Hikâye
Hikâye olunur. Bir şeyhin bir müridi vardı. Bir gün şeyhi ona:
-“Sen Ebâ Yezîd Bestâmî’yi görsen, o senin için senin işinden daha hayırlıdır,” dedi. Mürid:
-“O nasıl benim için hayırlı olur? O mahluktur. Halik (Yüce yaratıcı) günde yetmiş kere tecelli etmektedir. Sonra âhirette tecelli edecektir,” dedi. Sonra Şeyhi ile beraber Ebû Yezid Bestâmî Hazretlerine gittiler. Ebû Yezid Bestâmî Hazretlerinin hanımı; onlara:
-“Ebû Yezid Bestâmfyi aramayın! 0 rast gele bir kişidir. Oduna gitti,” dedi. Yolda kendisiyle karşılaştılar. Ebû Yezid Bestâmî Hazretleri, odunlarını bir aslana yüklemişti. Elinde de bir yılan vardı. O yılan ile bazı vakitlerde aslana vuruyordu. Murid, Ebû Yezid Bestâmî Hazretlerini böyle görünce düşüp öldü. Ebû Yezid Bestâmî hazretleri o şeyhe:
-“Sen müridini hep, lütuf ile terbiye etmişsin. Onu kahr tarikına (yoluna) irşâd etmemişsin. Bende gördüklerine tahammül edemedi. Bundan sonra böyle yapma. Mürid ve talebelerine bazan kahr da göster.
Şeyh Üftâde Efendi hazretleri buyurdular: Muhakkak ki, Ebû Yezid Bestâmî Hazretleri, tarikatta kahr ve Iüftu görmekle, zât tecellisine mazhar oldu. Mürid böyle değildi. Onu bu halde görünce tahammül edemedi ve öldü (1/170)
Mesnevî’de buyruldu:
Lûtfuna da kahrına da istekle aşıkım.
Şaşılacak şey! Bu iki zıdda aşık olmuşumdur.
Bu dikenlik gül bahçesine dönerse
Allah bilir ki işim bülbül gibi feryad etmek olur.
Bu ne acâib bülbüldür ki, ağzını açınca gıdası diken ve gül bahçesi olur.
O, bülbül değil sanki, ateşten bir timsah,
Aşkı yüzünden bütün hoş olmayan şeyler ona câzib gelmek¬tedir.
Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi- İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri