Archive for 03 May 2007
Kuran’a Göre Dua
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
İnsan kulluk bilincinde olduğu sürece Allah Katında bir değer kazanabilir. Bu yüzden insanın Allah’a yönelmesi, hataları konusunda Allah’a itirafta bulunması ve sadece Allah’tan yardım dilemesi gerekmektedir. Bunun dışında bir davranış tarzı Allah’a karşı büyüklenmektir ki, Kuran’da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir.
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Hz. Ebu Bekir in Duası.
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Hz. Ebu Bekir in Duası.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam ;iyi huylar 360 tanedir.
Ebu Bekir sordu:
Ya Rasulallah onlardan bende birsey var mi ?
Hz Rasul buyurdu:
hepside sende vardir… (ibni Asakir)
Efendimiz aleyhissalatu vesselam;
Ey Ebudderda! senden daha hayirli olan birkimsenin onunde yurume. Ebu Bekir, uzerine gunes dogup batan kimselerin en hayirlisidir… ( Taberani)
Efendimiz aleyhissalatu vesselam;
Ebu Bekir benim vezirim ve magara arkadasimdir. onunhakkindaki vasiyetimi cigneyene sefaatim erismesin… (Suyuti, Cemiu’l Kebir)
Cibril (a.s) buyurdu ki :
Ebu Bekir, yerdeki sohretinden cok gokte meshurdur ve melekler onu “Kureysin halimi (yumusak gonullusu) “diye isimlendirirler. o hayatinda senin vezirin, vefatindan sonra halifendir…. (es salavatu’l Hamia)
Ebu Bekir i sevmek , ona tesekkur etmek kendisini korumak ummetime VAcibtir… (darekutni)
HzbuBekir cok dua eden bir kalbe sahiptir. ozelleikle gecenin bi yarisindan sonra, secccadesinin basinda oturur ve belki saatlerce oylece kalir ve ALlah a yakarislarda bulunurdu
bi kac ornegi….
ALlah im, Senden isimin sonusunda hayirli oladak seyi talep ediyorum. Allahim! Bana verecegin hayr, hosnutlugun ve Naim cennetlerinde yuksek dereceler olsun….
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, H.z Ebu Bekir, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Leave a Comment »
Kur’an-ı Kerim Meali
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Kur’an-ı Kerim Meali
( Elmalılı Hamdi Yazır )
1 – Fatiha Suresi 2 – Bakara Suresi 3 – Ali İmran Suresi
4 – Nisa Suresi 5 – Maide Suresi 6 – Enam Suresi
7 – Araf Suresi 8 – Enfal Suresi 9 – Tevbe Suresi
10 – Yunus Suresi 11 – Hud Suresi 12 – Yusuf Suresi
13 – Rad Suresi 14 – İbrahim Suresi 15 – Hicr Suresi
16 – Nahl Suresi 17 – Isra Suresi 18 – Kehf Suresi
19 – Meryem Suresi 20 – Taha Suresi 21 – Enbiya Suresi
22 – Hacc Suresi 23 – Muminun Suresi 24 – Nur Suresi
25 – Furkan Suresi 26 – Suara Suresi 27 – Neml Suresi
28 – Kasas Suresi 29 – Ankebut Suresi 30 – Rum Suresi
31 – Lokman Suresi 32 – Secde Suresi 33 – Ahzab Suresi
34 – Sebe Suresi 35 – Fatir Suresi 36 – Yasin Suresi
37 – Saffat Suresi 38 – Sad Suresi 39 – Zümer Suresi
40 – Mumin Suresi 41 – Fussilet Suresi 42 – Sura Suresi
43 – Zuhruf Suresi 44 – Duhan Suresi 45 – Casiye Suresi
46 – Ahkaf Suresi 47 – Muhammed Suresi 48 – Fetih Suresi
49 – Hucurat Suresi 50 – Kaf Suresi 51 – Zariyat Suresi
52 – Tur Suresi 53 – Necm Suresi 54 – Kamer Suresi
55 – Rahman Suresi 56 – Vakia Suresi 57 – Hadid Suresi
58 – Mücadele Suresi 59 – Hasr Suresi 60 – Mümtahine Suresi
61 – Saff Suresi 62 – Cuma Suresi 63 – Münafikun Suresi
64 – Tegabun Suresi 65 – Talak Suresi 66 – Tahrim Suresi
67 – Mülk Suresi 68 – Kalem Suresi 69 – Hakka Suresi
70 – Mearic Suresi 71 – Nuh Suresi 72 – Cinn Suresi
73 – Müzzemmil Suresi 74 – Müddessir Suresi 75 – Kıyamet Suresi
76 – İnsan Suresi 77 – Murselat Suresi 78 – Nebe Suresi
79 – Naziat Suresi 80 – Abese Suresi 81 – Tekvir Suresi
82 – İnfitar Suresi 83 – Mutaffifin Suresi 84 – İnsikak Suresi
85 – Buruc Suresi 86 – Tarik Suresi 87 – Ala Suresi
88 – Gasiye Suresi 89 – Fecr Suresi 90 – Beled Suresi
91 – Şems Suresi 92 – Leyl Suresi 93 – Duha Suresi
94 – İnşirah Suresi 95 – Tin Suresi 96 – Alak Suresi
97 – Kadir Suresi 98 – Beyyine Suresi 99 – Zilzal Suresi
100 – Adiyat Suresi 101 – Karia Suresi 102 – Tekasür Suresi
103 – Asr Suresi 104 – Hümeze Suresi 105 – Fil Suresi
106 – Kureyş Suresi 107 – Maun Suresi 108 – Kevser Suresi
Posted in Kur`anı Kerim Türkçe Meali | 2 Comments »
Duânın Kabul Edilmesinin Şartları
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Duânın Kabul Edilmesinin Şartları
1- Düzgün bir imana, Ehli sünnet itikadına sahip olmalıdır.
Hadis-i şerifte, “Bid’at ehlinin duâsı ve ibâdetleri kabul olmaz.” buyuruldu. Bunun için Peygamber Efendimiz ve Eshabı gibi Ehli sünnet itikatına sahip olmamız lâzımdır. Ehli sünnete göre; Îman artmaz ve azalmaz. Büyük günah işlemekle îman gitmez.Gayba îman esastır. Allahü teâlâ Cennette görülecektir. Ameller (İbâdetler) îmandan parça değildir. Amelde dört mezhebden birine tâbi olmak şarttır. Eshâb-ı kirâmın ve ehl-i beytin ve Peygamberimizin zevcelerinin hepsini sevmek şarttır. Dört halîfenin üstünlükleri, hilâfet sırasına göredir.Namaz, oruç, sadaka gibi nâfile ibâdetlerin sevabını başkasına hediye etmek câizdir. Mîraç; ruh ve beden olarak yapılmıştır. Evliyânın kerâmeti haktır. Şefaat haktır. Mest üzerine mesh câizdir. Kabir suâli vardır. Kabir azâbı ruh ve bedene olacaktır.İnsanları ve işlerini de Allahü teâlâ yaratır. İnsanda irâde-i cüz’iyye vardır. Rızık, helâldan da olur, haramdan da olur. Velîlerin ruhları ile tevessül edilir ve onların hâtırına duâ edilir… (Daha geniş bilgi için “Seadet-i Ebediyye” isimli, bid’atlerden uzak, her türlü dini bilgiye havi ilmihal kitabına müracaat edilmelidir. Hakikat kitabevi – 0212 523 45 56)
2- Farzları yapıp haramlardan, kul hakkından sakınmalıdır!
İbrâhîm-i Edhem hazretlerine sordular: “Allahü teâlâ, “Ey kullarım! Benden isteyiniz! Kabûl ederim, veririm” buyuruyor. Halbuki, istiyoruz, vermiyor? “
Bunlara şöyle cevap verdi: “ Allahü teâlâyı çağırırsınız, Ona itaat etmezsiniz. Peygamberini tanırsınız, Ona uymazsınız. Kur’an-ı kerimi okursunuz, gösterdiği yolda gitmezsiniz. Cenâb-ı Hakkın nîmetlerinden faydalanırsınız, Ona Şükretmezsiniz. Cennetin, ibâdet edenler için olduğunu bilirsiniz, hazırlıkta bulunmazsınız. Cehennemi, âsîler için yarattığını bilirsiniz, Ondan sakınmazsınız. Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret almazsınız. Aybınıza bakmayıp, başkalarının ayıblarını araştırırsınız. Böyle olan kimseler, üzerlerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına Şükretsin! Daha ne isterler? Duâlarının netîcesi, yalnız bu olursa, yetmez mi?”
Evet, Allahü teâlâ, Mümin sûresinin altmışıncı âyetinde, “Duâ ediniz, kabûl ederim”, isteyiniz, veririm buyuruyor. Fakat, duânın kabul olması için, beş şart vardır: Duâ edenin müslüman olması, Ehl-i sünnet îtikatında olması, haram işlemekten, bilhassa haram yimekten, içmekten sakınması, farzları yapması, bilhâssa beş vakit namaz kılması, Ramazan oruclarını tutması, zekât vermesi, Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması lâzımdır.
Allahü teâlâ, herşeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Birşey istenince, o şeyin sebebini gönderir ve bu sebebe tesîr ihsan eder. İnsan bu sebebi kullanıp, o şeye kavuşur. Evliyâsının hatırı için, âdetini bozarak, bunlar duâ edince veya Evliyâyı kiram vesîle edilerek duâ edilince, bunlara “Kerâmet” olarak, sebebe hâcet kalmadan, doğruca istenileni verir.”
Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, duâsı makbûl bir zât idi. İnsanlar, duâsını alabilmek için uzak yerlerden gelirlerdi. Bir gün birisi gelip:
– Efendim, son nefeste selâmetle gidebilmemiz için duâ buyurun, dediğinde;
– Her kim farzları edâ ettikten sonra, duâ ederse duâsı kabûl olur. Sen farzdan sonra duâ ederken bizi de hatırlarsan biz de seni hatırlarız. Bu durum hem sizin, hem de bizim için duânın kabûl olmasına vesîle olur, buyurdu.
Ebül Hasan-ı Harkani hazretleri, sefere çıkan talebelerine, “Sıkışınca benden yardım isteyin!” buyurur. Yolda talebelerini, eşkıya yakalar. Onlar, kurtulmaları için Allahü teâlâya duâ ederler; fakat kurtulamazlar. Bir talebe “Ya Ebel Hasan, imdat!” der. O talebeyi eşkıya göremez. Diğerlerinin nesi varsa alırlar. Seferden dönünce hocalarına, “Biz Allahtan yardım istediğimiz hâlde soyulduk. Fakat şu arkadaşımız, sizden yardım isteyince kurtuldu. Bunun hikmeti nedir?” derler. O da, “Siz Allahü teâlâyı, haram giren, haram çıkan bir ağızla, çağırdınız. Bu ise, Ebül-Hasen ile tevessül eyledi. Ebül Hasen, kul hakkına dikkat eder, haram yemez, gıybet etmez, haram işlemez. Allahü teâlâ, bunun sesini Ebül-Hasene duyurdu. Ebül-Hasen de, bunun kurtulması için duâ etti. Duâsı kabûl oldu. Ben sadece vasıta oldum, duâ ettim. Kurtaran Rabbimizdi”. diye cevap verir.
Allahü teâlâ, evliyâsının duâlarını kabûl edeceğini Kur’ân-ı kerîmde bildirmektedir. Mâide sûresinin yirmiyedinci âyetinde meâlen, “Allahü teâlâ, ancak takvâ sâhiblerinin ibâdetlerini, duâlarını kabûl eder” buyuruldu. Hadîs-i şerîfte de, “Saçları dağınık ve kapılardan kovulan öyle kimseler vardır ki, bir şey için yemin etseler, Allahü teâlâ onları doğrulamak için o şeyi yaratır” buyuruldu.
Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri Peygamber efendimize dedi ki:
– Yâ Resûlallah, duâ buyur da, Allahü teâlâ, benim her duâmı kabûl etsin.
Cevâbında buyurdu ki:
– Duânızın kabûl olması için helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp duâ ederler. Böyle duâ nasıl kabûl olunur?
Diğer hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“On dirhemlik elbisenin bir dirhemlik kısmı haram kazançtan gelse, o elbise ile kılınan namaz kabul olmaz.”
“Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz.”
“Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır, sonra ellerini kaldırıp duâ ederler. Böyle duâ nasıl kabûl edilir?”
3- Kıymetli vakitlerde duâ etmelidir
Cuma günü ve gecesi, ezân vakti, ezan ve ikâmet arası, her günün seher vakti, gecenin ikinci yarısı, Receb’in ilk gecesi, Şâban’ın onbeşinci gecesi, Bayram geceleri, Arefe günü, Ramazan gün ve geceleri, iftar zamanı, her günün zevâl vakti, Cuma günü öğle ile ikindi arası kıymetli vakitlerdir. Bu vakitleri ganimet bilmelidir.
Hastalık hâli, aile ve vatanından uzak kalındığı zaman, farz namazlardan sonra, İhlâs sûresi okunduktan sonra, yağmur yağarken, düşmanla karşı karşıya gelince, oruçlu olduğu zaman, kalbinde incelik hissettiği anda duâ etmelidir. Çünkü kalbdeki incelik rahmet kapısının açık olduğuna işarettir.Rabbimiz, seher vakti, “Duâ eden yok mu kabul edeyim!” buyurur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Dertli müminin duâsını ganimet bilin!” .
“Beş vakt farz namazdan sonra yapılan duâ kabûl olur”
“Gecenin son üçte birinde, dünya semâsını rahmetiyle dolduran Allahü teâlâ buyurur ki: İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim. İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duâsını kabûl edeyim.”
“Oruçlunun duâsı reddolunmaz.”
“Üç duâ vardır ki, Bunların kabul edileceğinden şüphe yoktur. Mazlumun duâsı, misafirin duâsı ve babanın evladına duâsı “
4- Kabûl edileceğine inanarak duâ etmelidir.
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde “Duâ edin, kabûl edeyim” buyuruyor. Bunun için duânın kabûl edileceğinden şüphe etmemelidir. Şartlarına riâyet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Allahü teâlâya, kabûl edileceğine tam inanarak duâ ediniz! Biliniz ki, Allahü teâlâ gâfil bir kalb ile yapılan duâyı kabûl etmez.”
“Duâ ettim kabul edilmedi demedikçe, duâ kabul edilir”
Kur’an-ı kerimin ve duânın tesir etmesi için, okuyanın veya yazanın ve hastanın buna inanması, hastanın zararlı olan gıdalardan, şüpheli ilaçlardan perhiz etmesi, sıcaktan ve soğuktan sakınması gerekir. Okuyanın, itikadının bozuk olmaması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram ve habis şey yiyip içmemesi ve karşılık olarak ücret almaması şarttır.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Allahü teâlâ, duânızı kabûl eder. Duâ ettim, hâlâ duâm kabûl olmadı diye acele etmeyiniz! Allah’tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.”
“Duâ eden, üç şeyden hâli değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut âhırette mükâfatını bulur.”
“Rabbiniz, şüphesiz hayâ ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp kendisinden birşey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder.”
“Duâda acele edilmezse, duâ kabûl olur.”
Duâda acelenin nasıl olduğu sorulunca Peygamber Efendimiz “Duâ ettim de kabûl edilmedi demektir” buyurdu.
Duânın kabûlü için acele etmemelidir. Duâya devam etmeli, usanmamalıdır. Allahü teâlâ, duâ etmeyi ve duâ edeni sever. Kabûl etdiği hâlde, istenileni vermeği gecikdirerek, duânın ve sevabının çok olmasını ister. Duâyı, hiç olmazsa, yedi kerre tekrar etmelidir. Duâ edip de duâsı dünyada kabul edilmeyenlere, Kıyamet günü Allahü teâlâ, “Bu senin falan zamanda ettiğin duâdır. O duânın yerine sana şu sevabları veriyorum” buyuracak, o kadar çok sevab verecek ki, o kimse, “Keşke dünyada hiçbir duâm kabul olmasaydı da, bugün onların karşılıklarını görseydim” diyecektir.
5- Belâ gelmeden önce çok duâ etmelidir.
Duâ, sıkıntılı zamanlarda, belâ geldiğinde değil her zaman edilmelidir. Rahat ve huzur zamanlarında çok duâ edenin, dert ve belâ zamanlarındaki duâları çabuk kabûl olur. Sevgili Peygamberimiz, “Şiddet ânında duâsının kabûl edilmesini isteyen kimse, refah zamanında çok duâ etsin!” buyurmuştur.
Ebû İshak hazretlerinden duâ istediler. Duâ etti. Duâsının kabûl edildiğini gören bir talebesi, “Efendim, bu duâyı bana da öğretin, ihtiyâç hâlinde ben de edeyim” dedi. O da, “Bu duânın kabûl edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar ve devamlı ettiğim duâlar ve harâm lokmadan sakınmamdır.” buyurdu.
Evliyânın büyüklerinden Râbia-i Adviyye, adamın birinin, duâ ederken “Yâ Rabbî! Bana rahmet kapısını aç!” dediğini işitince; Ey câhil! Allahü teâlânın rahmet kapısı, şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun? dedi
Rahmetin çıkış kapısı her zaman açık ise de, giriş kapısı olan kalbler, herkesde açık değildir. Bunun açılması için, sadece sıkıntılı zamanlarda dağil her zaman duâ etmeliyiz!
6- Sebeplere yapışmalıdır
Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesine uymadan, sebeplere yapışmadan, çalışmadan duâ etmek, Allahü teâlâdan mucize istemek demektir. Müslümanlıkta, hem çalışılır, hem de duâ edilir. Önce sebebe yapışmak, sonra duâ etmek lâzımdır.
Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ dâimâ çalışmağı emretmektedir. İnsan bütün gayreti ile çalışacak, bütün zâhirî sebeplere yapışacak, ancak ondan sonra Allahü teâlâdan istiyecektir. Çalışmadan önce değil, çalışırken, başarabilmek, kazanmak için, Rabbine yalvararak, Ondan yardım bekliyecektir
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir.”
Adet-i ilâhiyyeye uymak, sebeplerini aramak, bulmak için çalışmak lâzımdır. Şartlarına uyarak çalışana, elbet verilir. Dilediğine, çalışmadan da, ihsân eder. Fakat sebeplere yapışmamızı emretmektedir.
Sebeplere yapışarak, yalvararak, ağlıyarak ve sığınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan af ve âfiyet dilemelidir. Duânın kabûl olunduğu anlaşılıncaya ve sıkıntılar kalmayıncaya kadar, böyle duâ etmelidir. Başkalarının ettiği duâ da faydalı ise de, dertlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur. İlâc almak ve perhiz yapmak, hastaya lâzımdır. Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: Duânın Kabul Edilmesinin Şartları | Leave a Comment »
Eve Girip Çıkarken Hangi Duaları Okumalı?
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Eve Girip Çıkarken Hangi Duaları Okumalı?
Eve Âyet-el kürsi ve İhlas suresini okuyarak girmeli. Bir hadis-i şerif meali:
(Eve girerken İhlas-ı şerifi okuyan, yoksulluk görmez!) [Ey Oğul İlmihali]
Eshab-ı kiramdan Süheyl radıyallahü anh, bu tavsiyeye uyarak zengin olmuştur.
Eve sağ ayakla girip selam vermeli. Evde kimse yoksa, (Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn) demeli. Evden çıkarken de Âyet-el-kürsi’yi okumalı. Bir hadis-i şerif meali:
(Evinden çıkarken “Bismillah, tevekkeltü alellah, La havle vela kuvvete illa billah” diyen,
tehlikelerden korunur, şeytan ondan uzaklaşır.) [Tirmizi]
Evden çıkarken Âyet-el-kürsi’yi okuyan her işinde başarılı olur. Eve gelince de okunursa, iki Âyet-el-kürsi arasındaki işler hayırlı olur.
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Yorumlar | Etiketler: Eve Girip Çıkarken Hangi Duaları Okumalı? | Leave a Comment »
Hz. Aişe Validemize Bildirilen Duâ
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Hz. Aişe Validemize Bildirilen Duâ
Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Âişe’ye hitâben şöyle buyurmuştur:
“Bütün duâların mânâlarını içine toplayan cümleler ile duâ et, duâ ederken şöyle söyle:
‘Allahım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.
Allahım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım.
Allahım! Kulun ve Resûlün Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellemin senden istediği hayır ve iyilikleri senden ister ve sana sığınıp ilticâ ettiği (kötülüklerden) her şeyden ben de sana sığınırım.
Allahım! Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!”
* * *
Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Fâtıma’ya şöyle buyurdu:
“ Duâ ederken şöyle söyle:
Ey hayy u kayyûm olan Allahım! Bütün işlerimi düzeltmeni, bir an bile beni kendi başıma bırakmamanı, rahmetine sığınarak senden isterim.”
* * *
Resûl-i Ekrem efendimiz Ebû Bekr’e şu duâyı öğretmiştir:
“Allahım! Peygamberin Muhammed aleyhisselam, dostun İbrahim aleyhisselam, sırdaşın Mûsâ aleyhisselam, Kelîme ve ruhundan olan Îsâ aleyhisselam hürmetine,
Mûsâ’ya inen Tevrat, Îsâ’ya inen İncil, Dâvûd’a inen Zebûr, Muhammed aleyhisselâma inen Kur’ân hürmetine, bütün peygamberlerine yaptığın vahiy hürmetine,
Mahlûkâtın üzerindeki kazâ ve takdîrin, senden isteyenlere verdiğin, fakir ettiğin zenginler, zengin ettiğin fakirler, hidâyete ulaştırdığın kimseler hürmetine; Mûsâ Aleyhisselâma bildirdiğin, kulların rızıklarını böldüğün yeryüzünün, hareketten sükûna erdirdiğin dağların, ayakta tuttuğun, arş-ı âzamı taşıttığın ism-i âzamın hürmetine;
Kur’ân-ı Kerîmde nâzil olan samed, ahad ve tâhir isimlerinin hürmetine; gündüzleri aydınlatıp geceleri karartan ismin hürmetine; azamet-i Kibriyân ve nûr-i vechin hürmetine,
Senin kuvvet ve kudretinle Kur’ân-ı Kerîmi okuyup anlamağı ve onu bütün vücûduma duyurmanı ve bütün hareketlerimi ona uydurmamı senden dilerim. Kuvvet ve kudret ancak sendendir. Yâ erhamerrahimîn.”
******
Bir gün Hz. Kabise, Resûl-i Ekrem’e: Yâ Resûlallah, yaşım ilerledi, birçok şeylerden kaldım, yapamaz âciz bir hâle düştüm, bana bir şeyler öğret ki, onlardan istifâde edeyim.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz: Dünyalığın için, akşam namazını müteakip üç kere: “Sübhânallahi ve bihamdihi sübhânallahilazîm, lâ havle velâ kuvvete illâ bi’llâhi’l-âliyyi’l-azîm” de ve buna devâm et. Çünkü buna devam eden birçok hastalıktan, elem ve kederden emin olur. Âhiretin için de şu duâyı oku:
“Allahümmehdinî min indike ve efıd aleyye min fadlıke venşur aleyye min rahmetike ve enzil aleyye min bereketike!” Allahım, bana kendi katından hidâyet ihsân eyle, kendi fazl u kereminden bana ihsân eyle, rahmetini bana akıt ve bereketlerinden bana inzâl eyle.”
Sonra Resûl-i Ekrem devâmla şöyle buyurmuştur: “Bu duâya kim devâm ederse, Kıyâmet gününde kendisine Cennetin dört kapısı açılır, istediği kapıdan içeri girer.”
*****
Resûl-i Ekrem Büreyde’ye şöyle demiştir:
“Yâ Büreyde! Allahü teâlâ’nın, hayır murad ettiği kimseye tâlim buyurduğu duâyı sana öğreteyim mi?” Büreyde: “Öğret yâ Resûlallah” deyince Resûl-i Ekrem şöyle buyudular:
“Allahümme, innî daîfün fekavinî rıdâke da’fî ve huz ilel hayri binasıyetî vecalil islâme müntehâ rıdâye. Allahümme innî daîfün fekavvinî ve iunni zelîlün feızzenî ve innî fakırün feeğninî ya erhamerrâhımîn”
“Allahım! Ben zayıf ve âciz bir kimseyim. Rızânı tahsil için sen beni kuvvetlendir, beni daimâ iyiliğe götür. Son emelimi İslâmiyet kıl.
Allahım! Ben âcizim, sen beni kuvvetlendir. Ben zelil bir kimseyim, sen beni izzetlendir. Ben fakirim, sen beni zenginleştir yâ erhamerrahimîn.”
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: Hz. Aişe validemize bildirilen duâ | Leave a Comment »
Ayet-el Kürsi
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Ayet-el Kürsi
Evinden çıkarken Âyet-el-kürsî’yi oku. Zîrâ, her işinde muvaffak olur ve hayırlı işler başarırsın. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Bir kimse, evinden çıkarken Âyet-el-kürsî’yi okursa, Hak teâlâ, yetmiş meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar, ona duâ ile istigfâr ederler. (Allahü teâlâdan günâhının bağışlanmasını isterler)” Evine gelince de okursan iki Âyet-el-kürsî arasındaki işlerin hayırlı olur vefakirliğin önlenir.
(Süleymân bin Cezâ)
Allah (c.c.)’a hamd olsun.
Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve tüm inananlarin üzerine olsun.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Hadis-i Şerifler, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: Ayet-el Kürsi | Leave a Comment »
Hz.Mevlana’nın Dilinden Dua
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Hz.Mevlana’nın Dilinden Dua
Hz.Mevlana’nin Dilinden Dua: Yâ Rabbî! Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre bize muâmele eyle. Yâ Rabbî! Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme. Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir. Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim! O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb etme.
Yâ Rabbî!
Biz nefis ile şeytana köpek gibi tâbi olduksa da sen, azab arslanını bize saldırtma.
Ey Hayy, ebedî diri olan Rabbim!
Taleb ve duâ üzerine nasıl olur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin.Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyâcını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir.
Yâ Rabbî!
Rûhumda bir ilim katresi var. İlâhî onu hevâ rüzgarıyla ten toprağından muhâfaza eyle.
Ey ihsânı çok olan Rabbim!
Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et.
Ey affetmeyi seven Rabbim!
Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.
Ey yardım isteyenlerin yardımcısı!
Bizi hidâyete çıkar.
Yâ Rabbî!
Duâ ve yakarışlarımızda sana lâyık olmayan sözleri bilmeyerek söyleyip hatâlarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslâh et ve duâmızı kabul buyur.
Çünkü sözlerin hâkimi ve sultanı ancak sensin.
Ey âlemin yaratıcısı!
Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.
Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.
O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin.”
Hz. Mevlâna son demlerinde iken, dostu Siraceddin Tatari’yi yanına çagırarak, kendisine su duayı ögretmis ve sıkıntılı zamanlarında okumasını tavsiye etmistir:
“Ya Rabbi!
Bana ne senin zikrini unutturacak, sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum lezzeti kesecek bir hastalık; ne de beni azdıracak, şer ve kötülüğümü artıracak bir sıhhat ver.”
Ey Merhamet edenlerin merhametlisi!
Merhametinle bu duamı kabul et.
Hz. Mevlana’nın Sabah Namazından Sonra Okudukları Dua
Allah’ım kalbimi nurlandır, kulağımı nurlandır, gözümü nurlandır, saçımı nurlandır, derimi nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, önümü nurlandır, ardımı nurlandır, altımı nurlandır, üstümü nurlandır, sağımi nurlandır, solumu nurlandır,
Allahım! nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametlilerin merhametlisi Allahım merhametinle beni nur et.
.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Dualar, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: Hz.Mevlana’nın Dilinden Dua | Leave a Comment »
Namazlara Arapça Niyet
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Namazlara Arapça Niyet
Sabah namazının sünnetine niyet
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa sünnete salaatil fecri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Sabah namazının farzına niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa farza salaatil fecri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Öğle namazının sünnetine niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa sünnete salaatiz zuhri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Öğle namazının farzına niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa farza salaatiz zuhri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
İkindi namazının sünnetine niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa sünnete salaatil asri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
İkindi namazının farzına niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa farza salaatil asri edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Akşam namazın farzına niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa farza salaatil magribi edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Akşam namazın sünnetine niyet:
Neveytü en üsalliye lillaahi tealaa sünnete salaatil magribi edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Yatsı namazının farzına niyet:
Neveytü en üsalliye lillahi tealaa farza salaatil işaai edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Yatsı namazının sünnetine niyet:
Neveytü en üsalliye lillahi tealaa sünnete salaatil işaai edaaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
Vitr namazına niyet:
Neveytü en üsalliye lillahi tealaa salatel vitri edaen müstakbilel kıbleti. Allahu ekber.
NOT: Eğer namazda imama uyulacaksa; Allahu ekber demeden önce “muktediyen bi hazel imami” denilir.
Posted in Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Namaz, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar | Etiketler: Namazlara Arapça Niyet | Leave a Comment »
Nabi’deki Peygamber Aşkı
Posted by Site - Yönetici Mayıs 3, 2007
Nabi’deki Peygamber Aşkı
Bizler Hz. Muhammed (S.A.V.)`in Ümmetiyiz. Müslümanız elhamdülillah. Müslümanlığımız Peygamberimiz Efendimize karşı edebli olmamızı gerektirir. Edeb ve sevgide bizler için ders olur düşüncesiyle tarihi bir olayı nakledeceğim. Peygamber sevgisi ve aşkı insanı insan yapan önemli bir unsurdur. Buna yaşanmış bir olay olan şu hadiseyi örnek verebiliriz.
Müslümanların yetiştirdiği meşhur şairlerden biri de Nabi`dir. Nabi, zamanın paşalarından biri ile hacc`a gitmek üzere yola çıkmışlar. Hz. Muhammed (S.A.V.)`in aşkı ile yana yana Medine şehrine doğru revan olmuşlar. Şehre yaklaştıklarında Hz. Peygamber`in Ravzasının yemyeşil kubbesi görünmeye başlamış.
Rasulüllah`ın kubbesinin görünmesine rağmen deve üzerinde bulunan paşanın ayaklarının, mübarek şehire doğru uzatılmış olduğunu gören Şair Nabi Efendimizce yaklaşmanın mutluluğu ve O`na olan aşkıyla yanarak kalbindeki alevi yanındaki paşaya dönerek şöyle dışa vurmuş:
*
Sakın terk-i edebden, Gûy-i Mahbubi Hüdadır bu
Nazargâh-i ilâhidir makam-ı Mustafa`dır bu.
*
Felekte mâh-ı nev Babu`s-Selâm`ın sîne-çâkidir,
Bunun kandili cevzâ, matla-ı nûr-u ziyâdır bu.
*
Habib-i Kibriyâ`nın hâb-gahidir fazilette,
Tefevvuk-kerde-i arş-i cenâb-ı Kibriyâ`dır bu.
*
Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i âdem zâil,
İmadın açtı mevcûdât-ı çeşmin tûtiyadır bu.
*
Murâât-i edeb şartıyla gir Nâbi bu dergâha,
Metef-i kudsiyândır cilvegâh-ı enbiyâdır bu.
*
Şair Nâbi bu sözleri söylerken paşa edeble toplanarak söylenilenleri son derece dikkatle dinlemiş. Sonra da Nâbi`den söylediklerini bir defa daha tekrar etmesini istemiş.
Nâbi, paşanın arzusunu yerine getirince bu defa paşa büyük bir heyecanla Nâbi`ye
– Nâbi hayvandan inelim, demiş,
Deveden inmişler. Rasulüllah`ın mezarına yaklaştıklarında, Efendimiz`in mescidinin müezzinlerden birisi minareden şair Nâbi`nin biraz önce yolda paşaya karşı söylediği Nât-ı (Peygamberimizi övmek için söylenilen şiiri) söylemeye başlamış.
Müezzinin sesini duyan Nâbi şaşırmış. Paşaya dönerek.
– Paşam, müezzinin okuduklarını duyuyor musun? Benim biraz önce sana söylediklerimi söylüyor.
Bu sözlerden sonra Nâbi koşarak Harem-i Şerif`in minaresinin dibine, varmış, Müezzin Efendi minareden inince heyecanla müezzine bu okuduklarını kimden öğrendiğini sormuş. Cevap alamayınca, okuduklarını kendisinin biraz önce söylediğini, söylediklerini de arkadaşından başka duyanın olmadığını söyleyince müezzin olayı heyecanla şöyle anlatmış:
Ben sabah namazını kılınca uyuyakalmışım. Rüyamda Rasulüllah (S.A.V.)`i gördüm. Bana “Ümmetimden Nâbi çok aşklı geliyor. Minareye çık da kendisinin söylediği nât ile karşıla” buyurdular.
Uyandığımda başucumda bırakılmış kağıttan sizin Rasulüllah`a olan övgünüzle sizi karşıladım.
Bu sözleri duyan Nâbi sevinç baygınlığı geçirdi. Bu ne büyük lütuftur. Rasulüllah`a olan aşk, muhabbet ve bağlılık her müslümanda bu derece olmalıdır ki, mahşer gününde şefaat isteyecek açık alnı olsun…
Biz bu alın`a sahip miyiz?
Posted in Bunları Biliyormuydunuz, Diger Konular, Dini Konular, Güncel, Gündem, Genel, Tavsiyeler, Türkiye, Yorumlar, İslam | Leave a Comment »