Göynem – Beyşehir

İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Haksızlığa Uğrayan Kul Ne Yapar ?

Posted by Site - Yönetici Ekim 25, 2013

123-anne-babaya-asi-olanlar-cennet-kokusu-alamazgunahkarim-anne

Haksızlığa Uğrayan Kul Ne Yapar ? 

Allah, Haksızlığa Uğrayan Kuluna Cennetin Köşk Ve Nimetlerini Göstererek Onu, Kendisine Haksızlık Etmiş Olan Kimseyle Barıştırır:

Ebû Ya’lâ… Saîd b. Enes’ten rivayet etti ki; Enes (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah(s.a.v.) oturmaktayken bir ara güldü. Ömer (r.a.) ona; “Anam ba­bam sana feda olsun. Neden güldün ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordu. Rasû-lullah(s.a.v.) şu cevabı verdi: “Ümmetimden iki adam, onur ve üstünlük sa­hibi, kutlu ve yüce Allah’ın huzurunda diz çökmüştü. Bunlardan biri şöyle dedi:

— Ya Rab! Şu kardeşim bana haksızlık etmişti. Bundaki hakkımı al.

— Kardeşinin hakkını öde!

— Ya Rab! Ona verecek hasene (iyilik) lerim kalmadı.

— (Baksana) şunun haseneleri kalmamış!

— Ya Rab! Günahlarımın bir kısmını üstlensin!

Böyle derken Rasûlullah (s.a.v.)’in gözlerinden yaşlar boşandı, ağladı. Sonra da şöyle dedi: Doğrusu kıyamet günü çok büyük bir gündür. O günde insanlar, günahlarının bir kısmının başkaları tarafından üstlenilmesi ihtiyacı­nı duyarlar. (O mahkeme esnasında) Cenab-ı Allah hak sahibine “Başını kal­dır da cenntlere bak!” der. Adam başını kaldırıp cennetlere bakınca der ki:

— Ya Rab! İnciyle taçlanmış gümüşten şehirler altından köşkler görü­yorum. Bunlar hangi peygamberin, hangi sıddikin, hangi şehidindir?

— Bunlar, bedelini ödeyenlerindir.

— Ya Rab, buna kim sahib olabilir ki?

— Sen sahib olabilirsin!

— Neyle ya Rab?

— Kardeşini affetmekle…

— Ya Rab! Ben onu affettim.

— Öyleyse kardeşinin elinden tut ve onu cennete koy!

Böyle derken Rasûlullah (s.a.v.) şöyle bir ilavede bulundu: “Cenab-ı Al­lah kıyamet gününde müminlerin arasını bulup onları barıştırır.”

Beyhakî de Abdullah b. Ebi Bekir’den böyle bir rivayette bulunmuştur.

Sahih-i Buharî’deki şu hadis-i şerif de bunu teyid etmektedir:

“Ödemek niyetiyle insanlardan borç alan kimsenin borcunu Allah öder (yani ödemesin yardım eder.) Telef etmek niyetiyle insanlardan borç alanı da Allah telef eder.” [459]

Ebû Davud et-Tayalisî… Abbas b. Mirdas’tan rivayet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) arefe akşamı ümmetinin ilâhi rahmet ve mağfirete mazhar olması için çokça dua etti. Cenabı Allah ona, “Birbrlerine zulmedenler hariç olmak üze­re bu dileğini kabul ettim” diye cevap verince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dedi: “Ya Rab! Sen, mazluma, kaybettiği hakkından daha hayırlı bir mükâfat ver­meye ve o(na haksızlık eden) zalimi de affetmeye muktedirsin.” Cenab-ı Al­lah o akşam ona cevap vermedi. Müzdelife sabahında Rasûlullah (s.a.v.) duâsmı tekrarladı. Yüce Allah ta ona, “Ben onları bağışladım” diye cevap ver­di. Bu cevabı alınca Rasûlullah (s.a.v.) gülümsedi. Sahabilerinden bazıları ona: “Ey Allah’ın Rasûlü! Daha önce hiç gülümsemediğin bir saatte gülümsedin (hayrola)?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) şu cevabı verdi: “Allah’ın düşmanı İblis’e güldüm. Cenab-ı Allah’ın ümmetm için yaptığım duayı ka­bul ettiğini öğrenince “Vay başıma gelenler! Ben helak oldum” demeye ve başına toprak saçmaya başladı.”

Beyhakî dedi ki: Bu mağfiretin, insanlara dokunan bir azâbdan sonra ol­ması muhtemeldr. Bazı insanlara özgü olması muhtemeldir. Herkes için umumi olması da muhtemeldir.

Ebû Davud et-Tayalisî… Abdurrahnıan b. Ebû Bekr es-Sıddık’tan riva­yet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

— Ey Ademoğlu! İnsanların hukukunu nerede zayi ettin? Onların mal­larını nereye götürdün?

— Ya Rab! Ben fesad işlemedim. Bozgunculuk yapmadım. Aksine be­nim başıma bir musibet geldi. (O nedenle borcumu ödeyemedim).

— Öyleyse bu gün herkesin önce benm, bu borcunu ödemem gerekir, Böylece o adamın iyilikleri kötülüklerine ağır gelir ve cennete girer.” İbn Ebi’d-Dünyâ… Ebû İmrân el-Cevnî’den rivayet etti ki; Ebû Hüreyre şöyle demiştir:

“Kıyamet gününde Cenab-ı Allah kulunu yanına yaklaştırır. Onu rahmet perdesinin altına alır ve bütün yaratıklardan gizler. Bu perde altında ve giz­lilik içinde amel defterini ona verir; “Ey Ademoğlu! Oku bakalım defterini.” der. Hasene (iyilik)lerin bulunduğu kısma geldiğinde kulun kalbi ferahlar. Cenab-ı Allah ona şöyle der:

—- Ey kulum bunu biliyor musun?

—- Evet ya Rab, biliyorum.

— Ben bu iyiliklerni kabul ettim.

Bu müjdeye sevinen kul, hemen secdey kapanır. Cenab-ı Allah ona, “Başını kaldır ve okumaya devam et!” emrini verir. Kötülüklerin bulunduğu kısma geldiğinde kulun yüzü kararır, gönlü hüzünlenir, eklemleri tiril tiril tit­rer, rabbinden başkalarının bilmediği derecede utanır. Rabbi ona sorar:

— Ey kulum bunları itiraf ediyor musun?

__Evet ya Rab, itiraf ediyorum.

— Öyleyse ben de bu günahlarını bağışladım.

Kul, her bir hasenesi kabul edilince secdeye kapanır; her bir kötülüğü bağışlanınca secdeye kapanır insanlar onun habire secde etmekte olduğunu görürler, başka bir şeyi farketmezler. Öyleki bazıları bazılarına “Şu kula ne mutlu! Allah’a karşı hiç asi ve günahkâr olmamış” diye seslenirler. Ama onunla Allah arasında nelerin geçtiğini farkedipte anlayamazlar.”[460]

İbn Ebi’d-Dünyâ… Osman b. Ebi Atike veya başka birinin şöyle dediği­ni rivayet etmiştir:

“Amel defteri sağ elin verilen kimseye, içinde kötülüklerin, dışında da iyiliklerinin kayıtlı olduğu bir defter verilir. Kendisine: “Defterini oku.” de­nir: içini okuyunca üzülür. Son kısmına gelince orada şu ifadeye rastlar: “Bunlar senin kötülüklerindir. Dünyadayken bu kötülüklerini gizlemiştim. Bu gün de affettim!” Mahşerdekiler onun defterinin dış kısmındaki iyilikle­rini okudukları için ona imrenir ve “Bu mesud oldu” derler. Sonra o kula, deflerini çevirmesi ve dış kısmında yazılı olan iyiliklerini okuması emredilr. Bu arada Cenab-ı Allah, iç kısımdaki kötülükleri iyiliklere dönüştürür. O da iyiliklerini okumaya başlar. Sonuna geldğinde, Cenab-ı Allah ona: “Bunlar senin iyiliklerindir.., Kabul ettim.” der. O esnada kul, mahşerdeki diğer kul­lara şöyle der: “Alın, kitabımı okuyun. Doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşa­cağımı umuyordum” (Hakka, 69/19-20) Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse, bu defterini sol eliyle tutar. Ona, “Defterini oku” denir; oku­maya başlar. Defterinin içinde iyilikleri, dışında da kötülükleri kayıtlıdır. Mahşerdekiler onun defterinin dış kısmını okur ve “Bu mahvoldu” derler. Adam kendi defterinin iç kısmında kayıtlı iyiliklerini okuyup sonuna geldi­ğinde şu ifadeye rastlar: “Bunlar senin iyiliklerindir. Ama sana reddediyo­rum!” Sonra da defterini çevirmesi emredilir. Çevirir, dış kısmındaki kötü­lüklerini okur. Sonuna geldiğinde, maşherdekilere şöyle der: “Kitabım keşke bana verilmeseydi. Keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim. Bu iş keşke son bulmuş olsaydı. Malum bana fayda vermedi.” [461]

Ebubekir b. Ebi Şeybe… Ebû Hüreyre’den rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Doğrusu Allah’ın yüz kısım rahmeti vardır. Bunlardan birini bütün ya­ratıkların arasına indirmiştir. Onlar, bununla birbirlerine merhamet ederler.

Vahşi hayvanlar, bununla kendi yavrularına şefkat gösterirler. Doksan dokuz kısım rahmet Cenab-ı Allah yanında alıkoymuş olup bununla (ahirette) kul­larına merhamet buyuracaktır,” [462]

İbn Mâce… Enes b. Mâlik’ten rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şu âyet-i kerimeyi okumuş; “Sakınılması gereken de O’dur, bağışlayacak olan da.” [463]

Sonra da şöyle demiş: “Yüce Allah buyurdu ki: ‘Ben, kendisinden sakı­nılması gerekenim. Benimle beraber başka biri ilah edinilmesin. Benimle beraber başka birini ilah edinmekten sakınan kimseyi ben bağışlarım.” [464]

Buharı… Ebû Hüreyre’den rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle bu­yurmuştur:

“Kıyamet gününde ashabımdan bir gurup, su içmek için kevser havuzu­na geldiklerinde oradan uzaklaştırılırlar. Ben, “Ya Rab! Bunlar ashabımdır!” deyince Cenab-ı Allah şu cevabı verir:

“Doğrusu onların senden sonra neler vukua getirdiklerini bilmiyorsun. Onlar gerisin geri dönmüşlerdi!” [466]

İbn Ebi’d-Dünyâ… Muhammed b. Münkedir’den rivayet etti ki; Ebû Hüreyre şöyle demiştir:

“Sizin kevser havuzundan su içtikten sonra geri dönüşünüzü görür gibi oluyorum. Adam bir başkasıyla karşılaşır; ona: “Su içtin mi?” diye sorar; o da “Evet” cevabını verir. Yine adam bir başkasıyla karşılaşır; ona: “İçtin mi?” diye sorar. O da: “Hayır. Bilsen ne kadar susamışım!” diye cevap ve­rir.”

Kaynak : Ölüm Ve Ötesi – İbni Kesir

Dipnotlar : 

[459] Buharı, İstikraz, 3/82

[460] Kurtubî, Tez­kire, 285

[461] Hakka, 69/25-28

[462] tbn Mâce, Zühd, 2/35

[463] Müddessir, 68/5

[464] Tir-mizî, Tefsiru’l-Kur’ân, 5/74

[465] İbn Mâce, Zühd, 2/35

[466] Buharî, Rikak, 7/208

[467] İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 293-296.

[468] Buharî, Fiten, 8/86

[469] ibn Mhace,Zühd, 2/35

[470] Leyi, 92/15

[471] Kıyâme, 75/31-32 İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 297.

[472] Buharı, Edeb, 7/18

[473] ibn Mâce, Zühd, 2/35

[474] Müslim, Tevbe, 3/50

[475] Bundan ve önceki iki hadisten, insanların yapmadıkları işlerden sorumlu tutulacakları manâsı anlaşılmamalıdır. Zira Allah, hiç kimseye zerre ağırlığınca haksızlık etmez. O. adaletiyle şu hükmü vermiştir: “Hiç bir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” “Herkes kendi ka­zandıklarına (işlediği amellere) karşı rehinedir.”

Bunlardan ve benzer hadislerden kasıt; müminin kıyamet gününde imanı sebebiyle cehennem ateşinden kurtulup nimet cennetlerini kazandığı andaki durumunu tasvir etmektir. Yani iman yolundan sapsaydı bu saadet yurdunun yerine mutsuzluk yurduna düşeceği anlatılmak isteni­yor bu hadislerde. Yine bu hadislerden kasıt; kâfirin kıyamet gününde küfrü sebebiyle cehen­nem çukurlarına düşüşünü tasvir etmektir. Rabbine inanıp itaat etseydi, kendi hevesine isyan edip şeytana muhalefette bulunsaydı bu perişan yere bedel, hayır ve saadet yurduna gireceği de anlatılmak isteniyor bu hadislerde. Herkes, yaptığının karşılığını görür. “Rabbin, kullara zulm edici değildir.” İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 297-298.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.