GERÇEK HİCRET
Posted by Site - Yönetici Aralık 7, 2010
GERÇEK HİCRET
Tasavvuf yolundaki büyüklerin yoluna girmeye, şekil ve hallerine bürünmeye, onlarla beraber bulunmaya Allah’u Teâlâ’nın rızası için niyetlenmesi gerekir. Şüphesiz bir sâlikin velilerin yoluna girmesi, kendisinde bulunan kötü hâl ve durumlardan hicret edip kurtulması anlamına gelir. Bu hususa işaret eden bir ayeti kerime şöyledir:
“Kim Allah ve Resulüne itaatle hicret ederek evinden çıkar da, sonra kendisine ölüm yetişirse, onun karşılığı Allah’a aittir.”
Mürşid terbiyesi tövbe ile başlar. Tövbe kalple Allah’a dönmek ve manevi bir hicret yapmaktır. Bu hicret isyandan itaate, gafletten zikre, cehâletten ilme, kötü ahlaktan edebe doğru yapılan manevi bir hicrettir.
Bu konuda Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki:
“Gerçek muhacir, Allah’ın nehyettiği kötü şeylerden uzaklaşan kimsedir.”
“Asıl mücahit, Allah’a itaat hususunda nefsi ile cihad eden kimsedir.”
Resulullah Efendimiz(s.a.v), Uhud harbi dönüşünde, etrafındakilere:
”Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.” buyurdu. Ashab: “Ey Allah’ın Resûlü, büyük cihad nedir?” diye sorunca, şu cevabı verdiler:
“En büyük cihad, (Allah’ın emirlerini yerine getirmesi için) nefisle yapılan mücahededir.” buyurdu.
Tasavvuf yolu ve kâmil mürşid terbiyesi, kalbin manevi kirlerden temizlenip Allah’a bağlanması, nefsin terbiye edilip sevgi ve edeple ilahi emirlere uyması için gereklidir.
Kâmil mürşide gitmekteki asıl hedef işte bu manevi hicrettir. Allah dostuna ancak Yüce Allah’ın dostluğu için gidilir.
Büyük arif Muhammed Masum (k.s) bu konuya şu sözleri ile açıklık getirmiştir.
“Kendilerinin irşat edilmesini talep eden insanların ibadetlere teşvik edilmesi lazımdır. Maksat bu şerefli yola girişin gerçekleşmesidir. Bunun gerçek manada gerçekleşmesi de ancak Allahu Teala’nın lütuf ve keremi ile olur.
Bir kimse mürşidin yanına gelir, kendisine intisap eder de onun dediklerini yapmazsa, bunun zararı ancak kendisine olur.
Bu yolu fazla aramadan, zahmet çekmeden kolayca intisap edenler kıymetini bilmiyorlar. Genellikle iradesi zayıf kimseler bu işin şeref ve yüceliğini anlayamaz, onu basit bir şey görür.
Bir şeyi talep edip maksada ulaşmak, ancak peşine düşülen şeyi aziz bilmek ve ona layık olan değeri vermekle mümkün olur.
Herkes iyi bilir ki, dünya malının derdine düşenler, birazcık dünyalık elde etmek için, diyar diyar dolaşır, her türlü zahmeti çeker.
Allah rızasını arayan kimse, eğer bu isteğinde samimi ise onun fedakarlığı dünya ehlinin fedakarlığından daha çok fazla olmalı. Bu hususta sabırlı, azimli ve kararlı olmalı ve şunu bilmelidir:
Önceki büyükler, bir hakikat ehli mürşidi bulmak için memleket memleket dolaşır, uzak beldelere hicret ederlerdi.”
Bu yüzden bütünüyle manevi bir hicret yapmak olan tasavvuf yoluna giriş Allah rızası için yapılmalıdır. Bu konuda büyük arif İmam Sühreverdî (k.s) şu uyarıları yapar:
“Niyet amelden evveldir. Amel ona göre değer kazanır. Büyüklerin edebiyle Hak yoluna girmek isteyen bir müridin bu yola adımını atarken yapacağı en önemli şey; bu büyüklerin yoluna girmeye, şekil ve hallerine bürünmeye, onlarla beraber oturmaya Allah rızası için niyetlenmesidir.
Şüphesiz bir kimsenin velilerin yoluna girmesi, kendisinde bulunan kötü hâl ve durumlardan hicret edip kurtulmak istemesi anlamına gelir. Bu hususa işaret eden bir hadisi şerif meali şöyledir:
“Gerçek muhacir,Allahu Teala’nın nehyettiği şeylerden uzaklaşan kimsedir.”
Demek ki günümüzdeki gerçek muhacirler, takva sahipleridir. Onlar nefislerinden Yüce Allah’a kaçmışlar ve edebi kendilerine yurt edinmişlerdir. Bu yola adım atanların işi Yüce Allah’a kalmıştır. O, güzel niyetli kalpleri hiçbir zaman rahmetinden mahrum etmez.
Şu ayetin müjdesine kulak verelim:
“Kim Allah ve Rasulüne itaatle hicret ederek evinden çıkar da, sonra kendisine ölüm yetişirse, onun ecri Allah’a aittir.”
Şu halde müridin velilerin yoluna Allahu Teala için girmesi gerekir. Eğer o, bu cemaatin nihayette ulaştığı yüksek hâl ve makamlara ulaşırsa, asıl gaye onlarla buluşmuş olur.
Eğer velilerin ulaştığı nihayete ulaşmadan önce kendisine ölüm gelirse onun sevabı Allah’a aittir. Şu temel kaideyi unutmayalım:
“Başlangıç hâli sağlam olan herkesin, nihayeti de o ölçüde güzel olur.”
Cüneyd el-Bağdadi (k.s) şöyle demiştir:
“Müridi Hak yolunda gerileten, manevi yükselmesini engelleyen ve tıkayan şeylerin çoğu, başlangıç hâlinin bozukluğundan kaynaklanır.”
Mürit başlangıçta niyetini sağlam ve temiz yapmaya muhtaçtır. Niyetin sağlam olması, nefsin boş ve kötü arzularından uzak tutulmasıdır. Bir de, niyette dünyevî bir çıkar hesabı bulunmaması gerekir. Kalbin bütün arzusu Allah olduğu zaman, bu yola giriş sırf Allah rızası için olmuş olur.
Sahabe-i Kiram’dan Salim b. Abdullahra., zamanın halifesi Ömer b. Abdülaziz ra.’e şöyle tavsiye mektubu yazmıştır:
“Ey Ömer! Bil ki; Allahu Teala’nın kuluna yardımı onun niyeti ölçüsündedir. Kimin niyeti sağlam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur.
Kimin niyeti sağlam ve güzel değilse, Allah’ın yardımı da o ölçüde eksik olur.”
Unutulmamalıdır ki,mürşide ilk gidişle her şey çözülmez. Sabırla devam edilmeli, bir daha bir daha gidilmelidir. Vesveseye düşmemeli, akla gelen kötü düşüncelere de önem vermemelidir.
Şeytan, Allah yoluna çıkan kimseye bütün yollardan ve kollardan hücum eder, onu tövbeden vazgeçirmek ister. Bu işin sonunun olmadığını söyler. Parana yazık der. Kendi başına tövbe yaparsın, sen zaten iyi bir adamsın, mürşide ne hacet, otur evinde zikrini yap, memleketinde Müslümanlığını yaşa, bu zahmete ne gerek var, bu devirde evliya bulunur mu, peygamberden başkasına uyulur mu, hem evliya da senin gibi bir insan değil midir? şeklinde bir sürü vesvese verir, olmadık şeyleri akla getirir. Bunların hepsi şeytanın bir oyunudur; Allah rızasını arayan kimseyi yolundan alıkoymak için birer tuzaktır. Aldırış edilmez, önem verilmezse hiç bir zararı olmaz.
Mesele gerçek mürşidi bulmak ve ona gerçekten teslim olmaktır.
Bir arif demiştir ki:
“Ey Yüce Rabbim! Senin işin ne güzeldir! Sen bir kulunu sevmek isteyince onu bir dostuna gönderirsin. Dostuna gönderdiklerini de seversin.”
Bu güzel yazıyı bize gönderen degerli ŞERİFE ŞEVVAL KARDELEN hocamizdan Allah razı olsun,Sizlerinde dualarını bekleriz.
Share this - Lütfen : Paylaş
İlgili
This entry was posted on Aralık 7, 2010 12:01 am and is filed under Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Türkiye, Yorumlar, Şerife Şevval Kardelen.
Etiketler: GERÇEK HİCRET. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed.
You can leave a response, veya trackback from your own site.
şükran said
Çok güzel bilgiler Hocam ..Allah razı olsun sizden ve ŞERİFE ŞEVVAL KARDELEN hocamizdan…Selam ve dua ile…
BeğenBeğen
cemil alay said
bu mubarek ilimleri mevlam kalplerimize işlemeyi dost larının yüzü suyu hürmetine nasib eyle ya rabbi amin zatının sıfatının esmasının efalinin hudutsuzluğunca şükürler olsun ya rabbi amin
BeğenBeğen