Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for 12 Haz 2007

Kaybolan şeyi bulmak için dua

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

Kaybolan şeyi bulmak için dua,kaybolaneyibulmakiindua

Kaybolan şeyi bulmak için dua

Kaybolan, çalınan bir şeyi bulmak için, [her gün 25 kere] (Yâ câmi’annâsi li-yevmin lâ raybe fihi innallahe lâ yuhlif-ül mi’âd icma’ beyni ve beyne ……) duasını okumalı.
Buluncaya kadar okumaya devam etmeli. Noktaların yerinde, kaybolan şeyin ismini söylemelidir. (İbni Âbidin)

Bir başka dua:
Bir şeyi kaybolan, çalınan kimse, her gün iki rekat namaz kılıp, selamdan sonra, (Allahümme yâ Hâdi ve yâ Râddeddâlleti, erdid aleyye dâlleti bi-izzetike ve sultânike fe-innehâ min fadlike ve atâike) okumalıdır. (Bostân-ül-ârifin)

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: | 3 Comments »

İbrahim Bin Edhem ve Ceylan

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

İbrahim Bin Edhem ve Ceylan

İbrahim Bin Edhem ve Ceylan

İbrahim bin Edhem, önceleri Belh’te saltanat ve debdebeye düşkün bir hükümdardı. Onu bu düşkünlükten kurtarıp ahiretini de ihya edebilmesi için, devrin arif ve sûfîlerinden zaman zaman kendisine ibretli îkâzlar yapılıyordu. Nitekim meşhur rivayete göre bir gece sarayının damında birtakım acaip gürültüler duymuş, uyuyamayıp merakla seslenmişti:
“- Orada ne yapıyorsunuz?”
Garip bir cevap verildi:
“- Devemizi kaybettik, onu arıyoruz!”
İbrahim bin Edhem kızdı:
“- Damda deve aranır mı hiç?”
Bu seferki cevap ise pek manidar ve ibretli idi:
“- Ey İbrahim! Damda deve aranmayacağını biliyorsun da, şu yaşadığın dünyevî şatafat ve debdebe içinde ebedî saadetin aranamayacağını niçin düşünmüyorsun?”
Diğer ibretli îkâzlara nazaran bu sözler, İbrahim bin Edhem’e bir hayli tesir etti. Ancak bir müddet sonra bunu da unuttuğundan hâlinde herhangi bir değişiklik görülmedi.
Günler böylece gelip geçerken İbrahim bin Edhem, birgün maiyyetiyle birlikte ceylan avına çıktı. Bir ara maiyyetinden ayrıldı. Pür-dikkat iyi bir av arıyordu ki, kulağına “Uyan!” diye bir ses geldi. Pek aldırmadı. Aynı ses bir daha tekrarlandı, sonra bir daha… Sonra her taraftan benzer sesler duymaya başladı. Sesler:
“- Ölüm seni uyandırmadan sen kendin uyan!” diyordu.
İbrahim bin Edhem hem şaşırdı hem de korktu. Ancak o sırada karşısına güzel bir ceylan çıktı. Bunun üzerine İbrahim bin Edhem o nazlı hayvanı avlama heyecanına düştü. Biraz evvel duyduğu sözleri unutup sadağından bir ok çıkardı ve yayına sürdü. Nişan aldı. Tam oku fırlatacaktı ki, nazlı ceylan gözlerini İbrahim bin Edhem’e dikip dile geldi:
“- Ey İbrahim! Rahman olan Allah, beni avlayasın diye mi seni yarattı?”
İbrahim bin Edhem baştan ayağa titredi. Gözleri bulut bulut oldu, atından atlayıp secdeye kapandı; tevbe etti. Cenâb-ı Hakk’a yalvardı:
“Ey lutf u keremi sonsuz olan Allah’ım! Benim hâlime de nazar kıl! Nice zamandır debdebe içinde ömür nefeslerimi zâyî etmişim… Ey Allah’ım! Lutfunla gönlümü yıka; kalbimde muhabbetinden başka bir şey bırakma!”
Artık İbrahim bin Edhem, gözlerini bambaşka bir âleme açmış, ilâhî bir iklîmin temaşasına dalmıştı. İşte bu temaşa, ondaki diğer güzellik telâkkilerini tamamen silivermişti. Böylece her sabah ihtimamla giydiği saltanat elbiseleri ve göğsünü kabartan Belh sultanlığı, artık gönlünde bütün ihtişam ve süsünü, hâsılı bütün ehemmiyetini kaybetti ve gözüne iğreti görünmeye başladı.
Bu halet içinde gözleri tevbe yaşlarıyla nemli, yüreği nedamet ateşleriyle yanık olan İbrâhim bin Edhem, sahralara doğru yola koyuldu. Hayli yürümüştü ki, bir çobana rastladı. Derhal yanına vardı ve kendi libâsına mukabil onun abasını alıp üstüne geçirdi. O anda gönlünde büyük bir rahatlık hissetti. Çoban ise bu hâl karşısında şaşkına dönmüştü. İçinden: «Pâhişâhımız herhalde aklını yitirmiş olmalı…” diyordu. Oysa İbrahim bin Edhem aklını yitirmemiş. bilâkis aklı başına gelmişti. O, ceylan avına çıkmış, ancak Allah Teâlâ onu bir ceylan ile uyandırmıştı…

Posted in Diger Konular, Dini Hikayeler, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, İbrahim Bin Ethem, İslam Alimleri | Leave a Comment »

4 ŞEYİ 4 ŞEYDE BULDUK

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

Ebu Bekri Verrak Hz.leri,Dünyada rahatlığı aradık,Allah_a itaatte bulduk.

Ebu Bekri Verrak Hz.leri buyuruyor:


1 Dünyada rahatlığı aradık,Allah’a itaatte bulduk.


2 Dinimizin selametini aradık,dilimizi tutmakta bulduk.


3 Rızkımızda bereket bolluk aradık,duha namazında bulduk.


4 Kabrimizde aydınlık aradık,gece namazında bulduk.

.

Posted in Dini Konular, Güncel, Gündem, Güzel Sözler, Genel | Leave a Comment »

Namazların sonunda okuduğumuz tesbih-tahmid-tekbir ve tehlilin fazileti

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

namazdan-sonra-tesbihin-fazileti

Namazların sonunda okuduğumuz tesbih-tahmid-tekbir ve tehlilin fazileti

“Bir gün, başta Hz. Ebû Zerr (r.a.) olmak üzere, muhâcirlerin fakir olanları Sevgili Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek şöyle dediler:

— Yâ Resûlellah, varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimî nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, oruç tutuyor; ayrıca bizden fazla olarak sadaka veriyorlar. Biz ise veremiyoruz. Onlar köle âzâd ediyor, biz edemiyoruz.

Ashâbından bunları dinleyen Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), onların gönlünü şu mübarek ve müjdeli sözleriyle aldı:

— Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiç kimse sizden faziletli olamaz. Meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra 33 kere ‘sübhânallâh’, 33 kere ‘el-hamdülillâh’, 33 kere ‘Allâhü ekber’ dersiniz, tamamı 99 eder. Yüzüncüde, “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemût. Biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ dersiniz; günahlarınız, denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” (1)

Tesbihlerden önce Âyetü’l-Kürsî okunur. Taberânî’nin (rh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte, Kim her farz namazın peşinden Âyetü’l-Kürsî’yi okursa, diğer namaza kadar Allâh’ın zimmetinde olur buyrulmuştur. Hatta bununla beraber İhlâs-ı şerif ve Muavvezeteyn (Felak ve Nâs) sûrelerinin de okunacağına dair deliller vardır. Nitekim Fahr-i âlem Efendimiz (s.a.v.), Ebû Ümâme’den (r.a.) rivâyet edilen bir haberde şöyle buyurmuşlardır:

Kim ki her farz namazın peşinden Âyetü’l-Kürsî ile İhlâs sûresini okursa, onun cennete girmesine ölümden başka bir şey mâni olamaz.” (2)

Ukbe bin Âmir (r.a.) de, “Resûlüllah bunu her namazın sonunda, Felak ve Nâs sûreleri ile birlikte okumamı emretti” demiştir.

Ulemâdan bazıları, “Bu sûrelerin okunmasında, bir namazdan diğer namaza kadar kötülüklerin def‘edilmesi hususunda büyük sır vardır” diyerek, bunun sebep ve hikmetine dikkat çekmişlerdir.
***
Cem‘u’l-Fevâid’de nakledildiğine göre, Hz. Ali (r.a.), hayatında namazların arkasındaki tesbihleri hiçbir vakit terk etmemiş; sadece Sıffîn Harbi gecesinde bir veya iki namazın arkasında, zarûret hâlinde/mecbur kaldığı için terk etmiştir.

Namazdan sonra yapılan bu tesbih-tahmid ve tekbir’lerin ve tehlil‘in sessizce yapılması sünnettir. Çünkü, Asr-ı Saâdet’te ve Hulefâ-i Râşidîn devrinde zikir ve duâ sesli olarak yapılmazdı. Ancak cemaat câhil olursa öğreninceye kadar seslice, öğrendikten sonra gizlice yapılmalıdır. (3)

İbn Âbidîn rahımehüllah muhallet eseri Reddü’l-Muhtar’da diyor ki:
“Namazdan sonra Âyetü’l-Kürsî’yi, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyup, 33’er kere sübhânallah, elhamdülillah, Allâhü ekber demek, yüzüncüde tehlil getirip duâ etmek ve duâyı ‘Sübhâne Rabbike Rabbi’l-ızzeti ammâ yesıfûn. ve selâmün ale’l-mürselîn ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn’ ile bitirmek müstehaptır.”

Hâsılı bütün bunlar, iki cihan serveri Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetidir; bazılarının, “bid‘at ve uydurmadır, Hz. Peygamber’in uygulamasında bunlar yoktur…” gibi eveleyip-gevelemeleri, tamamen zırvadan ibarettir. Zırva ise, atalarımızın tabiriyle te’vil götürmez. O bakımdan bu gibi sözlere kulak asmayıp, duadan önce, yukarıda anlatılan tesbih-tahmid ve tekbirleri belirtilen adetlere göre okumak, ardından da tehlil getirmeyi ihmâl etmemek gerekir. Sünnete uygun olan tatbikat budur.

DİPNOTLAR
(1) Müslim, Mesâcid 146; Sübülü’s-Selâm, 1, 198
(2) Sübülü’s-Selâm, 1, 120
(3) el-Fetâvâ’l-Kübrâ, 1/158

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Namaz, Türkiye | 2 Comments »

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden…

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

İmâm-ı Rabbânî,imam-c4b1-rabbani-hazretlerinin-turbesi-serhend-hindistandervic59f-muhammed-hazretleri-silsile-i-saadat-altun-silsilkadc4b1-muhammed-zahid-k-s-kabri-ozbekistan-se

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:

– Ehlin gönlü için (âilenin gönlünü almak için) günah işlemek ahmaklıktır.

– Farzı bırakıp, nâfile ibâdetleri yapmak boşuna vakit geçirmektir.

– İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir.

– Kâfirlere kıymet vermek, müslümanlığı aşağılamak olur.

– Mübahları gelişi güzel kullanan, şüpheli şeyleri yapmağa başlar. Şüphelileri yapmak da harama yol açar.

– Nefse, günahlardan kaçmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.

– Sünnet ile bid’at birbirinin zıddıdır. Birini yapınca öteki yok olur.

– Zekât niyeti ile bir kuruş vermek, dağlar kadar altını sadaka olarak vermekten kat kat daha sevapdır.

– Annenin yavrusuna faydası olmadığı (annenin yavrusundan kaçacağı) kıyâmet günü için, hazırlık yapmayana yazıklar olsun!

– Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.

.

Posted in Din, Dini Konular, Güncel, Güzel Sözler, Genel, Tasavvuf, İmam-ı Rabbani, İslam | 1 Comment »

Online ansiklopediler – 52 adet ansiklopedi

Posted by Site - Yönetici Haziran 12, 2007

Posted in Diger Konular, Din, Dini Konular, Fıkıh, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, İslam | 1 Comment »