MESCİDDE ÇEKİŞMENİN, YÜKSEK SESLE
KONUŞMANIN, KAYIP EŞYA SORMANIN, ALIŞ-VERİŞ,
KİRA VS. MUAMELELERİN KERAHATİ
1696. Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah’ı (s.a) şöyle buyururken işitmiştir:
“Kim mescidde kayıp eşyasını sorduğunu işitirse: “Allah onu sana buldurmasın ” desin. Çünkü mescidler bunun için bina edilmemiştir.” (Müslim rivayet etmiştir).[1]
Hadİs-i şerif, mescidde alış veriş yapmak, kayıp ilan, şiir ve bunlar gibi dünya işlerini yapmak nehyedilmiştir.
Hadiste geçen kayıp sözü, hayvan ve diğer şeyleri de kapsar.[2]
1697. Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur.
“Kimi mescidde bir şey satarken veya satın alırken görürseniz, şöyle deyiniz: “Allah ticaretinde kazanç ver nesin.” Kimi de kayıp eşyasını sorarken görürseniz: “Allah onu sana buldurmasın” deyiniz.” (Tirmizî rivayet etmiştir. Ve hasen olduğunu söylemiş.[3]
Hadis, mescidlerde alış veriş yapmayı yasaklamaktadır.
“Allah sana ticaretinde kazanç veımesin ” cümlesinin kullanılmasındaki maksat, Allah sana kazanç vermesin, çünkü sen dünyalık metaı pazarlar ve çarşılar yerine uhrevî ticaret mahallinde satmaya geliyorsun, burası onun yeri değildir, demektir.[4]
1698. Hz. Büreyde’den (r.a) rivayete göre bir adam mescidde kayıp sorarak şöyle dedi:
“Bana kırmızı deveyi kim gösterecek?” Rasüiullah (s.a);
“Bulamaz olasın, Mescidler ancak ne için yapılmışsa onun için yapılmıştır” buyurdu. (Müslim rivayet etmiştir).[5]
Bu hadis, önceki ile beraber, mescidde kayıbını ilan eden kimseyi işiten kimsenin o kimseye “kavuşamayasın” diye beddua etmesinin gerektiğine işaret ediyor. Mescid ve camilerde kayıp aramak yasaklanmıştır. Bu yasak bazı alimlere göre mekruh; bir kısım alime göre, haram seviyesindedir.[6]
1699. Amr b. Şuâyb, babasından, o da dedesinden (r.a) rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (s.a), mescidde alış veriş yapmayı ve orada kayıp mal sorulmasını veya orada şiir irad edilmesini nehyetmiştir.” (Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiştir. Tirmİzî, hasen hadistir, demiştir).[7]
Râvi Amr b. Şuâyb’m babası, Şuayb’dır. Dedesi Ebu Şuâyb Abdullah b. Amr b. As’tır (r.a).
Mescidde yasak edilen şiir, tevhid veya Rasûl’ü (s.a) medh veya diğer matlub ilimlerle ilgili olmayan türdeki şiirlerdir.
Bu hadislerdeki nehiy; şayet o mescidlerde namaz kılan, Kur’an okuyan veya ilim tahsil eden kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde olursa kerahat manası taşır. Fakat, eğer rahatsız etme söz konusuysa o takdirde haram manası taşımış olur.
Hadiste zikrolunan şeyleri yapan kimseye, aksi ile beddua etmek; her işiten, gören veya bilen kimse açısından mendub olur. Mescidler ahiret çarşılarıdır, dünya çarşıları değil. Mescidlerin adabı, onları ahiret ile ilgisi olmayan her şeyden uzak tutmaktır. Mescidlerde müslümanların dertleri hakkında konuşmakta bir sakınca yoktur.
Camilerde kayıp ilanı vermek yasaktır.
Mescidlerde alış veriş ve kira gibi akidler yapmak, kayıp aramak hükmündedir.
Ebu Hanife ile Mâlikîlerden Muhammed b. Mesleme’ye göre camilerde ilim tahsili, dava gibi insanların gerek duyduğu konularda yüksek sesle konuşmakta bir sakınca yoktur.
Mescidde kayıp arayanlara, “bulamaz olasın” karşılığında bulunmak onlara bir cezadır. Çünkü mescidler bu gaye için yapılmamıştır.
Bazı alimlere göre, mescidlerde dilenciye sadaka vermek bile caiz değildir.[8]
1700. Sâib b. Yezid es-Sahabî’den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ben mescidde idim. Birisi bana bir çakıl taşı attı. Baktım ki Ömer b. Hattâb (r.a) şöyle dedi:
“Git… Bana şu iki kişiyi getir.” Ben de ona getirdim. Hz. Ömer (r.a);
“Siz nerelisiniz?” dedi. Onlar;
“Taif halkındamz” dediler. Ömer (r.a);
“Eğer siz bu belde halkından olsaydınız, canınızı yakardım. Çünkü siz Rasühıllah’ın (s.a) mescidinde yüksek sesle konuşuyorsunuz!” (Buhârî rivayet etmiştir).[9]
Hadisin râvisî Sâib b. Yezid b. Güsame el-Kindî sahabîdir. Babası da şahabıdır. Hicretin 3. yılında doğdu. Hicri 94’de Medine’de vefat etti.
Mescidde, şayet zikir veya Kur’an kıraati da olsa sesi yükseltmek mekruhtur. Şayet bir karışıklığa sebep oluyorsa haramdır. Bu kerahat ve haramlık, çekişme ve benzeri konularda olursa daha da artar. Mescidde bir şey hakkında bir kimseye tenbihte bulunmak isteyen kimsenin, o kimseye işaret etmesi vrya bir şeyi ona dokundurması müstehabdır. Sesisi yükseltmemesi lazımdır. Mescid ve diğer yerlerde emri bi’l-ma’ruf, nehyi ani’l-münker yapmak teşvik ediliyor. Çünkü bu islâm’ın en büyük maksatlanndandır. Allah’ın (c.c) dinine muhalefet eden kimseye, dövmek ve benzeri bedeni ceza vermek caizdir. Allah’ın evleri itaat ve ibadet maksadıyla yapılmıştır. Bunlara riayet etmek gerekir.
Allah (c.c) şöyle buyurur:
“Allah’ın yüksek tutulmasına ve işlerinde adımın anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah akşam O’nu teşbih ederler. Bunları ne ticaret, ne de alış veriş Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar. Allah, onları işlediklerinin en güzeliyle mükâfatlandırır ve lütfundan onlara fazlasıyla verir. Allah dilediğini hesapsız şekilde rızıklandinr.” (Nur, 36, 38)[10]
Kaynak : Riyazu`s-salihin – İmam Nevevi.
Dipnotlar : Yazının devamını oku »