Paralarımı çok sevdiğimden ahirette de benimle beraber olsunlar diye……..
İnsanın malında hayır kurumlarına, fakirlere, miskinlere, yetimlere, ilim talebelerine vasiyetlerde bulunması ve vakıflar kurması en akıllı yoldur. Müslüman kişi. Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin;
“İnsan öldüğü zaman, onun işleri kesilip sona erer. Ancak üç (kişinin); sadaka-ı cariye, faydalanılacak bir ilim veya kendisine dua edecek iyi bir çocuk (bırakanın) işi (amel defteri) müstesna.” Müslim c. 5, s. 73, hadis-i şeriflerinden uyarak amel defterinin kesilmemesi için çalışmalı, vasiyetlerde bulunmalıdır…
Bu vasiyetlerden vakıflar meydana geldi. İslâm medeniyeti hemen hemen vakıflar üzerine kurulmuştur. Bütün müslüman ülkelerinde ve özellikle Osmanlı devletinde vakıflar iç ve dış güvenliğin haricinde bütün sahalarda “Halka hizmet Hakka hizmettir.”anlayışı ile insanların yücelmesine , hayatın güzelleşmesine ve insan haysiyetine yaraşır bir asgari seviyenin sağlanması, insanların dünyada mutlu ahirette mesrur olması için karşılıksız olarak hizmet vermekteydiler.
Şu güzel kıssa bunu çok iyi ifade etmektedir: İstanbul Karagümrükte “Üç baş” ismi ile bilinen bir berber tarafından yaptırılıp ve kendi ismini taşıyan mescit ve medresenin açılışı merasiminde Hz.Halid (r.a)i ziyaretten gelen Padişah ikinci Mustafa da iştirak eder ve merasimden sonra banisi olan zata hitaben:
-Herkes dörtbaşı bir kuruşa traş ederken senin cimrilik yaparak üç başı bir kuruşa traş ettiğin ve cimriliğin bana kadar ulaştı, şu hale göre bu kadar parayı buraya nasıl harcadın? sualine:
–Şevketlim! Paralarımı çok sevdiğimden ahirette de benimle beraber olsunlar diye buraya harcadım demiştir.
Yunus da buyurdular:
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunu ilk sahibi
Mal da yalan mülkte yalan
Var birazda sen oyalan
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsirii: 4/542-543.