Hikâye (Marifetullah)
Posted by Site - Yönetici Haziran 19, 2013
Hikâye (Marifetullah)
Hikâye olundu, İsa Aleyhisselâm bir dağdan geçerken orada bir su pınarının yanında bir âbid gördü. Âbid o sudan içmek ve onunla temizlik yapmak için pınarın başındaydı. O âbidin kuvvet bulması için kendisine kuvvetli bir sebze olan Hindibağ’ın yeşerdiği bir bostanı vardı.
Mesîh Aleyhisselâm ona selâm verdi. Âbid, Isa Aleyhisselâm’ın selâmını aldı. İsa Aleyhisselâm ona sordu:
-“Ne zamandan beri sen burada Allâhü Teâlâ hazretlerine ibâdet ediyorsun?” O:
-“Seksen yıldır, burada Allah’a ibâdet ediyorum. Bir hacetimi istiyorum, Allâhü Teâlâ hazretleri hâlâ duamı kabul edip ihtiyacımı gidermedi,” dedi. İsa Aleyhisselâm sordu:
-“O istek ve hacetin nedir?” Âbid:
-“Kalbime marifetinden ve muhabbetinden bir zerre yerleştirmesini istiyorum! Sen Allah’ın peygamberisin! Benim için dua edip bu ihtiyacımı iste!” dedi.
İsa Aleyhisselâm o pınardan abdest aldı. İki rek’at namaz kıldı. Onun ihtiyacını istedi.
Sonra İsa Aleyhisselâm yoluna devam etti. Seferinde kalacağı kadar kaldı. Bu mekâna döndüğünde orayı boş buldu.
Pınarın suyu çekilmişti.
Bostan harap olmuştu.
İsa Aleyhisselâm, olup bitenleri görünce Allah’a dua etti:
-“Ya Rabbi! Onun için Senden marifet ve muhabbet istedim! Sen onun ruhunu kabzettin!” Allâhü Teâlâ hazretleri, Isa Aleyhisselâm’a vahyetti:
-“Ey Isa! Benim muhabbet ve marifetimin dünyanın harabına bağlı olduğunu, beni tanıyan ve sevenin ancak benimle huzur bulup başkasında karar kılamayacağını bitmedin mi? Eğer o kulumu görmek istiyorsan şu tepeye doğru yüksel!” dedi.
İsa Aleyhisselâm o tepeye çıktı. O âbidi gördü. Dilleri göğsüne doğru uzanmış, gözleri semaya takılmış, hayretler içerisinde oturur bir haldeydi.
Isâ Aleyhisselâm ona seslendi. Abid, îsa Aleyhisselâm’ı işitmiyordu. İsa Aleyhisselâm ona dokundu ve onu hareket ettirdi. O, İsa Aleyhisselâm’ı hissetmedi. Allâhü Teâlâ, İsa Aieyhisselâm’a vahyetti:
-“İzzetim ve Celâlim hakkı için sen onu kılıçla parça parça etsen de, o hiçbir şeyi hissetmez! Zîrâ ben onun kalbine marifet ve muhabbetimden zerreden daha az bir miktar yerleştirdim, o marifeti biraz daha arttıracak olsam, elbette gökle yer arasında uçardı ve aklını kaybederdi,” buyurdu.
Ey aziz okuyucu!
Ehlullâh’a bak!
Dünyalarının nasıl harap olduğunu gör!
Onlar belâlardan asla hâli değillerdi. Sen de onlar gibi çalış ey kul!
Dinini tashih et!
Belki bu sayede, yakîn, temkin ve mücâhede makamına ulaşırsın!
Ve müşahedeye erersin.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 4/108-110.
Sevgi said
Ilginc bir hikayeymis. Teşekkür ederim
Biz tesekkur ederiz.
BeğenBeğen