Dihyetü’I-Kelbi`nin (R.A.) Müslüman Oluşu
Posted by Site - Yönetici Kasım 28, 2010
Dihyetü’I-Kelbi`nin (R.A.) Müslüman Oluşu
Hikâye olunur;
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Dihyetü’1-Kel-bî’nin Müslüman olmasını istiyordu. Çünkü onun emrinin altında, yediyüzbin kişilik bir ailesi vardı. Eğer Müslüman olsa bütün ailesi Müslüman olacaktı. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri şöyle dua ediyorlardı:
Allahım Dihyetül-Kelbî’ye İslâmı nasib et” Dihyetül-Kelbî Müslüman olmaya niyyetlendiği zaman, Allahü Teâlâ bunu Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine bildirdi. Sabah namazından sonra idi. Cebrail (a.s.) geldi. Şöyle buyurdu:
-“Allah sana selâm ediyor. Şu an Dihyetü l-Kelbî senin huzuru¬na gelmek üzeredir, diyor.” Câhiliyet döneminde Müslümanların kalbinde Dihyetü’I-Kelbi’ye karşı bir şey vardı. Müslümanlar bunu işitince Dihyetül-Kelbî’nin aralarına katılmalarını hoş karşılamadılar. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Sahabelerin Dihyetü’l-Kelbiye karşı bu tutumlarını ve onu sevmediklerini biliyordu. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, sahabelere, Dihye’ye karşı sağlam olun, onu sıcak karşılayın. Beni onunla yalnız bırakıp giderseniz, onun kalbini İslâm’dan soğutur, demeyi ihmal etmedi.
Dihye, Mescide girdiğinde, sırtındaki cübbesini çıkartıp, yere Dihye’nin oturması için altına serdi. Ve ona, cübbesinin üzerine oturmasını işaret etti. Dihye Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin cübbesini yerden kaldırdı. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin bu kereminden dolayı, Dihye ağlamaya başladı. Dihye, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin cübbesini yerden kaldırdı. O mübarek cübbeyi kokladı ve öptü. Sonra büyük bir saygı ile başının üzerine koydu. Gözlerine ve yüzüne sürdü. Dihye:
-“Ya Rasûlellah! İslâm’ın (İslama girmenin) şartlari nelerdir? Bana söyleyin,” dedi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
-” Senin önce Allah’dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın Rasûlüdür.” demendir, dedi. Dihye büyük bir aşk ile tevhid kelimesini söyledi.
Sonra Dihye ağlamaya başladı. Çok şiddetli bir ağlama tuttu onu. Efendimiz (s.a.v.) sordular:
-“Ey Dihye! Sen İslâm ile şereflendin bu ağlamak nedir?” Dihye:
-“Ya Rasûlellah! Ben büyük ve fahiş bir hata işledim. Rabbine söyle benim günahlarımın keffareti nedir acaba? Rabbim bana nefsimi öldürmeyi emrederse öldüreyim, eğer bana bütün malımı sadaka olarak dağıtmamı emrederse günahlarıma keffâret olması için dağıtayım!” dedi. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri sordu¬lar:
-“Ey Dihye nedir bu günahın?” Dihye:
-“Ben Arabların Meliklerindendim. Kızlarımın olmasından ve onların da kocaya varmalarını kendime ar ve ayıp gördüm. Doğan kız çocuklarımı öldürdüm. Bu şekilde tam yetmiş tane kız çocuğumu kendi ellerimle öldürdüm.” Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buna hayret ettiler. Bir şey demedi. Sükût etti. O anda Cebrail Aleyhisselâm geldi. Ve:
-“Ey Muhammed (s.a.v.)! Allah, sana selâm ediyor. Ve buyuruyor ki: Dihye’ye söyle, İzzettim ve Celâlim hakkı için sen:
Allah’dan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın Rasûlüdür” dediğin zaman ben seni aff ve mağfiret ettim. Senin altmış yıllık günahlarını örttüm ve senin altmiş yıllık kötülüklerini bağışladım. Nasıl kız çocuklarını öldürmeni bağışlamam?” dedi. (1/183) Bunun üzerine ağlamaya başladılar. Ve şöyle buyurdu:
Allahım! Dihye bir kere şehâdet kelimesi getirmekle ve
“Allah’dan başka ilah yoktur.
Muhammed (s.a.v.) Allah’ın Rasûlüdür” demekle sen bağışladın.
Çok kere şehâdet kelimesini getiren, doğru söz ve hâlis (ihlaslı) iş yapan (amel işleyen) mü’minler için nasıl bağışlanmazlar?
(Mü!minler acaba nasıl bir ilâhî mağfiret ve rahmete nail olacak¬lardır?)
Mesnevfde buyuruldu:
Allahı zikret. Ondan sana “Ey kulum bana dön” emri gelme¬den önce.
Sadî buyurdu:
Kıyamette kahr hitabı geldiğinde
peygamberlerin mazereti vardır.
Ben de Allah’ın rahmet ve mağfiretini ümid ediyorum.
Kaynak : Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi- İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri
..
Bir Cevap Yazın