Zekât Bir Kaledir
Zekât vermemek, Ukbâda azab görmeye sebeptir; zekâtı vermek âhirette sevaba vesile olduğu gibi… Zekat dünyada malı koruyan bir kaledir.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-“Malınızı zekâtla koruyun! Hastalarınızı sadakalarla tedavi edin! Belâları dualarla uzaklaştırın.” (Kenzü’l-Ummâl: 43305,)
Zekât Vermeyenin Namazı
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-“Zekat vermeyenin namazı yoktur.“
Rivayet olundu.
Mûsâ Aleyhisselâm, bir adama uğradı. O adam huzu ve huşu’ ile namaz kılıyordu. Mûsâ Aleyhisselâm:
-“Ya Rabbi! Bu ne güzel namaz kılıyor!?” dedi. Allâhü Teâlâ hazretleri:
-“(Ey Mûsâ!) Eğer o, her gün ve gece de;
Bin rekat namaz kılsa.
Bin köle âzât etse,
Bin cenaze üzerine namaz kılsa,
Bin hac yapsa ve bin savaşa katılıp savaşsa bile; zekâtını hakkıyla vermediği müddetçe, bunların hiçbiri, ona hiçbir menfaat vermez!” buyurdu.
Yine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
Her sene zekâtı verilmeyen mal melundur. Her kırk gecede bir belâ’ya uğramayan beden melundur. Ayak sürçmesi, musîbet, hastalık, tırmıklanmak, göz seyirmesi ve bunların üzerinde olan her şey belâdır.( Müsned-i Firdevsî: 6395.)
Sen bu haberleri (hadis-i şerifleri) işittiğin zaman, günahlara isrâr edenlerin vebaline vâkıf olduğun ve gönül hoşluğu ve saf bir kalb ile malının zekâtını vermeyenler, hallerinin ve mallarının genişliği ve zenginliğinden sonra, fakir bir ölüye dönmeden önce mutlaka mallarının zekâtını vermelidirler.
En Büyük Hazine
Ne güzel buyurmuşlar: Bu gün perişan et! Sadaka ver dağıt! Hazine nedir?
Çünkü yarın anahtar senin elinde olmayacaktır.
Sen kendin ile götür kendi yiyeceğini.
Çünkü oğul ve eşinden sana şefkat gelmez.
Zengin cimrinin, altın ve gümüş,
Üzerinde tılsım olan bir hazinedir.
Nice yıllarda, altını kalmaktadır.
Böylece altına, başına varmaktan tılsım titremektedir.
Ecel taşı ile ansızın kırıldılar.
Rahatlıkla hazineyi paylaştılar.
Hayatta iken ailene ver.
Eğer senden canını isteseler bile sen onlardan inlemeî
Rahatsızlık duyma!
Sen gafil olup, malın faydasının endişesini taşımaktasın.
Halbuki beri tarafta;
Ömür sermâyesi gitti elden…
Pây-i mâl oldu. Ayaklar altına alındı.
Gaflet sermâyesini temiz gözden yap.
Zîrâ yarın senin sermâyen gözüne toprakların dolması olacaktır…
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 4/282-283