, bizim bayramımız değil. Kişi, ‘Hıristiyan gibi yaşayayım’ derse, bu tehlikeli olur. Ama ‘Millet eğleniyor, ben de eğleneyim’ diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkar olur.”

Müftü Süleyman Yeniçeri, ‘Noel Baba’ diye birisinin olmadığını, Aziz Nicholaos’ın da uyduruk, bir kişi olduğunu efsane haline geldiğini söyledi. Yenişeri, şöyle dedi:

Noel baba yaşamış mı, yaşamamış mı belli değil. Bir yer söyleniyor ve orada yaşadığı ifade ediliyor. Ama Hıristiyan aleminin çıkardığı bir şahsiyettir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Biz de kapıdan giriliyor. Kuran-ı Kerim’de; ‘Evlere kapıdan girin’ diyor. Neden bacadan giriyor ki?

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, Yılbaşı Kutlamaları Küfürmü ? | Leave a Comment »

“Yılbaşı kutlamaları!” ve İslâmî kimliğin muhafazası

Posted by Site - Yönetici Aralık 27, 2011

“Yılbaşı kutlamaları!” ve İslâmî kimliğin muhafazası

İslâmiyet; iman, ibadet-amel ve ahlâk esaslarıyla bir bütündür… Özellikle inanç mevzuunda parça-buçuk kabul etmez… İnanılması gereken esaslara bütün hâlinde inanmak zarûridir.

İslâm dîninin inanç, ibâdet ve muamelelerle alâkalı emir ve yasaklarına uyulmasının yanı sıra, tatbik edilmesi gereken bazı temel ahlâkî düsturları da vardır. Meselâ bunların en önde gelenlerinden biri; Müslüman’ın ferdî, âilevî ve ictimâî hayatın her safhasında bâtıl ve muharref (hükmü kalkmış, aslından uzaklaştırılmış) dinlerin mensuplarının, kısacası gayr-i müslimlerin örf, âdet ve an’ânelerine benzemekten şiddetle sakınıp uzak durmasıdır.

İslâmiyet, ferdî-âilevî ve ictimâî hayatın hiçbir safhasında çizdiği çerçevenin dışına çıkılmasına müsâade etmemiş… Kur’ân-ı Kerim’de, bizlere bütün yönleriyle tanıttığı ehl-i kitâba, diğer bâtıl ve muharref dinlerin mensuplarına, müşriklere, budistlere, ateistlere benzenilmesine ruhsat vermemiştir. Onun içindir ki Müslümanlar’ın; Yahûdi, Hıristiyan, Budist ve dinsizlerle kaynaşmalarına sebep olacak taklitlerden, benzeşmelerden kaçınmaları ve her hâlükârda İslâmî hüviyetlerini muhâfaza etmeleri emredilmiştir. Zira en basitinden en mühimmine; âdetlerden, ibâdet ve i’tikat esaslarına kadar herhangi bir noktada benzeşme, daha büyük benzeşmelere vesîle olmaktadır.

Gayr-i müslimlere benzemenin sebep olacağı tehlikeli neticelere dikkatimizi çekmek içindir ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “(Tasvip ederek) bir kavme (bir topluluğa) benzemeye çalışan kişi, o (benzemeye çalıştığı) kavimdendir.”(1) “(İnanç ve amelde) bizden başkasına benzeyenler, bizden değildir.”(2)

Başka bir hadîs-i şerifte de, “Siz karış karış, adım adım sizden öncekilerin (Yahûdi ve Hıristiyanlar’ın) yoluna uyacaksınız. O kadar ki; onlar bir keler deliğine girecek olsalar, siz de (modadır düşüncesiyle) onları tâkip edeceksiniz...”(3) buyurularak Müslümanlar’ın, başta Yahûdiler ve Hıristiyanlar olmak üzere gayr-i müslimleri taklit etmek, onlara benzemek felâketine düşecekleri mu’cizevî bir şekilde bildirilmiştir.

Yine Efendimiz (s.a.v.), kişinin iman, amel ve ahlâk za’fını olanca çıplaklığıyla ortaya koyan bu örf-âdet ve an’ânelerde gayr-i müslimlere benzeme şaşkınlığının, ne kadar hayâsızca ve çirkin hadlere ulaşacağını da, şu mübârek sözleriyle haber vermişlerdir:

Onlardan biri hanımıyla yolda cinsî yakınlıkta bulunsa, siz de aynısını yapacaksınız!”(4)

Bugün, Batı’dan ithal edilmiş âdet, merâsim ve kutlamaları ile; içki, kumar ve fuhuş gibi şeytânî tuzakları ile; bâtıl mesajlarla yüklü basını-medyası ve gayr-i İslâmî kılık-kıyâfetleri ile Müslüman cemiyetler –maalesef– Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.), tehlikesine işâret buyurduğu ölçülerde yabancılara benzeme felâketiyle karşı karşıyadır. Ancak bütün bu menfî gelişmelere rağmen biz mü’minler, İslâmî usûl ve esaslara dönerek gayr-i müslimlere benzeme akımına reaksiyon göstermeye mecburuz. Bu kudsî mükellefiyetimiz sebebiyledir ki; öncelikle bâtıl ve muharref din mensuplarına benzemenin, onları taklit etmenin dinimiz açısından hükmünün ne olduğunu bilmemiz lâzımdır. Bunu da iki grupta inceleyebiliriz:

1. Mubah olan yani mes’ûliyeti gerektirmeyen benzemeler…

2. Mekruh veya haram olan, dolayısıyla mes’ûliyeti de beraberinde getiren benzemeler…

Meselâ ilim ve teknikte kullanılan metodlardaki taklitler-benzeşmeler… O alandaki gelişme ve değişmeleri tâkip etmek… Bunlar günah değil mubahtır, hatta teşvik edilmiştir.

Canlı resimler ihtivâ eden duvar halıları, süs yastıkları ve tablolarla evlerin tefrîş edilmesi veya canlı varlıkların resimleri ile motifli elbiseler giyilmesi mekruhtur, günahtır. Zira bunlarda putperestlere benzeme durumu vardır.(5)

İbn-i Hibbân’ın (rh.) rivâyetine göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, duvarların kumaşlarla örtülmesini yasaklamıştır.

Âlimlerimiz de; duvarların ipekli kumaşlarla örtülmesi tahrîmen, ipeksiz kumaşlarla meselâ yün halılarla örtülmesi ise tenzîhen mekruhtur; zira gösterişten ibârettir, demişlerdir.

Birtakım âdet ve an’ânelerde Yahûdi ve Hıristiyanlar gibi ehl-i kitâbın mensuplarına uymak… Yahut diğer gayr-i müslimlere hâs olup İslâm’ın emir ve yasakları ile çatışan hususlarda onlara benzemek ise haramdır. Bu gibi günahlar, kendisinde küfür sıfatı bulunan günahlardır ki, şiddetle kaçınılması gerekir. Zira bunun temizliği, ancak cehennem ateşiyle mümkündür.

Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, Müslüman olmayan milletlerin bayramlarının ve kutsal kabul ettikleri günlerin onlar gibi kutlanmasını yasaklamıştır. Binâenaleyh gayr-i müslimlerce değer verilen Milâdi yılbaşı gecesini çamlarla, hindilerle, içkilerle (ki zaten haramdır) veya âile toplantılarıyla kutlamak… Yahut bu maksatla televizyonlardaki sözüm ona kutlama proğramlarını seyretmek… Ya da bu yapılanları kabul ve tasvip ederek Müslüman kardeşleriyle “yeni yıl kutlamaları”nda bulunmak, hediyeleşmek dînî ölçülerimize göre son derece tehlikelidir!
Hüküm bakımından haram olan bu amelî-ahlâkî taklit ve benzemeler, fâilini günahkâr kılar. Muvakkat da olsa onu âhirette azâba dûçâr eder… Şayet bu benzeme i’tikatla alâkalı hususlarda ise, sahibi cehennemin ebedî azâbına müstehak olur. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki, “Kim (meşru’ görerek) Allâh’a ve Resûlü’ne karşı gelir, Allâh’ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî olarak kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.”(6)

Hulâsa, İslâm’ın bir vicdan meselesi olduğunu söylemek, Müslüman’ın hayatının onun ölçülerine göre düzenlenmesi gerektiğine inanmamak ve böylece gayr-i müslimlerin örf, âdet ve an’ânelerini, bayram ve merâsimlerini, töre ve törenlerini paylaşmak –Allah korusun– mü’mini mânevî uçurumlara sürükler!..

O bakımdan Müslüman olarak doğan bizler, Müslüman olarak yaşamaya ve Müslüman olarak ruhumuzu teslim etmeye gayret göstermeliyiz.

Rabb’imizin lûtuf ve ihsânı olan bu İslâm nimeti ve Ümmet-i Muhammed’den olma nimetinin kıymetini bilmeliyiz ki, Müslüman olmayanlara benzemekten sakınarak dünyamızı izzetle, âhiretimizi de saâdetle yaşayabilelim.

Bunun için de İslâm’ı iyi öğrenmeli, sünnetlere tâbi olup bid’atlerden kaçınmalıyız… Her türlü haram, mekruh ve şüphelilerden, hele de “yılbaşı kutlamaları”ndan mutlaka uzak durmalıyız. Aksi takdirde âkıbet husrân olur!

Yazımızı, Cenâb-ı Mevlâmız’ın mübârek kelâmından iki âyet meâli ile noktalayalım:

Rabb’imiz Allah’tırdeyip sonra da (bütün hâl ve hareketlerinde Allâh’ın emirlerini, Resûlü’nün sünnetini esas alarak) dosdoğru yaşayanlara; (evet) onlara (kıyâmet gününde) hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de. (Çünkü) onlar, cennet ehlidirler. Yapmakta oldukları (güzel amel ve hareketlerine) mükâfat olmak üzere, orada ebedî kalacaklardır.”(7)

DİPNOTLAR
(1) Mişkâtü’l-Mesâbîh, 4347.
(2) Tirmizî, Sünen, H. No: 2696.
(3) Mişkâtü’l-Mesâbîh, 5361.
(4) Câmiu’s-Sağîr, 2, 122.
(5) Bedâiu’s-Senâi‘ fî Tertîbi’ş-Şerâi‘, Kitâbü’l-İstihsân, 5, 226.
(6) Kur’ân-ı Kerim, Nisâ sûresi, 14.
(7) Kur’ân-ı Kerim, Ahkaf, 13-14.

Halis Ece

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Genel, Tavsiyeler | 1 Comment »

GUSÜL ABDESTİ

Posted by Site - Yönetici Aralık 27, 2011

GUSÜL ABDESTİ NASIL ALINIR,Gusul Abdesti

GUSÜL ABDESTİ

Önce niyet edip,gizlice Euzü Besmele çekerek eller yıkanır.Necaset olsun veya olmasın, ön ve arka yıkanır.Sonra yeniden eller yıkanarak namaz abdesti alınır.

Abdestte ağıza üç defa su verirken gargara yapılır.

Sonra üç defa burna su verirken suyun her tarafına ulaşması sağlanır.
Ayakların olduğu yerde su birikiyorsa ayakları yıkamak en sona bırakılır.
Sonra baştan aşağı su dökülür ve ovalanır.Sonra sağ ve sol omuzdan aşağı su dökerek vucudun her tarafı ovalanır.
Göbek çukuru,kulak kıvrımları,burun ve ağız içinde suyun temas etmediği yerler kalabilir.Buraları güzelce yıkanmalıdır.Burun içinde kuru ve katı burun kiri varsa giderilmeli ve altına su geçmesi sağlanmalıdır.

Geniş banyolarda ve hamamlarda avret yerleri peştemalla örtülmelidir.

İki kolumuzu açıp 360 derece döndüğümüzde parmak uçlarımız duvara değmiyecek kadar büyük odada çıplak yıkanılmaz.Böyle bir yerde peştemal veya perde gerekir.Gusül abdesti alınırken ön ve arka kıble istikametine gelecek şekilde oturulmamalıdır.
Cünüplükten temizlenmek için alınan gusul abdestine idrar akıttıktan sonra başlamak lazımdır.(Bu,idrar yolunda kalmış menilerin temizlenmesi için luzumdur)

Gusul Abdestinin Farz Olduğu Yerler:

Erkek veya kadının tenasül uzvundan (uyurken veya uyanık) zevkle ve atarak meni çıkması,
Cinsi münasebette bulunmak,
Hayız ve nifasın sonunda,
Kadınların tenasül uzvuna zevk için bir şeyin dahil edilmesi sebepleriyle gusul abdesti farz olur.

.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Tavsiyeler, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Ka’beyi Kasteden Baba İle Ka’benin Rabbini Görmeye Niyetlenen Çocuk

Posted by Site - Yönetici Aralık 26, 2011

Ka'beyi Kasteden Baba İle Ka'benin Rabbini Görmeye Niyetlenen Çocuk

Ka’beyi Kasteden Baba İle Ka’benin Rabbini Görmeye Niyetlenen Çocuk

Rivayet olundu. Allah’ın dostlarından bir arif haccetmeye niyetlendi. Yol hazırlığı yaptı. Arifin küçük bir oğlu vardı. Babasına sordu:
-“Babal Nereye gidiyorsun?” Arif:
-“Beytüllah’a (Allah’ın evine) gidiyorum,” dedi. Çocuk, beytüllahı (Ka’beyi) gören, Ka’benin Rabbini de göreceğini sandı. (Çocuk Allahı görme aşkıyla, babasına):
-“Baba neden beni de beraberinde götürmüyorsun?” dedi. Arif:
-“Oğlum! Sen daha buna elverişli değilsin. Yolculuğa dayanamazsın, sana haccetmek farz değil,” dedi.
Çocuk ağladı. Çocuğunun çok ağlamasına dayanamayan baba, oğlunu da mecburen yanına alıp, yolculuğa çıktı. Mikâta vardıklarında, ihrama girib telbiye getirdiler. Harem-i şerife girdiler. Beytüllah göründüğünde, çocuk saygı gösterdi ve yere düşüp öldü. Babası dehşete düştü.
-“Oğlum nerede? Ciğer pareme ne oldu?” dedi. Beytin zaviye¬sinden bir ses geldi:
-“Sen beyti kasdettin (senin maksadın Ka’beyi görmekti) Ka’beyi gördün. Oğlun Rabbini görmeyi kasdetti ve o Rabbini gördü, Rabbine kavuştu.” Çocuğun ölüsü onların gözlerinin önünde yükselip kayıp oldu. Gizliden şöyle bir ses işittiler:
-“0 hiç bir yerde değildir. 0 ne yerdedir, ne cennettedir. Belki Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

Kaynak :  İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi – Fatih Yayınevi: 2/48-49

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Genel, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Yorumlar | 1 Comment »

SÜNNET ÜZERE ABDESTİN ALINIŞI

Posted by Site - Yönetici Aralık 25, 2011

SÜNNET ÜZERE ABDESTİN ALINIŞI

  • Önce “Bismillahir-rahmanir-rahıym“diyerek besmele çekilir.
  • Niyet ettim abdest almaya” diye niyet edilir.Sağ elle musluk açılır.İki el güzelce yıkanır.Parmak araları hilallenir.Yani üstten bir elin parmakları ile diğerinin parmak araları yıkanır.
  • Sol elle musluk açılır.Sağ ele bir avuç su alınır.(Musluk kapanır)Ağıza su verilir,çalkalayıp dökülür.(Misvakla veya sağ elin baş ve şehadet parmakları ile dişler temizlenir)
  • Ağıza bu şekilde üç defa su verilir.
  • Sonra burna üç defa su verilir.Her su alışta musluk açıp kapanır.(Sümkürme ihtiyacı varsa sol elle yapılır.
  • Sonra yine sol elle musluk açılır.Sağ avuca su alınıp sol eliyle birleştirerek alından aşağı doğru su dökülür.Yüz iki elle ovalanarak yıkanır.Bu da üç defa yapılır.
  • Sonra yine sağ elle musluk açılıp,sol elle bir avuç su alınır.Sağ dirseğin üzerinden aşağı su dökülür.Kol iyice ovalanır.Bu da üç defa yapılır.
  • Sonra,sol elle musluk açılır.Sağ ele bir avuç su alınır.Sol dirsekten aşağı doğru dökerek sol kol ovalanır.Bu da üç defa yapılır.
  • Sonra,sol elle musluk açılır.sağ ele bir avuç su alınır,musluk kapanır.İki el ıslatılır.Başın dörtte biri sağ elle mesh edilir. Küçük parmaklarla kulak içleri,başparmakla kulak arkaları,parmakların sırtı ile de boyun meshedilir.
  • Sonra sağ ayak musluğun altına konur.Sağ elle musluk açılır.Sol elin küçük parmağı ile ayak parmaklarının araları sağdan başlayarak yıkanır.Sonra ayağın diğer kısımları,-topuk kemikleri dahil-güzelce üç defa yıkanır.Ve musluk kapanır.
  • Sonra sol ayak musluğun altına konur.Sağ baştan başlayıp önce parmak araları yıkanarak sol ayak da üç defa yıkanır.

DİKKAT!

  • Abdestte her azayı yıkarken besmele çekmek ve Kelime-i Şehadet okumak abdestin sünnetlerindendir.Kurulanırken de “İnna Enzelna“suresi okunur.(1,3,5 veya 7 defa)
  • Abdest alırken her azayı üç avuç su ile yıkamak sünnettir.Fazla su kullanmak israftır. İsraf ise haramdır.Bilhassa vakıf ve dernek suları kullanılırken daha da dikkatli hareket edilmeli,avuçtaki su dahi lüzumsuz yere taşırılıp akıtılmamalıdır.
  • Abdestte acele mekruhtur.Başkalarının farz abdest almasına yetecek kadar suyun az olması halinde abdest alma haramdır.Vakıf ve dernek sularından abdest üzerine abdest almak haramdır.
  • Peygamber Efendimizin üç avuç su ile abdest aldığı Hazreti Aişe validemizden ,800 gram su ile abdest aldığı da Hz.Enes (R.A) dan rivayet edilmiştir.

Hz.Enes(R.A)’ dan rivayet olunmuştur: Resülüllah Efendimiz guslünü (yaklaşık) 3.5 Kg su ile ,abdestini de 800 Gr. su ile alırdı(Ramuz)

  • Abdest alan kişi abdest almakla günahlarının temizleneceğine inanarak abdest almalıdır.Çünkü Müslim ile İmam Malik’in merfu olarak rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:

Mümin kul,abdest alıp yüzünü yıkadığı vakit,gözü ile işlediği her günah,yüzünden su ile yahut suyun son damlası ile çıkar.Ellerini yıkarken,elleri ile işlediği her günah su ile yahut suyun son damlası ile ellerinden çıkar.Ayaklarını yıkarken,yürüyerek işlediği her günah su ile yahut suyun son damlası ile ayaklarından çıkar.Kul günahlarından tertemiz çıkıncaya kadar bu böyle devam eder

.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye | Etiketler: | 1 Comment »

Mevlid Duası

Posted by Site - Yönetici Aralık 23, 2011

1ramazan-fikralari

Mevlid Duası

Elhamdülillahi rabbil aleminVessalatü vesselamü ala rasülina Muhammedin ve ala alihi vesahbihi ecmain

Ya rabbel alemin ve ya erhamerrahimin!

Bizler ancak Sana ibadet eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz. Yardımını ve nusretini daim eyle YA RABBİ!

Bizleri niğmetinle sıratı müstakim üzere doğan, yaşayan ve Sana dönenlerden eyle.

YA RABBİ!Sana hamd ederiz daima elhamdülillah diye Sana şükrederiz niğmetlerin bize ihsandır diye Bize ancak Sen acırsın mü’min kullarım dır diye.
Bizleri hamdü şükür etmekten ayırma Ya Rabbi!

Ya rab sana iman ettik amentü billah, tasdik ederiz peygamberimizdir Muhammed Rasüllülah, bize olan Lütf-ü imanına daima elhamdülillah, bizleri imandan Kur’andan ayırma Ya Rabbi!

İlahi rabbil alemin !
– Okunan ve dinlenen Kur’an-ı kerimi, mevlidi şerifi ve beraberinde getirilen salatü selamları en güzel şekilde kabul eyle ya RabbiYa Rabbel Alemin, kusurlarımızı setreyle, günahlarımızı affeyle bizlere inayet eyle buradan hasıl olan ecir ve manayı kainatı yüzü suyu hürmetine yarattığın şefaatine her zaman muhtaç olduğumuz nebiler nebisi Hz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz hazretlerinin ravza-i mübarekelerine hediye eyledik vasıl eyle Ya Rabbi.  Ruhi Muhammed Mustafayı cümlemizden ve cümle geçmişlerimizden hoşnut, memnun ve razı eyle YaRabbi. Dünyada ziyaretiyle, uyku aleminde gül cemalinin müşahedesiyle, ahirette de şefaatiyle şereflenmeyi cümlemize nasib eyleYa Rabbel alemin. Hz Ademden son peygamber HzMuhammed (sav)’e kadar gelip geçmiş bütün peygamberani izamın da ruhlarına hediye eyledik haberdar eyle Ya Rabbi.

– İlahi! Dinimize,kitabımıza, vatanımıza, milletimize ve bayrağımıza kanlarıyla, canlarıyla, kalemleriyle ve gönülleriyle hizmet etmiş, Senin rahmeti rahmanına imanla kavuşmuş olan din ve devlet büyüklerimize de rahmet eyle Özellikle okunan Kur’an-ı kerim, mevlid-i şerif ve getirilen salatü selamlar ve yapılan her türlü hayır ve hasenattan hasıl olan hayır ve sevabı tüm geçmişlerimizle beraber adına mevlid cemiyeti tertip edilen din kardeşimizin de ruhuna hediye eyledik vasıl eyle ya rabbiYeryüzünden bizden önce gelmiş geçmiş,isimleri unutulmuş,nesilleri kesilmiş, bizlerden bir fatiha ve dua bekleyen tüm ehli imanın da ruhuna hediye eyledik ulaştır Ya Rabbi. Uzaktan yakından gelerek duamıza amin diyen şu cemaati müslimin de geçmişlerine acizane bağışlıyoruz kabul eyle Ya Rabbi.

– Bizler de bizden öncekilerin halleriyle hallendiğimizde, ecel şerbetini içeceğimiz son demde elimizde Kur’an, göğsümüzde iman ve dilimizde kelimelerin en güzeli Kelime-i şehadet ki buyurun ‘Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve rasulüh’ Diyerek çene kapamayı ve emanetini huzur içinde ve imanlı bir şekilde sana teslim etmeyi cümlemize nasib eyle Ya Rabbi!

– Ya İlahi hayatımızın sonuna kadar bizleri, kıyamete kadar da neslimizi senin yolundan ayırma Ya Rabbi . Bizlere ömrün bereketlisini, kalbin şevkatlisini, nefsin itaatlisini, evladın da edeblisini nasib eyle Ya Rab! Bizleri her türlü fenalıktan muhafaza buyur Ya Rabbi. Bu vesileyle hasta kullarına şifalar, dertli kullarına devalar, borçlu kullarına da edalar ver Ya Rabbi.

– Kahraman ordumuzu havada, karada, denizde her zaman ve her yerde Mansur ve muzaffer eyle Ya Rabbi. Düşmanlarımızı zelil eyle Devlet büyüklerimize kolaylıklar ihsan eyleYurdumuzu ve bil cümle İslam ülkelerini her türlü afet ve felaketlerden lütfunla sen esirge Ya Rabbi.

· İlahi dualarımızı esteizü billah ‘Fetegabbelaha Rabbuha bi kabulin hasenin’ ayeti kerimesinin sırrına mazhar eyle
· Esalatü vesselamü aleyke Ya Rasülullah
Esalatü vesselamü aleyke Ya Habiballah
Esalatü vesselamü aleyke Ya seyyidel evveline vel ahirinveselamün alel mürselin velhamdülillahi rabbil alemin ‘EL FATİHA’…

.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Genel, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Salavat-ı Şerif Çeşitleri

Posted by Site - Yönetici Aralık 22, 2011

Salavat-ı Şerif Çeşitleri

 

1.Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

2.Allâhümme enzilhül mak’adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

3.Allâhümme salli alennebiyyil ümmiyyi ve ezvâcihî ümmühâtil mü’minîne ve zürriyyetihî ve ehli beytihî kemâ salleyte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd.

4.Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûliken nebiyyil ümmiyyi.

5.Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve salli alel mü’minîne vel mü’minâti vel müslimîne vel müslimât.

6.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ emertenâ en nusalliye aleyh,

Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyil ümmiyyi kemâ yenbeğî en yusalle aleyh,

Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi biadedi men lem yusalli aleyh,

Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ tuhibbü en yusalle aleyh.

Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ hüve ehlühû,

Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ tuhibbü ve terdâ lehû.

7.Allâhümme salli alâ rûhi Muhammedin fil ervâh,

Ve salli alâ cesedi Muhammedin fil ecsâd,

Ve salli alâ kabri Muhammedin fil kubûr.

8.Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve alel mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne vel müslimât.

9.Allâhümme Rabbel hilli velharâm,

Ve Rabbel beledil harâm,

Ve Rabbel meş’aril harâm,

Bikülli âyetin enzeltehâ fî şehr-i Ramazan,

Belliğ rûha seyyidinâ Muhammedin, Minnî tahiyyeten ve selâmen.

10.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve ala âli seyyidinâ Muhammedin vesellim

Allâhümme salli ve sellim alennebiyyin Muhammedin hattâ lâyebkâ min salâtike şey’ün,

Ve bârik alennebiyyin Muhammedin hattâ lâyebkâ min berekâtike şey’ün,

Verhaminnebiyye Muhammeden hattâ lâ yebkâ min rahmetike şey’ün.

11.Bismillâhirrahmânirrahîm,

“İnnallâhe ve melâiketehû yüsallûne alennebiyyi; Yâ eyyühellezîne âmenû, sallû aleyhi ve sellimû teslîme.”

12.Lebbeyk, Allâhümme ve se’adeyk salavâtullâhil berrir Rahîm, vel melâiketil mukarrabîn, vennebiyyin vessıddîkın veşşühedâi vessâlihîn.

Vemâ sebbaha leke şey’ün Yâ Rabbel âlemîn.

Alâ seyyidinâ Muhammed İbn-i Abdullah, Hatemennebiyyin ve Seyyidil mürselîn ve İmâmil müttekîn ve Resûl-i Rabbil âlemîn

Eşşâhidil beşîriddâî ileyke bi iznike essirâcil münîr ve aleyhisselâm ve eimmeti ehli beytihî rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn.

13.Sallallâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve cezâhü annâ mâ hüve ehlühû.

14.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sellim ve eczihî annâ hayrel cezâi.

15.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve tekabbel şefâatehül kübrâ ve erfe’a derecetehül ulyâ ve âtihî sü’lehû fil âhireti vel ûlâ kemâ âteyte İbrâhîme ve Mûsâ.

16.Allâhümmec’al salavâtike ve berekâtike ve rahmetike ve re’fetike ve mehabbetike alâ seyyidil mürselîne ve imâmil müttekîn ve kâidil ğurril muhaccelîn ve hâteminnebiyyin seyyidinâ Muhammedin abdike ve resûlike ve nebiyyike imâmilhayri ve kâidilhayri ve resûlirrahmeti.

Allâhümmebashü makâmen Mahmûdan yağbituhû bihil evvelûne vel âhirûne.

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd.

 

17.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehli beytihî ve ashârihi ve eşyâihî ve muhibbîhi ve ümmetihî ve aleynâ meahüm ecmaîn.

18.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin küllemâ zekerehüzzâkirûne ve ğafele an zikrihil ğâfilûn.

19.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin mil es semâvâti vel arzı ve mil el arşil azîm.

20.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin nebiyyil ümmiyyi ve alâ âlihî vesellim.

21.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâten tekûnü leke rızâen ve

lihakkıhî edâen ve e’atihil vesîlete vel fazîlete vel makâmel Mahmûdellezî veadtehû veczihi annâ efdale mâ câzeyte nebiyyen an ümmetihi ve salli alâ cemîi ihvânihî minen nebiyyîne vesssâlihîne, birahmetike yâ ERHAMERRÂHİMÎN.

22.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi adede mâ halakte,

23.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi mil’e mâ halakte,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi adede külli şey’in,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi mil’e külle şey’in,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi adede mâ ahsâ kitâbüke,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi mil’e mâ ahsâ kitâbüke,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi adede mâ ahâta bihî ılmüke,

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi mil’e mâ ahâta bihî ılmüke.

24.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin mutlakı cevâdil îmân, fî meydânil ihsân ve mürsile riyâhil keremi ilâ ravzıl cinâni ve alâ âli Muhammedin vesellim.

25.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin müferrikı firekıl küfri vettuğyâni ve müşettiti buğâti cüyûşil karîni veşşeytâni ve alâ âli Muhammedin vesellim.

26.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin sâhibil Ferki vel Furkân ve câmial vedkı ve menzilehû min semâil KUR’ÂN ve alâ âli Muhammedin vesellim.

27.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî arasâtil Kıyâmeh,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin hîne tekûmussâatü vettâmeh,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten muhallasaten anil melâmeh,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten mübelleğaten ilesselâmeh,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten fâizaten alâ ehlil kirâmeh,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî külli hînin ve ân,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî külli zamânın ve mekân,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin bikülli lisânın ve cenân,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ınde zuhûri külli hikmetin ve beyân,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin sâhibil kitâbil azîzi ve hâmilil Fürkân,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten câmiaten beyne kün ve kân,

Ve Salli Alâ cemîi ihvânihî minennebiyyîne vessıddîkîne veşşühedâi vessâlihîne ehlel kıbleti vel amân vel kitâbi vel mîzân. Yâ HANNÂN, Yâ MENNÂN. Vağfirli ümmeti Muhammedin habîbike ve nebiyyike alleyhissalâtü vesselâm.

Ve eskinhüm alel cinâni ve ahsin ileyhim yâ veliyyel ihsân ve edhilhüm, birahmetike firridâ verrıdvân, verrahmeti velğufrân ve eizhüm mineşşeytâni vennîrâni, birahmetike yâ ERHAMERRÂHİMÎN.

28.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten lâhikaten binûrihi,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten makrûneten bizikrihi ve mezkûrihi,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten câmiaten beyne ferahihi ve sürûrihi,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten muhîtaten bitûrihi ve sûrihi,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten münevvereten likulûbi eshâbi sudûrihi,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten şârihaten limenkûrihi fî mestûrihi,

Ve Salli Alâ cemîi ihvânihî minel enbiyâi ve evliyâi biadedi ubûrihi ve mürûrihi beynel mâi ve tuhûrihi vennûri ve zuhûrihi ve elhik ve umûrihi, yâ ERHAMERRÂHİMÎN.

29.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin biadedi külli zerretin elfe elfe merreh.

30.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi veselleme filevvelîn,

Ve Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi veselleme filâhirîn,

Ve Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi veselleme filmelâil e’alâ ilâ Yevmiddîn

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî evveli kelâminâ,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî evsatı kelâminâ,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî âhiri kelâminâ.

31.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve selleme adede mâ alimte,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve selleme zînete mâ alimte,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve selleme mil’e mâ alimte.

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî vesellim. Biadedi mâ fî cemîil Kur’ân-ı harfen harfen,

Ve biadedi külli harfin elfen elfen.

32.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin mahtelefel melevâni ve teâkabel asarâni ve kerrerel cedîdâni vestakbelel ferğadâni ve belliğ rûhahü ve ervâha ehli beytihî,

Minnet tahiyyete vesselâm ve bârik ve sellim kesîrâ.

33.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin, bikülli dâin ve devâin,

Ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim teslîmen kesîrâ.

34.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin biadedi verakı hâzihil eşcâr,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin biadedi vürûdi vel envâr,

Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin biadedi katril emtâr,

35.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin biadedi remlil ğıfâr.

36.Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin vesellim,

Salâten tüncînâ bihâ min cemîil ehvâli vel âfât ve takdîlenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min cemîi zünûbisseyyiât ve terfeunâ bihâ (ındeke) e’alet derecât ve tübelliğunâ bihâ aksal ğayât, min cemîil hayrâti fil hayâti ve be’adel memât.

37.Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ RESÛLALLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HABÎBALLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HALÎLALLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SAFÎYYALLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NECİYYALLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HAYRE HALKİLLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MENİHTÂREHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ZEYYENEHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ERSELEHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ŞERREFEHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN AZZEMEHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN KERREMEHULLÂH

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDELMÜRSELÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ İMÂMELMÜTTEKÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HATEMENNEBİYYÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ŞEFÎELMÜZNİBÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ RESÛLE RABBİL ÂLEMÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDEL EVVELÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİL AHİRÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ KÂİDEL MÜRSELÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ŞEFÎAL ÜMMETİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ AZÎMEL HİMMETİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HÂMİLE LİVÂİL HAMD

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SÂHİBE MAKÂMİL MAHMÛD

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SÊKİYEL HAVZIL MEVRÛD

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ EKSERENNÂSİ TEBEAN YEVMEL KIYÂMETİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ VELEDİ ÂDEM

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ EKREMEL EVVELÎNE VEL AHİRÎN

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ BEŞÎR

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEZÎR

Essalâtü vesselâmü (aleyke) YÂ DÂİYELLÂHİ BİİZNİHÎ VESSİRÂCİL MÜNÎR

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEBİYYERRAHMETİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEBBİYYETTEVBETİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MUKAFFİ ESSALÂTİ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ÂKIB

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HÂŞİR

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MUHTÂR

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MÂHÎ

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ AHMED

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ MUHAMMED

Salavâtullâhi ve melâiketihî ve rüsülihî ve hameleti arşihî ve cemîi halkıhî aleyke

Ve alâ âlike ve eshâbike ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

38.Essalâmü aleyke yâ imâmel haremeyn,

Essalâmü aleyke yâ imâmel hâfikeyn,

Essalâmü aleyke yâ Resûlessakaleyn,

Essalâmü aleyke yâ men filkevneyn ve şefîi men fiddêrayn,

Essalâmü aleyke yâ sâhibel kıbleteyn,

Essalâmü aleyke yâ nûral meşrikayn ve ziyâel mağribeyn,

Essalâmü aleyke yâ ceddessibtayni el Hasani vel Hüseyni,

Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike vehfâdike ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike

Selâmullâhi vel melâiketihi vennâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

VELHAMDÜLLAHİ RABBİL ÂLEMÎN

Mehmet öğül bey`e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Genel, Salavat-ı Şerife, Yorumlar | Etiketler: | 4 Comments »