Efendimiz Muhammed Mustafa ( s.a.v.)’in Vefatı
İbni Mesûd (r.h.) hazretleri buyurdular:
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin ayrılığı yaklaştığı zaman, bizleri annemiz Hazret-i Aişe (r.a.)’ın evinde topladı. Sonra bizlere baktı. Gözleri, yaşlarla doldu ve şöyle buyurdu:
-“Merhaba bizlere (hoş geldiniz!) Allâh-ü Teâlâ size hayat (u-zun ömür versin! Size Allah’ın takva ve taatini tavsiye ederim!
Ayrılık (vakti) yaklaştı!
Allâh’a, sidretü’l-müntehâ’ya ve cennetü’I-me’vâ’ya gidiş vakti geldi!
Beni ehl-i beytimin erkekleri yıkasın.
Beni bu elbiselerime kefenlesinler; isterlerse yemen beziyle de kefenleyebilirler!…
Beni yıkayıp, kefenlediğiniz zaman; beni bu evimde kabrimin kenarında şeririmin üzerine koyun!
Sonra bir saat kadar evden çıkın beni öyle bırakın!
Benim üzerimde ilk namaz kılacak olan habibim (sevgilim) Cebrail Aleyhisselâm’dır. Sonra Mîkâil Aleyhisselâm, sonra İsrafil Aleyhisselâm, sonra ölüm meleği (Azrail Aleyhisselâm) ordularıyla beraber (emirlerinin altındaki meleklerle) beraber üzerimde namaz kılacaklardır…
Sonra bölük bölük gelin benim üzerimde namaz kılın!…”
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin ayrılışını duyduklarında, sayha atıp ağladılar… Ve dediler ki:
-“Ya rasûlallâh! Sen Rabbimizin Rasûlü, cemaatımızın mumu (kandil ve nuru) ve işlerimizin sultanısın! Sen bizden ayrıldığın zaman biz işlerimizde kime müracaat edelim?”
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular;
-“Ben size bembeyaz bir cadde terkettim! Ve size iki vaiz bırakıyorum
1 – Konuşan (vaiz)
2– Susan (suskun vaiz) (2/48)
Konuşan vaiz, Kur’ân-ı Kerimdir.
Susan (suskun) vaiz ise ölümdür.
Bir iş size müşkil (karışık ve zor) geldiği zaman, Kur’ân-ı Kerim ve sünnet-i seniyye’ye müracaat ediniz.
Kalbleriniz katılaştığı zaman ise, onu. Ölümler (ve ölülerin) hallerinden ibret almak suretiyle (kalbinizi) yumuşatın![1]
Ne güzel buyurmuşlar:
Dünya ve mülk ebedî değildir. Ey genç!
Dünyada vefadarlık yoktur…
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri: 3/531-533.
[1] El-Bidâyp ve Nihâye. c. S, s. 253, İbni Kesir.