Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Archive for the ‘H.z Musa’ Category

Firavun neden iman etmedi

Posted by Site - Yönetici Ekim 8, 2011

Firavun neden iman etmedi,Efendimizin, Annesinin Dirilip İman Etmesi.

Firavun neden iman etmedi ?

H.z Allah Mûsâ Aleyhisselâm’a Firavun’u işrâd etme vazifesini verdi. Firavun’a geldi. Mûsâ Aleyhisselâm bir gece yarısı vakti Mısır’a girdi. Allahü Teâlâ’nın emrine uyarak Firavunun kapısını çaldı.

Denildi ki; Mûsâ Aleyhisselâm’ın gece yarısı vakti Firavun’un kapısını çalması, Firavun’un içine heybet ve korku verdi. Firavun, Mûsâ Aleyhisselâm’ı görünce ona:

-“Sen küçük iken bizim yanımızda büyüyüp, beslenmedin mi?” dedi. Mûsâ Aleyhisselâm:

-“Evet!” dedi. Firavun:

-“Öyleyse bu vakitte neden rahatsız ediyorsun?” Mûsâ Aleyhisselâm:

-“Senin hak ve hukukuna riâyet etmek ve senin hakkını ödeyebilmek için herkesten önce gelip sizi hakka davet ettim,” dedi.

Firavun, Mûsâ Aleyhisselâmı öldürmek istedi. Mûsâ Aleyhis­selâm asasını bıraktı. Asâ, apaçık bir yılan oldu. Firavunun üzerine saldırdı. Firavun, Mûsâ Aleyhisselâm’a sığındı, ondan emniyetini istedi. Mûsâ Aleyhisselâm onlara “âmân” emniyet ve güvence verdi. Firavun, iman etmek istedi. Hâmân, Firavun’un iman etmesine mani oldu. Mûsâ Aleyhisselâm, Firavun’u davet ettikten sonra ailesine geldi. Ailesini doğum yapmış buldu. Ailesini korumak için çevresini kurtlar çevrelemişti. Mûsâ Aleyhisselâm’ın ailesinin olduğu yere hiçbir yolcu uğrayamıyordu. Allahü Teâlâ’nın kudretine bak.

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Fatih Yayınevi: 1/783-784.

.

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Yorumlar | Etiketler: | Leave a Comment »

Allah-ü Tealâ, Musa (A.S.) şöyle buyurmuştur:

Posted by Site - Yönetici Eylül 5, 2010

Allah uyur mu

Allah-ü Tealâ, Musa (A.S.) şöyle buyurmuştur:

Ey Musa! Ben Kadir Gecesi’nde Arş’ı taşıyan meleklere, o gece dua edenlerin duasına amin demeleri için, ibadet etmemelerini emrederim. O gece dua edenlerin duasına icabet ederim. Yarattığım her şey; O gece filden sivrisineğe kadar, denizlerde, karalarda, nehirlerde, ağaçlarda, çöllerde, dağlarda, havada, semavât ve arzda, Arş-ı Âlâ’ dan yeryüzüne kadar her şey Kadir Gecesini ihyaya çalışanlar için mağfiret taleb ederler.

Ey Musa! Ümmeti Muhammed’in ibadet için toplandığı hiçbir yere ben azâb ve ceza indirmem.

Ey Musa! Kıyamet günü bana yakın olmak istersen,

Kadir Gecesinde uyanık ol.

Ey Musa! Seninle meleklerime karşı iftihar etmemi istersen,

Kadir Gecesi’nde tesbih et

Ey Musa! Sana iyilik etmemi istersen,

Kadir Gecesi’nde anne ve babana iyilik ve merhamet et.

Ey Musa! Sana merhamet etmemi istersen,

Kadir Gecesi’nde zayıflara ve yoksullara merhamet et.

Ey Musa! Güneş, ay, yıldızlar ve bulutların senin için dua etmesini istersen,

Kadir Gecesi’nde güzel ahlâklı ol.

Ey Musa! Ölümünün kolay olmasını, kabrinin geniş olmasını istersen,

Kadir Gecesi’nde ilim öğren.

Ey Musa! Cehennemi ebediyen görmemek istersen,

Kadir Gecesi’nde istiğfar et.

Ey Musa! Selâmetle Cennet’e girmek istersen,

Kadir Gecesi’nde sadaka ver.

Ey Musa! Muhammed (A.S.)’ a arkadaş olmak istersen,

Kadir Gecesinde ona salât oku.

Ey Musa! Benim cemâlime bakmak istersen,

Kadir Gecesi’nde beni zikret.

Ey Musa! Açlık ve susuzluk gününde sana yiyecek vermemi istersen,

Kadir Gecesi’nde bir oruçluya iftar ettir.

Ey Musa! Kıyamet gününün korkularından seni korumamı istersen,

Kadir Gecesi’nde benim mescidlerimden birine yakın ol.

Ey Musa! Sırat üzerinden çakan şimşek gibi geçmek istersen,

Kadir Gecesi’nde hastaları ziyaret et, esirlere yardım et.

Ey Musa! Eğer mü’minler Kadir Gecesinde benim katımdaki ikramları bilmiş olsalardı;

sabaha kadar hem kendileri uyumazlar, hem de aile efradını uyutmazlardı.

..

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Kadir Gecesi, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »

Mûsâ aleyhisselâm’ın isrâiloğulları ile gece hicreti

Posted by Site - Yönetici Mayıs 27, 2010

musa,firavun,kizildeniz, copy

Mûsâ aleyhisselâm’ın isrâiloğulları ile gece hicreti

Rivayet olundu:

Firavun’un helaki yaklaştığında, Allahü Teâlâ Hazretleri, Mûsâ Aleyhisselâm’a “İsrâiloğuliarını alıp geceleyin Mısır’dan çıkıp gitmelerini,” emretti. Mûsâ Aleyhisselâm, onlara (İsrâiloğullarına) çıkmalarını ve Kibtîlerin süs eşyalarını ödünç almalarını emretti. Musa Aleyhisselâm İsrâiloğullarına, gitme işini gizli tutmalarını, kimsenin   kimseye   seslenmemesini   ve   evlerinde   kandillerini yakmalarını (evden çıkarken bile evlerinde yanan bir kandil bırak¬malarını) emretti. Evinden çıkan kişinin, evden çıkıp gittiği bilinsin diye çıkarken evinin kapısına bir el içi yani avuç kadar kan (veya kırmızı boya) sürtmelerini istedi. İsrâiloğulları çıktılar. Sayıları, (620 bin) altıyüzyirmibin kişiydi. Bunlar savaşabilecek kişilerdi. Yaşları yirminin altında olanlar küçük kabul edildikleri için ve yine yaşları altmışın üstünde olanlar da yaşlı kabul edildiği için bu sayıya dahil edilmediler.

Kıbtîler, İsrâiloğuliarını şehirden çıkıp gittiğini bilmiyorlardı. Kıbtîlerin içine ölüm girmişti. Onlar, ölülerini gömmekle meşguldüler. Bu meşguliyet onları İsrâiloğullarını aramaktan alıkoydu. İsrâiloğulları geceleyin yürümek istediklerinde, önlerine “Tin” çölü geldi. Gidemediler. Bir türlü yol alamadılar.

Yusuf aleyhisselâm’ın sandukası

Mûsâ Aleyhisselâm, İsrâiloğullarının yaşlılarını çağırdı. Onlarla durum müzâkeresini yaptı.Yaşlılar,

-“Yusuf Aleyhisselâm’ın ölümü geldiğinde, kardeşlerine vasiyet etti: Mısır’dan çıkıp gittiklerinde cesedini burada bırakma¬malarını, kendisini de beraber götürmeleri hakkında kardeş¬lerinden ahid (söz) aldı. İşte bundan dolayı bu gün bize yol kapanmaktadır,” dediler. Mûsâ Aleyhisselâm, Yusuf Aleyhis¬selâm’ın kabrinin yerini sordu. Yaşlı bir kadından başka bilen yoktu. Yaşlı kadın, Mûsâ Aleyhisselâm’a:

-“Eğer ben Yusuf Aleyhisselâm’ın kabrinin yerini size delâlet etsem (sizi oraya götürsem), her istediğimi verecek misin? Yoksa söylemem!” dedi. Mûsâ Aleyhisselâm:

-“Rabbime dua edeyim!” dedi. Mûsâ Aleyhisselâm dua etti. Allahü Teâlâ Hazretleri de yaşlı kadının bütün isteklerini vermesini Mûsâ Aleyhisselâm’a emretti. Mûsâ Aleyhisselâm, yaşlı kadına bütün isteklerinin kabul edildiğini haber verdi. Kadın:

-“Gördüğünüz gibi, ben yaşlıyım. Yürümeye gücüm yetmiyor. Mısır’dan çıkarken beni de yüklenip, beraberinizde götürün. Bu benim dünyadaki isteğimdir. Âhirette ise, senin konukladığın her oda veya yere benim de konuklamamdır. Ey Allah’ın peygamberi, cennette seninle beraber olmak istiyorum,” dedi. Mûsâ Aleyhisselâm:

-“Peki!” dedi. Yaşlı kadın:

denize hücum etti. Firavun, denize yaklaştığında, denizin infilak edip, yollara bölündüğünü görünce, çevresindekilere:

-“Denize bakın! Benim heybetimden infilak etti. Deniz, ben kullarıma (kölelerime) yetişeyim diye bana yol açtı.“dedi. Firavun’un çevresindeki dalkavuklar da onu tasdik ettiler. Kavmi denize girmekten korktular. Firavun’a:

-“Eğer Rabb isen, Musa’nın denizde yol alıp gittiği gibi sen de denize gir,” dediler. Firavun, Edhem bir atın üzerindeydi, Edhem, siyah (kır) ve erkek atlara denir. Firavun ordusunun bineklerinde hiç dişi at yoktu. Cebrail Aleyhisselâm, erkek atların kendisine heveslendiği dişi bir at sırtında geldi. Cebrail Aleyhisselâm, atını denize  sürdü.   Firavun’un  atı,  Cebrail Aleyhisselâm’m  binmiş olduğu dişi atın kokusunu aldı. Ve hemen arkasından denize saldırdı. Yani hücum edip, onun arkasından denize girdi. Firavun, atının hareketine bir mana veremedi. Çünkü Firavun, Cebrail Aleyhisselâm’ı ve onun atını göremiyordu. Firavun, atın hareket¬lerini dizginleyemiyordu. Atın denize girmesine ses de çıkartmadı. Firavun’un denize girmesiyle bütün ordu atını denizde açılmış olan yollara dehledi. Firavun ordusu büyük bir şaşkınlık ile denizde yol almaya başladı. Mikâil Aleyhisselâm bir at üzerinde geldi. Geride kalanların atlarını denize şevketti. Bütün ordu suyun içine girince  deniz  kapandı.   Firavun   ve  ordusu   boğuldu.   Firavun boğulurken: “İnandım. Hakikat Benî İsrail’in imân ettiğinden başka ilâh yok. Ben de O’na teslim olanlardanım” 10/90  dedi.

Kıssa… Firavun’un, denizde boğulup öldüğüne inanmadılar. Korktular:

-“Şimdi Firavun bize yetişir ve bizi öldürür,” dediler. Bunun üzerine Mûsâ Aleyhisselâm dua etti. Deniz altıyüz yirmi bin kişiyi üzerlerinde demirden zırhlar olduğu halde dışarıya attı. Bundan dolayı Allahü Teâlâ buyurdu:

Biz de bugün seni bedeninle yüksek bir yere atacağız ki arkandan geleceklere bir ibret olasın.Maamâfîh insanların bir çoğu âyetlerimizden cidden gaafildirler. 10/92″  Deniz, Firavun’u, dışarıya attı. Firavun, kırmızı bir öküz gibiydi. Bu günden itibaren deniz, hiçbir boğulanı dibinde kabul etmedi. Suda boğulanları su dışarıya atmaya başladı. Bil ki, bu hâdise, Mûsâ Aleyhisselâm için büyük bir mucizedir. İsrâiloğullarının ilkleri (Mûsâ Aleyhisselâm’ın zamanında yaşayan İsrâiloğulları) içindi. Buna şükretmeleri vâcibtir. Efendimiz (s.a.v.)

Hazretlerinin bu kıssa’yı anlatması da Efendimiz (s.a.v.) Hazret¬lerinin apaçık bir mûcizesidir. Bununla haktan kaçan kalbler mutmein oluyor. Anlayışı zaif olan nefisler (kişiler) bile eğilmekte ve teslim olmaktadır. Onların ardından gelenlerin de, bu kıssayı büyük bir iz’ân ile (hiç şüpheye kapılmaksızm) kabul etmeleri gerekir. Çünkü bunu Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri haber verdi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri ümmi idi. Hiçbir kitab okumamıştı. Bu bilgiler, gayb’tı. Arablar, bu haber ve bilgilerden yoksundu. Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerinin bunları haber vermesi ve bunları anlatması, onun vahiy olduğuna delâlet etmektedir. İşte bu, Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerinin peygamberliğine alâmet ve delildir. İlk İsrâiloğulları, bu mucizeleri bizzat gördükleri ve müşahede ettikleri, yani izleyip seyrettikleri halde onlarda bir tesir bırakmadı. Firavun’un elinden ve denizde boğulmaktan kurtul¬duktan sonra buzağıyı ilâh edindiler. Sonra, nebî ve rasûllerini (peygamberlerini) öldürmeye başladılar. İşte Yahûdîlerin Rabblerine karşı aldıkları tavır bu idi. Onların dinî hayatları ve kötü ahlâkları bu idi. Onlardan sonra gelen Yahudiler de onların kıssalarından ders, rivayetlerinden ibret almadı. Tevrâtı değiştirdiler. Allah’a iftira ettiler. Elleriyle (bir şeyler yazıp) Tevrat diye insanlara sattılar. Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerinin.peygam¬berliğini yalanladılar. 0 yüce Rasûle inanmadılar. Ve bunlardan başka bir çok azgınlıklar yaptılar. Bu kadar âsî olan bir toplumun ve azgın olan taife ve kavmin haline gerçekten şaşılır!

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi cilt 1

Yunus: 10/90
Yıınm:10/92

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Yorumlar | 1 Comment »

Taştan suyun fışkırması

Posted by Site - Yönetici Nisan 19, 2010

Taştan suyun fışkırması mucizesi,kayseride_selale_keyfi_h16629

Tih Çölünde Yahudilerin İhtiyaçlarının Giderilmesi

Taştan suyun fışkırması

İsrail oğullarının nankörlük ettikleri başka bir nimet.  Ey İsrâiloğulları yine hatırlayın. Hani Müsâ Aleyhisselâm su istemişti.

Bu hâdise Tîh çölünde olmuştu. İsrail oğullarını susuzluk kaplamıştı. Mûsâ Aleyhisselâm’dan su istediler. Mûsâ Aleyhis­selâm, Rabbinden kendilerine su vermesini diledi.

Ve biz dedik,” Ona vahiy ile dedik ki:

“(Ey Mûsâî) asan ile vur, dedik.Mûsâ Aleyhisselâm’ın asası, cennetten gelmişti. Mersin (gül) ağacındandı. Uzunluğu, Mûsâ Aleyhisselâm’ın uzunluğu gibi on zira idi. Asanın iki çatalı vardı. Karanlıkta Mûsâ Aleyhisselâm’ın çevresine nûr (ışık) saçıyordu. Onu Âdem Aleyhisselâm, cennetten getirmişti. Peygamberler birbirlerine miras yoluyla bırakıyorlardı. Bu şekilde Şuayb Aleyhisselâm’a kadar geldi. Şuayb Aleyhisselâm da onu Mûsâ Aleyhisselâm’a verdi. taşa (vur dedik.)”

Rivayet olundu ki, O taş Tur dağının taşlarındandı. Mûsâ Aleyhisselâm onu yanına almıştı. Hafif ve dört köşeliydi. Bir adam kafası gibi dört yönü vardı. Her yönünden üç gözü (pınarı) vardı. Veya o taş, Mûsâ Aleyhisselâm’ın yıkanması için elbiselerini üzerine koyduğunda kaçan taş idi. Böylece Allahü Teâlâ, Yahûdîlerin Mûsâ Aleyhisselâm hakkında düşündükleri kötü düşünce ve hastalıklardan Mûsâ Aleyhisselâm’ın temiz olduğunu onlara göstermişti. O zaman Cebrail Aleyhisselâm, o taşı alması için işaret etmişti. Cebrail Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâm’a: “O taşta Allah’ın bir kudreti vardır. Senin de mucizen gerçekleşecek,” demişti.

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi cilt 1

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Ruhu`l Beyan Tefsirinden Kıssalar, Yorumlar, İbretlik | Leave a Comment »

MUSA ALEYHİSSELAM İLE ŞEYTANIN MÜLAKATI

Posted by Site - Yönetici Mart 24, 2010

MUSA ALEYHİSSELAM İLE ŞEYTANIN MÜLAKATI

MUSA ALEYHİSSELAM İLE ŞEYTANIN MÜLAKATI


İblis, Musa Aleyhisselâm’a geldi ve şöyle dedi :

-“Şüphesiz ki Allah seni kendisine Rasül ve Kelîm olarakseçti.” Musa A.S:

-“Evet, seçti. Ama sen ne istiyorsun ve sen kimsin?” diye sordu. İblis dedi ki:

-“Ben İblisim, Allah’ın yarattıklarından bir yaratığım. Senin vasıtan ile rabbine tevbe etmek istiyorum.

Tevbemin kabul olunmasını iste.” Musa Aleyhisselâm bu duruma sevindi. Abdest aldı, Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı ve dua etti. Duasında şöyle dedi :

-“Ya Rabbi ! Muhakkak İblis senin Kerim olan zatının yaratıklarından bir yaratıktır ve

sana tevbe etmek istemektedir. Allâh’ü Teâlâ Musa Aleyhisselâm’a şöyle vahyetti :

-“İstediğimi yerine getirirse duasını kabul ederim. Adem Aleyhisselâm’ın kabrine secde etmesini

emrediyorum Ya Musa. O (nun kabrin)e secde ettiği zaman tevbesini kabul eder, günahlarını af ederim. Ayıplarını örter, kıyamet günü açığa çıkarmam.”

Musa Aleyhisselâm (Allâh’ü Teâlâ’nın) bu emrini İblis’e tebliğ etti. (İblis-i) Lain öfkelendi,

kibirlendi ve dedi ki :

-“Ben onun dirisine secde etmedim, ölüsüne nasıl secde ederim ?

(Bu istek) ebediyyen gerçekleşmez.” Sonra Musa Aleyhisselâm’a şöyle dedi :

-“Ey Musa! Benim için rabbine şefaat etmen sebebi ile benim üzerimde hakkın var.

Sana üç şey tavsiye edeyim :

1. Öfkelendiğin zaman beni hatırla. Çünkü kanın cesette cereyanı gibi ben de senin kalbinde cereyan ederim.

2. Düşman ile karşılaştığın zaman beni hatırla. Çünkü adam harpte düşman ile karşılaştığı zaman karşısına iki kişi çıkartırım. O adama, hanımını, ehlini, malını ve çoluk-çocuğunu hatırlatırım, o da geriye döner.

3. Mahremin olmayan bir kadın ile oturma. Çünkü ben, o kadından sana, senden de ona bir elçiyim.

Tefciruttesnim fi kalbin selim

..

Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, Şeytan, İbretlik, İlginç | Leave a Comment »

H-I-D-I-R-E-L-L-E-Z- VAAZ – Hüseyin Kumaş – Hz. Musa ve Hızır (a.s) VAAZ.

Posted by Site - Yönetici Mayıs 9, 2009

H-I-D-I-R-E-L-L-E-Z- VAAZ – üseyin Kumaş – Hz. Musa ve Hızır (a.s) VAAZ.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Hızır, H.z Musa, Nasihat, Video, Yorumlar | Leave a Comment »

Musa Aleyhisselâm ve Yağmur Duası

Posted by Site - Yönetici Mart 15, 2009

yagmur,rain

Musa Aleyhisselâm ve Yağmur Duası

Musa Aleyhisselâm zamanında kıtlık olur. Hz. Musa’nın beraberinde, İsrail oğulları yağmur duasına çıkarlar. Üç gün üst üste yağmur duası yaptıkları halde yağmur yağmaz. Bunun üzerine Hazreti Musa:
– Ya Rabbi üç gündür yağmur duasına çıkıyoruz. Kulların sıkıntıda, fakat sen yağmur vermiyorsun. Sebebi nedir? diye Allah’a niyazda bulunur.
Allah Teâla Musa Aleyhisselâm’a şöyle vahyeder:
– Ey Musa içinizde bir tane gammaz (insanarın kusurlarını arkalarından konuşan insan) var.
Ondan dolayı duanızı kabul etmiyorum.
Hz. Musa:
– Ya Rabbi, onun kim olduğunu biza haber ver de, biz onu içimizden çıkaralım, der. Bunun üzerine Hz. Allah şöyle buyurur:
– Ya Musa! Gammazlığı kullarıma yasaklayan benim. Yasakladığım şeyi ben kendim mi yapayım?
Bunun üzerine hep beraber tevbe edip tekrar yağmur duasına çıkarlar ve yağmur yağar.

Ali EREN Dini Hikayeler

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »

Ümmetimin alimleri Israil ogullarina gelen peygamberler gibidir

Posted by Site - Yönetici Aralık 19, 2008

Resim

Resim

Ümmetimin alimleri Israil ogullarina gelen peygamberler gibidir

Ismail Hakki Bursevi -kuddise sirruh- hazretleri Ruh’ul Beyan isimli tefsirinde söyle buyuruyor:

“Peygamber efendimiz Miracda iken Musa aleyhisselam ile görüsür. Hz. Musa, “Ümmetimin alimleri Israil ogullarina gelen peygamberler gibidir” buyuruyorsunuz. Bir alim nasil olur da peygamber gibi olur diyor. Peygamber efendimiz, bir alim çagirir.

Hz. Musa gelen alime sorar:

– Senin adin ne?

– Muhammed bin Muhammed bin Muhammed Gazali…

Hz. Musa sorar:

– Ben sana adin ne dedim, sen ta dedelerinin adini bile söyledin? Böyle söylemek uygun mu? Sadece sorulana cevap vermek gerekmez miydi?

– Efendim Allahü teala, (Ya Musa elindeki ne) diye sordugunda siz, Asa deyip birakmadiniz. (Bu elimdekini yere vurunca su çikar, bununla düsmanlarin oyunlarini bozarim, gerektiginde bu ejderha olur, sihirbazlarin sihirlerini yok ederim, yürürken dayanirim. Bu Asanin bana çok faydalari vardir) demistiniz. Öyle degil mi?

– Evet öyle demistim.

– Maksadiniz Allahü teala ile daha fazla konusmak degil miydi?

– Evet.

– Ben de sizin gibi ulülazm büyük bir peygamberi bulmusken konusmayi uzatmak için dedelerimin de ismini söyledim.

Hz. Musa, Peygamber efendimiz aleyhisselama der ki:

– Simdi anlasildi, gerçekten de senin ümmetinin alimleri Beni Israilin peygamberleri gibi imis.”

(Ruh’ul Beyan: c.2, s. 568)

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Yorumlar | Leave a Comment »

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Mûsâ’nın Hayatı ve Mücadelesi:

Posted by Site - Yönetici Kasım 11, 2007

 Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Mûsâ'nın Hayatı ve Mücadelesi,nabi_musa_aerial_view

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Mûsâ’nın Hayatı ve Mücadelesi:

Hz. Mûsâ ve onun küfür ve şirkle mücadelesi Kur’ân-ı Kerim’de, özellikle A’râf, Tâhâ ve Kasas surelerinde olmak üzere birçok surede uzun uzun anlatılmaktadır. Mûsâ (a.s.) ismi Kur’an’da 136 yerde geçmektedir. Hz. Mûsâ, Kur’an’da en çok zikri geçen peygamberdir. 34 sûre, 131 âyet ve 136 yerde kendisinden doğrudan bahsedilir. Bu konuda Kur’an’da ismi en çok geçen peygamberler içerisinde ikinci sırada yer alan Hz. İbrahim’in yalnız 69, üçüncü sırada yer alan Hz. Nûh’un 43 yerde zikredilmesi, Hz. Mûsâ’nın Kur’an’da önemli bir yer tuttuğunu mukayeseli olarak ortaya koyar. Hz. Mûsâ ile dolaylı olarak ilgili âyetlerin de dikkate alınması halinde âyet sayısının 502’ye ulaştığı görülmektedir. Allah, Kur’an’da Hz. Mûsâ’dan şöyle bahsediyor: “Kur’an’da Mûsa’yı da an. Çünkü o ihlâs sahibi idi ve İsrâil oğulları’na gönderilmiş bir peygamber idi.” (19/Meryem, 51).

Hayatını ve mücadelesini Kur’an-ı Kerim’den izleyelim:

“İman eden bir kavim için (faydalı olmak üzere) Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana dosdoğru nakledeceğiz.

Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi (İsrâil oğullarını) güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o, fesatçılardan / bozgunculardandı.

Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara (ötekilerin) yerini aldıralım.

Ve o yerde onları hâkim kılalım, Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan (geleceğinden) çekinmekte oldukları şeyi gösterelim.

Mûsâ’nın anasına, ‘Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü Biz onu tekrar sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız’ diye bildirdik.

Nihayet Firavun ailesi O’nu yitik olarak aldı. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun Firavun ile Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı.

Firavun’un karısı (sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına), ‘İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz’ dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı.

Yazının devamını oku »

Posted in H.z Musa, Peygamberler | Leave a Comment »

H.Z Mûsâ; Kelime Anlamı ve Hz. Mûsâ’nın Kimliği:

Posted by Site - Yönetici Eylül 25, 2007

11h.z Musa,Hızır (a.s.) kimdir

Mûsâ; Kelime Anlamı ve Hz. Mûsâ’nın Kimliği:

“Mûsâ” kelimesi, İbrânîce olan iki kelimeden meydana gelmiş bir bileşik isimdir. Su manasına gelen “mû” ve ağaç anlamına gelen “sâ” kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur. O, bu isimle isimlendirilmiştir. Çünkü annesi onu Firavun’un öldürülmesinden korktuğu zaman bir sandukaya koymuş ve denize atmıştı. Sonra denizin dalgaları, Firavun’un sarayı yanındaki ağaçların arasına sokuncaya kadar sürüklemişti. Firavun’un hanımı Asiye’nin câriyeleri yıkanmak için dışarı çıktıklarında sandukayı bulup onu almışlar ve ona, onu buldukları yere göre ad vermişlerdi. Bulunduğu yer ise, ağaç ve su idi.[1]

Hz. Mûsa’nın babası, İmran’dır. Onun babası Yahser, onun da babası Kahes’dir. Sonra Lâvî ve babası Yâkub. Bu silsile ile nesebi Yâkub (a.s.)’a ulaşır ki, onun babası Hz. İshak, onun da babası Hz. İbrahim (a.s.)’dir. Hz. Mûsa’nın yanında gördüğümüz Hârun (a.s.), onun kardeşidir. Allah Teâlâ, Hz. Mûsa’yı Firavun’a imana dâvet için gönderdiğinde, Hz. Hârun’u da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti. Hz. Mûsa Allah Teâlâ’ya şöyle duâ ederek, kardeşi Hârun’u kendisine yardımcı istemişti: “Bir de bana ehlimden bir vezir (yardımcı) ver. Kardeşim Hârun’u (ver)” (20/Tâhâ, 29-30)

Hz. Mûsâ, Allah Teâlâ’nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat’ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip hâkim kılmak için gönderdiği ulu’l-azm peygamberlerden biridir. Hz. İbrahim’in soyundan olup, İsrâil oğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ’nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti.

Hz. Âdem’den, Rasulullah (s.a.s.)’e kadar pek çok peygamber gelmiştir. Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah’a iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hakaretlere uğramışlar ve hatta öldürülmüşlerdir. Mûsa (a.s.) da, Allah tarafından İsrâiloğullarına gönderilmiş bir rasul idi. O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah’a iman etmeye çağırdı. Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavun’a karşı tevhid yolunda mücâhede etti. Bu uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da karşısına çıktı. Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek amacıyla kovalandı.

Hz. Mûsâ’nın Firavun ile olan kıssası, Kur’an’ın bazı surelerinde çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır. Firavun ve ordusunun Kızıldeniz’de boğulmaları olayından sonra, İsrâil oğulları ile ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir. Musa (a.s.)’nın Firavun ile olan Tevhid mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile aralarında geçen basit bir hadiseden ibaret değildir. Aksine, her vakit ve her an ortaya çıkabilen, her zaman ve her coğrafyada tekrar edebilen gerçekçi olaylardandır. Bu, hak ile bâtılın çatışması, Rahman’ın ordusu ile şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır. Aslında hak ile bâtıl arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek üzere nebîler ve rasullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam edegelmektedir. Sapıklık ve bâtıl, daima İblis ve ordusu tarafından temsil edilmiş, imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca bâtıl, hakka sürekli meydan okumuştur. Fakat kazanan daima hak olmuştur. “Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında, hem de meleklerin şâhid olacağı günde muzaffer kılacağız.” (40/Mü’min, 51). Hz. Mûsâ da gönderildiği kavmi cehâlet ve sapıklık içerisinde buldu. Onları hakka dâvet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda Allah’ın izniyle kazandı.

[1] Fahreddin er-Râzî, Tefsir-i Kebir, II/538.

Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, H.z Musa, Peygamberler, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | 3 Comments »