Belâlar Mağfirete Sebeptir
Dünyada kahr, celâl ve belâ’ya uğramak, gufrana sebeptir.
Kişinin (ibâdet ve taatiyle) nail olamadığı cennetteki derecelere; kişi, ancak uğradığı belâlar kaderince nail olur.
Haberde şöyle varid oldu:
-“Muhakkak ki cennette, havada asılı bazı makamlar vardır. Kuşun yuvasına girmesi gibi o makamlara da belâ ehli olanlar girerler. Belâ ehlinden başkası ona giremez.“
Belâya Uğrayanlar
-“Muhakkak ki kişi, dini hasebince (belâya) mübtelâ kılınır. Eğer bir kişi, dininde salâbet (kuvvetli bir dinî itikad) sahibi ise, onun belâları şiddetli olur. Eğer kişi, dininde ince (ve zayıf) ise o da dini kaderince belâya uğrar. (Müslüman) bir kul, (yeryüzünde) günahsız olarak yürüyünceye kadar belâlara uğrar... “
Belâlar ilâhî Kamçıdır
Belâlar, Allâhü Teâlâ hazretlerinin kulları üzerinde kamçılarıdır. Kulları, dünyaya meyil etmesinler ve onunla meşgul olmasınlar diye… Kullar, bu kamçıların vurulmalarından dolayı Allâhü Teâlâ`ya doğru firar edip kaçarlar… (Allah’a sığınırlar…) Atın Karargâhına (ahırına) kaçması gibi… Karargâh olan diyar sadece âhirettir-
Hakikî Ümmet
Özetle- kim, musibetlerden ve belâlardan bir şeye uğrarsa; (iyi bilsin ki)’ güzel sonuç sabırdadır. Kişi, sabır ile hakiki ümmet-i merhumeden olur. Ve sabır iie kişi. Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin izine girmiş (ve yolunda yürümüş) olur.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi(k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri: 7/362/363.