Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

BAŞKASININ SÖZÜNE İTİRAZ VE MÜCADELE ETMEK

Posted by Site - Yönetici Mart 29, 2016

imam gazali

BAŞKASININ SÖZÜNE İTİRAZ VE MÜCADELE ETMEK

Kimisi doğru olsun olmasın söylenen her sözü itiraz etmeyi adet haline getirmişler. Bu dinimizde yasaktır.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Kardeşine itiraz etme. Onunla çirkin konuşma ve şaka yapma, ona söz hakkı verip de sonradan cayma.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
İtiraz etmeyi terkedin. Zira onun hikmeti anlaşılmaz ve fitnesinden emin olunmaz.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Haklı olduğu halde mücadeleyi terkeden kimse için cennetin ortasında bir köşk yapılır. Haksız olduğu halde mücadeleyi terkeden için de cennetin kenarından bir ev yapılır.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Putperestlik ve içkiden sonra Rabbimin bana yasakladığı ve benden söz aldığı ilk şey dedikodu ve mücadeleden kaçınmaktır.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Allah’ın hidayetinden sonraki sapıtanlar ve mücadele edenlerden başka hiçbir kavim yoldan çıkmamıştır.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Kul, haklı da olsa mücadeleyi terk etmedikçe, imanını olgunluğa kavuşturmuş olamaz.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Şu altı hasleti kendisinde bulunduran kimse imanın hakikatine ermiştir:
a) Yaz aylarında oruç tutmak.
b) Düşmanla savaşmak.
c) Bulutlu günde akşam namazını vaktinde ve erken kılmak.
d) Belalara karşı sabretmek.
e) Sıkışık zamanlarda abdesti tam olarak almak.
f) Haklı olduğu halde itiraz ve münakaşayı terk etmek.”

Müslim b. Yesar diyor ki:
Mücadeleden sakının. Zira mücadele, âlimin cahilleştiği, şeytanın onun dil sürçmesini beklediği andır.

Malik b. Dinar diyor ki:
Mücadelenin dibinde yeri yoktur.” Diğer bir sözünde de şöyle diyor:
Mücadele kalbi katılaştırır ve kini uyandırır.

Süfyan-i Sevri diyor ki:
Dilediğin kadar samimi olduğun birisiyle birkaç defa mücadele et , senin aleyhinde öyle konuşur ki, bir daha geçinemezsiniz.

İbn-i Ebi Leyla diyor ki:
Ben arkadaşımla mücadele etmem. Zira mücadelede ya o beni yalancı çıkaracak veya ben onu kızdırmış olacağım.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
Her mücadelenin kefareti iki rekât namazdır.”

Hz. ömer (R.A.) diyor ki:
Üç şey için ilim öğrenmeyin: Mücadele, övünmek ve gösteriş .
Üç şey için de ilmi terk etmeyin: Öğrenmekten utanmak, lüzumsuz görmek ve bilmesem olur demek.”

İsa (A.S.) diyor ki:
Çok yalan söyleyenin güzelliği, insanlarla mücadele edenin de cana yakınlığı kalmaz. Fazla şeyle uğraşan hastalanır. Kötü ahlaklı olan da daima sıkıntılı olur.”

İnsanlara mücadele etmekten başka bir de söylenen her şeyde bir kusur bulma ve ona itiraz etme hastalığı var ki buna Mira denir. Böyle huyu olan kimseler, cümlenin tarzında, anlamında veya gayesinde “şu kusur var, bu öyle değil, böyledir” şeklinde itiraz ederler. Bu huy, her çeşit itirazı ve inkar etmeyi terk etmekle düzelebilir. Duyulan söz doğru ise kabul edilir, doğru değilse sorulur.

Başkasının sözüne bazen gramer ve edebiyat yönünden de itiraz olabilir.
Ne bakımdan olursa olsun başkasının kusurunu ortaya çıkarmaya dinimiz müsaade etmiyor. İster gramerine, ister anlamına olsun.
İlmi konularda olan itirazlara ve tartışmalara cedel denir. Bu da kötülenmiştir. Bir konu açıklığa kavuşturulmak istenirse inkar veya inat yoluna gidilmez. Aydınlatmak gayesi taşıyormuş gibi nezaket le sual sorulup açıklanması istenir.

Mücadele ise başkasını susturmak veya haksız düşürmek gayesini taşır.
Belirtisi de gerçeği ortaya çıkarmak isteniyormuş gibi davranırken karşıdakinin kusurunu ortaya çıkarmak kendi üstünlüğünü
göstermektir.
Bundan kurtuluş , susmakla günaha girilmeyen her yerde susmaktır. İnsanın bu tip mücadelelere sevk eden şey, ilmini ortaya koyma, üstünlük kazanma ve başkasının kusurunu ortaya çıkarma duygusudur ki, bunlar nefsin böbürlenme ve üstünlük iddiasında bulunma şehvetleridir. Başkasını küçük düşürme arzusu da yırtıcılık tabiatının gereksinmesidir. Zira insandaki
yırtıcılık vasfı, başkasını ezmeği, kırmayı ve üzmeyi gerektirir.

Bu iki sıfat da tehlikeli sıfatlardandır. Silahları itiraz ve mücadeledir. İtiraz ve mücadeleye devam eden kimse, bu tehlikeli sıfatları kuvvetlendirmiş olur.
Bu hastalığın tedavisi üstünlük gösterisine sebep olan kibir ve baş kasını küçük görmeğe sebep olan yırtıcılık vasıflarını kırmakla mümkün olur.

İmam-ı Azam, sohbetine devam eden Davud-i Tai’ye sordu: ” Niçin inzivaya çekildin;” Davud: “Mücadeleyi terketmek için, tenhalara kaçmak değil, toplantılara katılmak, söylenenleri dinlemek ve konuşmamak gerekir. Ancak bu şekilde mücadeleyi kazanırsın.” dedi. Davud-i Tai’ye şu kaşılığı verdi:
“Bende böyle yaptım. Kendimi zorladım ve şiddetli mücadeleyi burada buldum. Sizin dediğiniz gibi oldu. Zira düzelteceği bir sözü duyan kimsenin bir şey demeyip susması kadar zor bir şey yoktur. Bunun için Peygamberimiz buyuruyor ki: “Haklı olduğu halde mücadeleyi terkeden kimseye Yüce Allah cennetin ortasında bir saray yapar.”
Münakaşa ve cedelin en şiddetlisi itikat ve mezhep konularında görülür.
Zira mücadele tutkusu doğuştandır. Bir de bunda sevap olduğu sanısı, mücadele hırsını artırır. Böylece hem yaratılışı, hem de inancı onu tahrik eder. Oysa bu baştanbaşa bir hatadır. Bir şeyi anlatırken mücadele yolunu değil, öğüt ve ikaz yolunu seçmek gerekir. Ancak fayda vermezse, bu işten vazgeçilmelidir.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Dilini Müslümanlardan çekip, onlar için gücünün yettiği en güzel şekilde çalışan kimseye Allah rahmet etsin.

Kaynak : Kimyay-ı Saadet – İmam Gazali

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.