REGAİB KANDİLİ – VAAZ – Seyfettin Alkan – İstanbul Vaizi
Muhteşem biz VAAZ kesinlikle tavsiye ederim
Bütün islam aleminin mubarek Regaib Kandilini kutlar,hayırlara vesile olmasını Hz.Allahtan niyaz ederiz.
Posted by Site - Yönetici Haziran 25, 2009
Muhteşem biz VAAZ kesinlikle tavsiye ederim
Bütün islam aleminin mubarek Regaib Kandilini kutlar,hayırlara vesile olmasını Hz.Allahtan niyaz ederiz.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Regaib Kandili, Tavsiyeler, Türkiye | 8 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 10, 2009
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Tavsiyeler, Türkiye | Etiketler: Salât-ı Nâriye’nin Sırları. | 4 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 9, 2009
Mirac Kandili Hakkında – VAAZ – Seyfettin Alkan – www.ilahi.wordpress.com
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye | 4 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 4, 2009
Independent’ın haberine göre; İngiltere olmak üzere İspanya ve Hollanda’da helal ve İslami usüllere göre kesilmiş olduğu öne sürülen tavuklarda, domuz etleri kırıntıları bulundu.
Gazete sadece İngiltere’de helal et ismi adı altında satılan her üç tavuktan birinde, domuz etleri kırıntıları dolayısıyla bunların islami veya yahudi usullerine göre kesilseler bile, bu dinler için uygun olmadığını yazdı…
TAVUKLARA DOMUZ YAĞI ENJEKTE EDİYOR
Nedenine gelince… Bir çok tavuk üreticisi, tavuklar üretim halindeyken, tavukların göğüsüne, domuz ve danadan elde edilen bir protein enjekte ediyor. Bu proteinler, tavukların göğüs bölgelerindeki suyu tutarak, göğüslerinin dolgun olmasını sağlıyor. Yani tavuklar, domuz proteinleriyle “şişiriliyor”….
HEM MÜSLÜMANLAR HEM HİNDULAR AYAKLANDI
Independent’ın bu haberi, sadece İngiltere’deki Müslümanları kızdırmadı. Aynı zamanda Hindular’ı da şoke etti. Çünkü Müslümanlar’ın domuz yemediği gibi, Hindular da inek veya dana eti yemiyor. İngiltere Gıda Standartları Ajansı (FSA) tarafından yapılan araştırmalarda, helal et satılan marketlerden alınan örnekler de bile tavukların içinde domuz eti kırıntıları çıktı. Uzmanlar, bu domuz eti kırıntılarının bulunmasının, bir atletten doping bulunması kadar zor olduğunu ve işin içine DNA testlerinin girdiğini söyledi.
DİĞER ÜLKELERDE DURUM BİLİNMİYOR
Diğer Avrupa ülkelerinde durumun ne olduğu bilinmiyor. Uzmanlar, helal et satan insanların bunları bilemeyeceği, tavukları üretenlerin bu yollara başvurduğunu söyledi.
Kaynak : internethaber
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Haramlar - Helaller, Türkiye, Yorumlar | 6 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 3, 2009
Vodpod videoları artık kullanılamıyor.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Genel, İlahi Ve Kasideler | 4 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 2, 2009
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel | 1 Comment »
Posted by Site - Yönetici Haziran 2, 2009
Avustralya’da yaşayan bu yılan ile şaka yapmaya gelmez.
Bu yılan Avustralyanın heryerinde yaşıyor ve rengi dolayısıyla yürüken fark edilmesi imkansız gibi.Bu yılanın bir ısırması ve akıttıgı zehir 50 kişiyi öldürecek güçtedir.
1- Bu yılanın adı : Common Brown Snake
Bu yılan büyüdügü zaman uzunlugu iki metreyi buluyor, Güney ve batı Avustralyada yaşıyor, çok sinirli , Isırdıgı zaman gereginden fazla zehir akıtıyor, Sinir system merkezini kısa zamanda etkisiz kılıyor ve verdigi zehir 21 insanı öldürecek güçtedir.
2- Bu yılanın adı : Eastern Tiger Snake
Bu yılanın normal bir ısırması 100 kişinin canına mal olacak kadar tesirlidir, Dünyanın en zehirli yılanı olarak bilinir, Masum göründügüne bakmayın.
3- Bu yılanın adı : Fierce Snake
Bu yılan küçük memeli hayvanlar ve kuşlar ile beslenir,ve bu yılan çok yakın bir zamanda keşfedildi, bu yılanın bir ısırışta 18 kişiyi öldürdügünden başka bir bilgisi yok.
4- Bu yılanın adı : Riesvie Tiger Snake
Bu yılan 3.5 metreye kadar büyük olabiliyor. Solucanları ve fareleri çok sever, Bu yılanın bir ısırması ve akıttıgı zehir 25 kişinin canına mal olacak kadardır.
5- Bu yılanın adı : Taipan Snake
Posted in Diger Konular, Güncel, Gündem, Genel, Yorumlar | 8 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 2, 2009
Ben bu dört nehrin aslının Besmele-i Şerife olduğunu anladım.
Cenab-ı Allah bana şöyle buyurdu:
Ruhulbeyan cild 1 –
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler | 1 Comment »
Posted by Site - Yönetici Haziran 2, 2009
ŞEYH ŞAMİLİN VASİYETİ
Fazilet Takvimi – 17 Şubat 2008 Pazar
.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Yorumlar | 2 Comments »
Posted by Site - Yönetici Haziran 2, 2009
“Rahmet” ile “mağfiret” arasındaki fark
“Rahmet” kelime olarak acımak, esirgemek, lûtfetmek gibi manalara gelir.
Tasavvuf lisanında ise rahmet iki kısma ayrılır:
1. Rahmet-i imtinâniye… Bu, Allah’ın amel ve ibadet edilmeden evvelki umumi rahmetidir. (1) Mesela meşhur divan şairimiz Baki’nin;
Gark eder âlemleri bir katr-ı âb-ı mağfiret
Var, kıyas et, vus’at-i derya-yi rahmet nidüğün
beytinde anlatıldığı gibi…
Yani demek istiyor ki şairimiz: Allah’ın mağfiretinden tek bir mağfiret damlası bile âlemleri bağışlanma deryasında bırakmaya, mağfirete boğmaya yeter. Sen buna göre kıyas et O’nun rahmet deryasının büyüklüğünü…
Hadis-i kudside de Mevlamız, “Rahmetim gadabımı geçti” buyurmuyor mu?
2. Rahmet-i vücudiye… Bu da takva ehline ahirette va’dedilen hususi rahmet. Yine meşhur şairlerimizden İzzet Molla da bir beytinde diyor ki:
İzzetâ rahmet-i Hak nîk u bende yeksândır
Yağsa bârân-ı kerem bahr ile sahil birdir
Bugünkü Türkçeyle beytin mefhumunu şöyle ifade edebiliriz: Ey İzzet! Allah’ın rahmeti iyiye de kötüye de müsavidir. Kerem (lûtuf-ihsan-bağış) yağmuru yağsa, denizle kıyı birdir. (Her ikisi de eşit şekilde bundan istifade eder.)
Tabii burada şairimiz, Cenab-ı Hakk’ın “Rahmân” sıfatına işarette bulunuyor. Bilindiği üzere Rabbimiz, bu sıfatıyla, dünyada umumi manada her şeye, herkese rahmet ve merhamet ediyor. Oysa ahirette “Rahîm” sıfatının hususi manası mucibince sadece mü’minlere rahmetiyle muamele edecek, inanmayanlara değil.
***
Dilerseniz bu iki sıfatın manalarını biraz daha açmaya, açıklamaya çalışalım.
R A H M Â N
Rahmân; rahmeti bol olan, çok merhametli, sınırsız merhamet sahibi manalarına gelmektedir. Allah Teala’nın güzel isimlerinden (Esmau’l-hüsnâ) birisidir.
Bu sıfatının bir tecellisi olarak Mevlamız, dünyada kulları arasında hiçbir ayrım yapmaksızın herkese acır, mü’min-kâfir-müşrik-münafık hiçbirinden rahmetini esirgemez. Öyle olduğu içindir ki, Allah Teala bu âlemde, zatına isyan edenlerden bile rahmet ve ihsanını, lûtuf ve bağışını kesmez.
Lafzında ve manasında taşıdığı kesret (çokluk) sebebiyle Allah’tan başkaları için “Rahmân” tabiri kullanılmaz. Çünkü yaratılmışlardan hiçbirinin o derece ihatalı-kapsamlı-kuşatıcı merhamet sahibi olması mümkün değildir. Mesela “Rahmânü’l-Yemâme” adıyla çağrılan Müseylemetü’l-kezzâb hariç, tarihte hiçbir insanın Rahmân adıyla çağrıldığı vaki değildir, denilmiştir. Caiz görülmediği için de Müslümanlar bu sıfatı çocuklarına isim olarak vermezler.
Rahmân lafzı, Kur’an-ı Kerim’de sure başlarındaki Besmeleler hariç 58 yerde zikredilmiştir. Mesela “(Rasûlüm) de ki: İster Allah diye, ister Rahmân diye çağırın (dua edin)…“ (2) ayetinde, İsm-i A’zam olarak bilinen “Allah” lafza-i celâli ile bir arada zikredildiği için, Rahmân sıfatının ona denk bir isim olduğu da söylenir, bazı âlimler tarafından…
Bu sıfatın geçtiği başka iki ayetin meali de şöyledir:
“Ey Muhammed! Sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik. O ümmet, çok merhametli olan Allah’ı inkâr eder. De ki: O, benim Rabbimdir. O’ndan başka ilah yoktur. Yalnız O’na güvenin, dönüşüm de O’nadır.” (3)
“Her halde hepinizin ilâhı, bir tek ilâhtır. Ondan başka bir ilâh yoktur. O Rahmân ve Rahîm’dir.” (4)
***
R A H Î M
“Rahîm” sıfatına gelince…
Bu da rahmet mastarından meydana gelmiş bir kelimedir. Lûgatte çok acıyan, pek merhametli olan manasınadır. Bu da “Rahmân” gibi Allah Teala’nın güzel isimlerinden birisidir. Manası; Hz. Allah’ın, yarattığı şeylerden rahmete muhtaç olanlara merhamet etmesi, acımasıdır. Cenab-ı Hak bu sıfatı ile inanan ve kendi yolunda yürüyen kullarına rahmetiyle muamele eder. O’nun merhameti, sadece belirli bir karşılığa dayanmadığı için sınırlı da değildir.
Kur’an-ı Kerim’de sure başlarında tekrarlanan Besmeleler hariç, 115 yerde Allah’a, bir yerde de Rasûlüllah Efendimize nisbet edilerek 116 yerde zikredilmiştir.
Besmelede ve Kur’an-ı Kerim’in diğer muhtelif ayetlerinde Allah Teala’nın bu ismi Rahmân sıfatıyla birlikte gelmiştir. Bu her iki sıfat da Allah’ın rahmet ve merhametini ifade eder. Ancak bu iki sıfatın aynı yerde kullanılması –hâşâ- maksatsız tekrar olmayıp, Rahmân vasfıyla Allah’ın yaratılmışlara çok çok merhamet etmesi ve rızıklandırıp ihsanda bulunması, Rahîm vasfı ile de dünyada İslâm inancı üzere yaşayan kullarına Allah’ın, ahirette lûtuf ve ihsanının bol olacağı kastedilmiştir.
Allah Teala’nın bu ismi Kur’an-ı Kerim’de yalnız başına hiç kullanılmamıştır. Başta Gafûr (çok bağışlayan) vasfı olmak üzere Cenab-ı Hakk’ın diğer isimleriyle birlikte zikredilmiştir.
Rahîm sıfatının geçtiği iki ayetin meali şöyledir:
“(Habibim!) Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selâm olsun size! Rabbiniz, sizden kim bilmeyerek fenalık işler de arkasından tevbe eder nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine yazmış (almış)tır. Muhakkak ki O, mağfiret eden (bağışlayan), merhamet eden (esirgeyen)dir”. (5)
“Kötülük işleyip ardından tevbe edenler ve inananlar bilsinler ki; Rabbin, bu hareketlerinin ardından onları şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.” (6)
***
Rahmetle ilgili bazı tabirlerimiz:
Türkçemizde “rahmet”, Allah’ın kullarına acımasının açık bir işareti olan faydalı yağmur anlamında kullanılır.
“Rahmet okutmak”… Allah rahmet eylesin dedirtmek, hayırla anılmak manasınadır. Mecazen, önce iyi olduğu sanılan kişinin, kötü bilinen bir başkasından daha fena çıkması, kötüyü aratması anlamında da kullanılır.
Rahmet ayrıca, Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) hakkında da kullanılan bir tabirdir. Mesela Âlemlere rahmet manasında, “Rahmeten li’l-âlemîn” denilir.
**
M A Ğ F İ R E T
“Mağfiret”; Allah Teala’nın Gafûr sıfatının bir iktizası/gereği olarak, yaptıkları kötülüklere pişman olup tevbe eden, salih ameller (iyi işler) yapan kullarını bağışlaması demektir.
“Ehlü’l-mağfire” terkibi, bağışlanmaya ehil olanlar anlamına dini bir tabirimizdir.
“Gafûr”; lûgatte, bir şeyi örtmek, gizlemek, ıslah etmek, yarlığamak-bağışlamak manalarına gelen “gfr” mastarından meydana gelmiştir.
“el-Gafûr” da Rahmân ve Rahîm gibi Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerindendir. Günahları örten, kusurları-hataları bağışlayan, bağışlaması bol ve çok geniş olan manalarınadır.
Allah Teala, hata ve günahı ne kadar çok olursa olsun, bir kul pişmanlık duyup tevbe-istiğfar ederse, bu sıfatının gereği onu affedebilir. Hata ve günah insanların bir nevi ayrılmaz bir hasleti/özelliği olduğu gibi, dilediği zaman günahkâr kulu bağışlamak da Allah Teala’nın şanındandır. O Gafûr ve Rahîm olduğu için, kullarının kendisinden af ve mağfiret taleplerini bekler. Nitekim bir ayet-i celilesinde şöyle buyurmaktadır: “Allah’tan mağfiret dileyin (bağışlanmanızı isteyin). Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (7)
Mealen arzetmeye çalışacağım aşağıdaki hadis de, insanların günah işleyebileceklerini ve Allah Teala’nın da günahkâr kullarından dilediğini affedebileceğini bizlere beyan etmektedir: “Eğer günah işlemeseydiniz, Allah (c.c.) sizleri helak eder (ortadan kaldırır), günah işleyip de kendisinden mağfiret dileyen kişileri/insanları yaratırdı.” (8)
Bu mefhum-kavram, Kur’an-ı Kerim’de 91 yerde Allah’ın sıfatı olarak zikredilmiştir.
Kur’an’da aynı mastardan (gfr) türeyen daha başka sıfatları da vardır Allah Teala’nın… Bunlar “Gaffâr (çok bağışlayan)”, “Gâfiru’z-zenb (günahları bağışlayıcı)”, “Hayru’l-gâfirîn (mağfiret edenlerin en hayırlısı)”, “Zû mağfire (mağfiret sahibi)”, Vâsiu’l-mağfire (bağışı bol ve geniş)” vb. isimleridir.
***
S o n u ç
Demek ki “rahmet” acımak, esirgemek ve bunun neticesinde de lûtuf-ihsan ve ikramlarda bulunmaktır; Rabbimizden daima rahmetini diler ve niyaz ederiz.
Mağfiret ise, kulun, yaptığı kötülüklere pişman olup tevbe etmesi, onlara mukabil salih amellerle defterini süslemesi neticesinde Allah Teala’nın onu bağışlaması demektir.
Mevla-yi zû’l-celâl ve’l-kemâl hazretleri Habib-i edibi rahmeten li’l-âlemîn Efendimiz hürmetine cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e affıyla-mağfiretiyle, lûtfuyla-keremiyle-rahmetiyle muamele buyursun. Amin…
Alinti : Halis Ece – http://www.bilgicagi.net
DİPNOTLAR
(1) Kâşâni, Abdurrezzak, İstılâhatu’s-Sofiyye, Kahire 1981.
(2) el-İsra, 17/110.
(3) Ra’d suresi, 13/30.
(4) Bakara suresi, 2/163.
(5) En’âm suresi, 6/54.
(6) A’raf suresi, 7/153.
(7) Bakara suresi, 2/199.
(8) Müslim, Sahih, Tevbe 11; Tirmizî, Sünen, Deavât, 99.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel | Leave a Comment »